Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Büyüklerimiz tecrübe kaynağı

 Hazırlayan: Uzman Vaiz Fatma

 Hazırlayan: Uzman Vaiz Fatma Hürrem Sezer

Geldi geçti ömrüm benim

Şol yel esip geçmiş gibi

Hele bana şöyle gelir

Şol göz yumup açmış gibi”

Yunus Emre

Büyüklerimiz tecrübe kaynağı

İnsan, yeryüzünün halifesi, birçok varlığın kendisine hizmetle musahhar kılındığı zübde-i âlemdir.

Doğumla başlayan hayat serüveni çocukluk, gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık basamaklarından geçip ölümle nihayete erer. Hayatın akışı içerisinde her dönem yerini bir sonraki döneme bırakır. Bu dönemler içerisinde yaşlılık son demdir. Yaşlılıkömrü olanlar için kaçınılmaz bir gerçektir.

İnsanoğlunun bedenini, ruh halini tersine çeviren bir durumdur. Bir ayette şöyle buyrulmaktadır.“Sizi güçsüz yaratan, güçsüzlüğün ardından kuvvet veren, kuvvetli hâlinizden sonra da güçsüz hâle getiren ve yaşlandıran Allah’tır. O dilediğini yaratır. O hakkıyla bilendir, üstün kudret sahibidir.” (Rûm, 30/54).Güçsüz ve merhamete muhtaç olarak dünyaya gelen insan, kendisi için takdir edilen yaşam evrelerinden geçer. İnsanın kemale erdiği, olgun bir mümin olmanın huzurunu yaşadığı en kıymetli dönem ise yaşlılıktır. Yaşlılık, bedenin yorgun düştüğü ama ruhun hikmetle, tecrübeyle yoğrulduğu bir bilgelik evresidir.

Yaşlılarımız; toplumun inancını, örfünü, gelenek ve göreneğini genç kuşağa aktaran, yaşayan birer hazinedirler. Onların, tecrübelerini doğru şekilde aktarması ve bildiklerini yeni nesle öğretmesi emsalsiz bir emek örneğidir. İnsan yaşamını anlamlı kılan emektir, ihtiyarlık çağı emeklerin nihayete erdiği değil, değişip dönüşse de etkin varlığının sürdüğü bir dönemdir.

Yaşlılık ununu eleyip bir kenara çekilme zamanı değil, gücü nispetinde kişinin üretkenliğini devam ettirerek hayata bağlı kalması ve katkı sağlaması gereken bir dönemdir. Yaşlılarımız dün ile bugün arasında köprü, kültürümüzü ve değerlerimizi yarınlara taşımamızı sağlayan en değerli varlıklarımızdır. Yaş tecrübenin remzidir. Yaşlanmak hayatta çok şey görmek, bilmektir. Hatıra dermektir. Bilge olmaktır. Onların bilgeliklerinden, tecrübelilerinden faydalanmalıyız.

Büyüklere Saygı İslam Dininin Emridir

Bizi yetiştiren anne babamıza, büyüklerimize saygılı davranmalıyız. Efendimiz buyuruyor ki:

“Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.” (Tirmizî, Birr, 15)

Hadis-i şerif, küçüğe sevgi, büyüğe saygı göstermenin, Müslümanların temel ahlâkî vasıflarından olduğunu ortaya koymaktadır. Bir toplumun bekâsında sevgi ve saygı, hayatî önem taşır. Ancak konumuzla doğrudan alâkalı olması bakımından saygı ve hürmet denilince, öncelikle küçüğün büyüğe karşı davranışı aklımıza gelmektedir. Dolayısıyla burada bilhassa hadisin ikinci kısmının altını çizmek gerekirse; büyüklerimize saygı duymayan, büyüklerin şerefini korumayan ve büyüklerin hakkını gözetmeyen kimse, hakiki ve kâmil bir Müslüman olamaz.

Büyüklere saygı ve hürmete çağıran bir başka hadis-i şerifte ise Efendimiz şöyle buyurmaktadır:

“Allah Teâlâ, yaşından ötürü bir ihtiyara saygı gösteren gence, yaşlılığında hizmet edecek kimseler lutfeder.” (Tirmizî, Birr, 75). Yaşlılara hürmet gösteren gencin mükafatını daha bu dünyada verir Allah Teâlâ.

Yaşlılara saygı ve sevgi duygusu, bir gün bizlerin de onların durumuna düşeceğimiz endişesinden doğmamalıdır. Yaşlılarımıza Hak (c.c.) için ve hak ettikleri için saygı duyulmalıdır. Nitekim Sevgili peygamberimiz yaşlıya saygının Yüce Allah’a saygıdan kaynaklanması gerektiğini şöyle ifade eder: “Saçı sakalı ağarmış yaşlı Müslüman’a saygı gösterip ikram etmek, Allah’a saygıdandır.” (Ebu Davud, Edeb, 23)

Hz. Ebu Bekir’in babası Ebu Kuhafe, pir-i fani olduğu hâlde, henüz Müslüman olmamıştı. Gözlerinin feri kalmamış, yolunu göremeyen Ebu Kuhafe’yi , oğlu Hz. Ebu Bekir elinden tutarak Hz. Peygamber’in huzuruna getirdi. Herkese karşı saygı gösteren Hz. Peygamber: “İhtiyarı niçin buralara kadar zahmete koştun? Onu kendi hâlinde bıraksaydın, biz onun ayağına giderdik”, dedi. Onu önüne oturttu. Elini göğsünün üzerine koyarak ona İslam’ı telkin etti. (İbnHişam, es-Sîretü’n-Nebeviyye, Kahire 1955, II, 405-406; A. H. Berki, O. Keskioğlu, Hz. Muhammed ve Hayatı, D.İ.B. Yayını, Ankara 1972, s. 330.)

O halde, ulu çınarlarımız olan  yaşlılarımıza saygı, hürmet,vefa ve ihtimam gösterelim. Hayatlarını kolaylaştırmak ve tecrübelerinden faydalanmak için üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirelim. Unutmayalım ki, yaşlılarımıza hürmet, ömrümüze bereket katacaktır.

KÜTAHYA İL MÜFTÜLÜĞÜ