Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Üç aylar başlıyor

Üç aylar tabirinden kasıt

Üç aylar tabirinden kasıt kameri takvime göre Recep, Şaban ve Ramazan aylarının bulunduğu dönemdir. 

Ramazan ayı diğer aylara göre sultan kabul edilmiştir ki bunun sebebi de içerisinde bulunan Kadir gecesidir. 

Kadir Gecesi Kur’an’ın Hz. Muhammed’e inmeye başladığı gecedir. Ramazanın öncesinde Şaban ve Recep ayları da sanki Ramazana hazırlayıcı aylar olarak kabul edilmiştir. 

Kur’an’da ‘haram aylar’ diye anılan dört aydan bir tanesi Recep ayıdır. ‘Haram Aylar’ kavramına gelince kamerî aylardan Zi’l-Ka’de, Zi’l-Hicce, Muharrem ve Recep aylarıdır. 

Üç aylar başlıyor

İnsanların güven içinde Hac ibadetini yapabilmeleri için ‘haram aylar’ ile ilgili hükümler ta Hz. İbrahim zamanında konulmuştur. 

Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail’den bu hükümleri alan halk onları devam ettirmiştir. Bu sebeple Cahiliyye döneminde haram aylara girildiği zaman bunların kutsallığına karşı gösterilmesi gereken saygının bir işareti olarak insanlar savaşmaktan ve her türlü saldırıdan kaçınırlardı. 

PEYGAMBER EFENDİMİZİN DUASI

Ayette ifâde edilen ‘haram aylar’ın “Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Recep” ayları olduğunu Sevgili Peygamberimiz şu hadisleriyle açıklamışlardır: “Muhakkak zaman Allah’ın yarattığı günkü şekliyle akıp gitmektedir. Sene oniki aydır. Onlardan dördü haram aylarıdır. Bunlardan üçü peş peşedir: Zilkâde, Zilhicce, Muharrem, bir de Cemâziyel-âhir ile Şaban ayları arasında olan ve Mudar Kabilesi’nin ayı Recep’tir.” 

İslam dini ulaştığı toplumlarda prensip olarak var olan iyi ve güzel uygulamalara dokunmaz. Sevgili Peygamberimiz Recep ayı girdiği zaman “Allah’ım! Recep ve Şaban’ı bize mübarek eyle ve bizi Ramazan’a kavuştur ” diye dua etmişlerdir.    

“Regâib” rağbet olunan, bol ihsan ve değerli hediyeler demektir. Receb’in ilk Cuma gecesinde bu kabil ihsan ve ikramlar beklenildiği için o geceye “Regâib Gecesi” denmiştir. 

Bazı eserlerde Rasülullah’ın o gece annesinin rahmine düştüğü kaydedilirse de bu rivayet güvenilir naklî delillerle sabit olmadığı gibi, Receb’in başı ile Rebîu’levvelin onikisi arasındaki süre tabiî doğum süresinden az olduğu cihetle mantıki açıdan da eleştirilmiştir. 

Üç aylar başlıyor

“REGAİP TAVSİYE EDİLEN BİR GECEDİR”

Dolayısıyla Regâib gecesi Receb ayının ilk Cuma gecesi olması sebebiyle ibadet, taat ve hayırlı işlerle tes’idi için daha bir özen gösterilmesi tavsiye edilen bir gecedir. Konuya ilişkin araştırmalarda kutlanmasına hicrî 480 yılında başlandığı belirtilen bu geceye mahsus bir namaz yoktur.

Recep ayında bulunan Regaib ve Mirac kandilleri ve faziletleri hakkında da herhangi bir delil bulunmamaktadır. Recep ayının 27. gecesi de İsra ve Mirac gecesi olarak değerlendirilmektedir. İsra; kelime olarak gece yürüyüşü, terim olarak da Hz. Peygamber’in hicretten bir buçuk yıl kadar önce Mekke’den Kudüs’e götürülmesidir. Mirac ise sözlükte yükselmek anlamında olup, terim olarak Hz. Peygamber’in İsra sonrasında bu âlemin dışına çıkarak farklı ortamlara ve bilgilere şahit olmasıdır. İsra olayı Kur’an’da İsra Suresi’nde anlatılır. Mirac olayı Kur’an’da geçmemekle beraber hadislerde geniş şekilde yer alır.

Şa’bân ayına gelince sahih rivayetlere göre Peygamberimizin Ramazan ayından sonra en çok oruç tuttuğu ay Şa’bân ayıdır.  Üsâme b. Zeyd şöyle bir hadis rivayet etmiştir: “Resulullah Şa’bân ayında tuttuğu orucu hiçbir ayda tutmamıştır. Kendisine: “Ey Allah’ın Resulü! Senin, Şa’bân ayında tuttuğun orucu başka bir ayda tuttuğunu görmedim” dedim. O da şöyle buyurdu: “Şaban, Receb ile Ramazan arasında insanların gafil bulunduğu ve amellerin, âlemlerin Rabbi olan Allah’a yükseldiği aydır. Ben de amelimin (Allah Teala’ya) oruçlu olduğum halde yükselmesini seviyorum.” O halde bu ayda oruç tutmanın güzel bir sünnet olduğu söylenebilir. 

Beraat gecesinin fazileti ile ilgili olarak da Peygamberimiz’den nakledilen birkaç hadis bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesinde bu gecede Allah’ın dünya semasına tecelli edeceği, Kelb kabilesinin koyunlarının kılları adedince (çokluk belirtmek için kullanılmış bir ifade) insanı bağışlayacağı ve kendisine edilen tüm duaları kabul edeceği anlatılmaktadır.

KADİR GECESİ HANGİ GÜN?

Kadir gecesi ile ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’de müstakil bir sûre bulunmaktadır. Kur’an-ı Kerim’in doksan yedinci sûresi olan bu sûrede Allah Teala Kadir gecesinin bin aydan daha hayırlı olduğunu bildirmiştir. 

Fakat bunun da Ramazanın yirmiyedinci gecesi olduğuna dair kesin bir delil yoktur. Kadir gecesi ile ilgili hadislere bakıldığında Peygamberimizin mü’minlere tavsiyesi Kadir gecesini Ramazanın son on gününün tek gecelerinde aramaları şeklinde olmuştur. 

Buna göre Kadir gecesi Ramazanın yirmi bir, yirmi üç, yirmi beş, yirmi yedi ve yirmi dokuzuncu gecelerinden herhangi biri olabilir. 

Yani Kadir gecesi, zamanımızda Müslümanlarca ihya edilmeye çalışıldığı gibi herkesçe bilinen bir gece olmayıp, aksine gizlenmiştir. Kadir gecesinin ihyası ile ilgili olarak Hz. Peygamber’den bir dua haricinde herhangi ibadet tavsiye edilmemiştir. 

O dua da şöyledir: “Allah’ım! Sen affedicisin, cömertsin. Affetmeyi seversin. Beni de affet.” 

Âişe validemizin bildirdiğine göre Peygamberimiz Ramazan ayında, diğer aylarda görülmeyen bir gayrete girerdi. Ramazanın son on gününde ise çok daha şiddetli bir gayrete geçerdi. Son on günde geceleri ihya eder, ailesini de uyandırır ve itikâfa girerdi.