Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), sosyal bağlantı eksikliğinin ve yalnızlığın, fiziksel ve ruhsal sağlık üzerinde ciddi etkiler yarattığını vurgulayan kapsamlı bir rapor yayımladı. Yalnızlık artık sadece kişisel bir sorun değil; küresel bir halk sağlığı krizi.
DSÖ'nün Sosyal Bağlantı Komisyonu tarafından yürütülen çalışmaya göre, dünya genelinde her altı kişiden biri yalnız. En yüksek oran ise ergen kızlarda görülüyor: Yüzde 24,3'lük oranla en yalnız hisseden grup halindeler. Onları ergen erkekler ve 30 yaş altı genç yetişkinler izliyor.
Yalnızlık her yaşta tehlikeli
Araştırmaya göre, yalnızlık felç, kalp hastalığı, diyabet, bilişsel gerileme ve kötü ruh sağlığı riskini artırıyor. Yalnızlık ve sosyal izolasyonun dünya genelinde her yıl yaklaşık 871 bin ölümle bağlantılı olduğu belirtiliyor.
DSÖ'nün tanımına göre yalnızlık, bireyin istediği türde sosyal ilişkilere sahip olmamasından doğan acı verici bir duygu. Sosyal izolasyon ise kişinin yeterli sayıda sosyal bağlantıya sahip olmaması durumunu tanımlıyor.
Araştırmada yaşlı bireylerin üçte biri, gençlerin ise dörtte biri sosyal izolasyon yaşadığına dikkat çekiliyor.
DSÖ uzmanları, hükümetlerin yalnızlığı bir politika önceliği haline getirmesi gerektiğini vurguluyor. DSÖ Komisyonu Eş Başkanı Dr. Vivek Murthy, dijital medyanın zararlı kullanımı, ruhsal sağlık sorunları ve sosyal marjinalleşmenin yalnızlığı tetikleyen ana faktörler olduğunu belirtiyor.
İsveç gibi bazı ülkeler bu alanda somut adımlar atmaya başladı. Sosyal işler ve halk sağlığı bakanı Jakob Forssmed, yalnızlıkla mücadele için 30 milyon euroluk bir plan başlattıklarını açıkladı. Ayrıca 16-18 yaş grubuna dağıtılacak “etkinlik kartları” ile gençlerin sosyal faaliyetlere katılımı teşvik edilecek.
Yalnızlıkla mücadele, toplumun ortak sorumluluğu
Uzmanlar, yalnızlığı sadece bireysel bir sorun olarak görmekten vazgeçilmesi gerektiği konusunda hemfikir. Sosyal ilişkilerin güçlendirilmesi, daha sağlıklı ve dayanıklı toplumlar için hayati bir ihtiyaç.
DSÖ, yalnızlıkla mücadele için daha fazla bilimsel araştırma, toplum temelli programlar ve sosyal destek sistemlerinin güçlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Çünkü yalnızlık yalnızca bireylerin değil, tüm toplumların refahını etkileyen bir mesele haline geldi.