Aloe Vera, Latince adıyla Aloe barbadensis miller, sıcak iklimlerde yetişen, etli yapraklara sahip, sukulent türünden bir bitkidir. Görünüşü kaktüsü andırır ama ondan çok daha farklı özellikler taşır. En dikkat çekici özelliği, yapraklarının içinde bulunan şeffaf jeldir. Bu jel, yüzyıllardır hem cilt sağlığı hem de genel vücut sağlığı için kullanılır.
Antik Mısır’dan günümüze kadar gelen bu bitki, boşuna “ölümsüzlük bitkisi” olarak anılmamıştır. Kleopatra'nın güzellik ritüellerinin baş tacı olan Aloe Vera, günümüzde de kozmetikten tıbba, saç bakımından mide sağlığına kadar geniş bir alanda kullanılmaktadır.
PEKİ ALOE VERA'NIN İÇİNDE NE VAR?
Aloe Vera'nın yapraklarında bulunan jel, tam anlamıyla doğal bir içerik bombasıdır. İçeriğinde şunlar bulunur:
-
Vitaminler: A, C, E, B1, B2, B3, B6 ve B12 gibi cilt yenileyici ve bağışıklık destekleyici vitaminler.
-
Mineraller: Kalsiyum, magnezyum, çinko, potasyum, sodyum gibi metabolizma düzenleyici mineraller.
-
Amino Asitler: Vücudun kendi üretemediği ve dışarıdan alması gereken temel amino asitleri içerir.
-
Enzimler: Sindirimi kolaylaştıran ve hücre yenilenmesini destekleyen çeşitli enzimler.
-
Polisakkaritler: Cilt yenilenmesini destekler, bağışıklığı güçlendirir.
Aloe Vera’yı sadece yanık ya da sivilce kremi olarak görmek büyük haksızlık olur. Bu bitki hem topikal (cilde sürülerek) hem de dahili (ağız yoluyla) olarak kullanılabilir. Sindirim sistemini rahatlatır, bağışıklık sistemini güçlendirir, ciltteki tahrişi yatıştırır ve hatta saç dökülmesini azaltır. Ayrıca evde yetiştirilmesi de oldukça kolaydır. Bu yüzden mutfağınızda bir saksı Aloe Vera bulundurmak, hem estetik hem de sağlık açısından harika bir tercih olabilir.





