Bu küçük şehrin büyük insanları,
Burnu sivilceli,
Ergen çocuklar gibidir.
Otu beğenmez, çöpü beğenmez.
Otuz yaşına kadar donunu anası yıkar,
Kentin temiz olmadığından şikayet eder.
Kendisinde hiç suç yoktur.
* * *
Dün aracımla,
Çevre yolundan İstasyon caddesine dönerken,
“Küçük dağları ben yarattım,
Büyükler dedemden kaldı” edasıyla gezen,
Parasıyla, havasıyla,
Herkesi terbiye edeceğini sanan,
Bu şehrin plakasını taşıyan,
Son model siyah araçtaki mümtaz şahsiyet,
Geğirerek pahalı sigara paketini caddeye fırlattı…
Ardından kıllı kolu ile camı açıp,
Araç küllüğünü itina ile caddeye silkti.
Otomatik yan camı açıp “kibarca” uyardım…
Kaçtı gitti…
O kendini biliyor…
* * *
Bu şehirde kırk beş sene evvel sinemalar vardı.
Saray sinemasının eski koltuklarında,
Dövüş sanatları ustası,
Bruce Lee’nin
“Asla Teslim Olma,
Ejderin Dönüşü,
Öfkenin Yumruğu”
Filmlerini defalarca izledik…
27 Mayıs, Lala Hüseyin Paşa İlkokulu bahçelerinde,
Akasya ağaçlarında asılı kum torbaları mevcuttu…
Yeni mahalleli gençler olarak
Dönemin Spor Müdürü
Kütahya Spor Futbolcusu,
Yeni Mahallenin büyüğü,
İhsan Ertan abinin makamına çıktık.
Derdimizi anlattık.
Azmu cezmu kast eyledik.
Kütahya’da karate kursu açtırdık…
İlk kurs günü geldi.
Yeni mahalleden tek şehir stadının yanındaki gençlik merkezine yürüdük…
İlk derse girdik.
Bir heyecan, bir heyecan…
Mutluyuz, gururluyuz…
İki aydır okul bahçesinde,
Dövüş sanatı öğreniyoruz diye bizden büyüklerden sopa yiyoruz.
Onların burunlarını kırıp, boksör olmalarını sağlayacağız.
Rıza “Kavga çıkcak koşun” deyince toparlanacağız,
Bruce Lee gibi havada uçup,
Arnavut Şaban ile Ayı Mehmet’i döveceğiz…
Aylardır beklenen karate kursu başladı.
O da ne, buradaki resmiyet ve ciddiyet bizim okulda bile yok.
Hocamız Kartal Ahmet adında ufak tefek biri.
Kavga bekliyoruz yok gürültü bekliyoruz yok...
Sessizlik…
Hoca başladı,
“Gençler, karatede birinci ders Reidir.
Nedir bu Rei ?
İnsana selam vermek.
İnsana değer vermek.”
Öğrenmiş olduk…
Rei- Selam demek.
Selam vermek.
Karşınızdaki şahsın kişiliğine saygı göstermek.
Dövüş sanatını en son çare olarak uygulamak…
Neydi karate?
Emekti.
Sabırdı…
Karate dövüşçü eğitmek değildi.
Karate çalışan kişi,
Mükemmel bir dövüş becerisine sahip olduğu halde,
Sabrını sınayarak şiddetten uzak duran kişiydi…
Sevgiydi.
Sabırdı…
* * *
Kırk beş yıl önceki Kartal Ahmet hocamın ilk dersi geldi aklıma…
Yoksa istasyon caddesine sigara kutusunu atıp küllüğünü döken,
Daha sonra kaçan muhterem şahsa,
Vücudun tüm parçalarının etkin bir şekilde kullanıldığı,
Dinamik atak ve blok tekniklerinden oluşan,
Silahsız savunma sanatını uygulasak,
Bu yaştan sonra,
Şüpheli sıfatıyla soruşturma bürosuna çağrılmak sağlığıma iyi gelmezdi.
Titredim kendime geldim.
* * *
Temizlik bir kültürdür.
Temizlik bir bilgi birikimidir.
Ailenizden ne alırsanız onu verirsiniz,
Ne görürseniz onu yaparsınız…
Park masalarının üzerine oturan,
Oturaklara tüneyen gençleri çok uyardım.
Temizlik toplum sorunudur…
Hangi siyasi iktidar gelirse gelsin,
Kim Belediye Başkanlığını kazanırsa kazansın,
Fark etmez…
Özümüz pistir çünkü.
Bu şehrin tüm caddeleri, tüm sokakları,
Tüm parkları ne kadar temizlenirse temizlensin,
İki gün içerisinde tekrar batar.
Son yirmi senede,
Ana babalar “ Biz çok çektik aman çocuklarım çekmesin” deyip,
Erkek çocukları kral,
Kız çocuklarını prenses olarak yetiştirdi…
Amenna…
Otuz yaşınıza kadar donunuzu ananız yıkayabilir.
Otuz beş yaşınıza kadar bir yumurta kırmayı öğrenmemiş olabilirsiniz…
Cep telefonuna bakmaktan genç yaşta boyun fıtığı olmuş olabilirsiniz,
Büyüklerinize saygı duymaz, küçüklerinizi korumaz,
Hatır sormaktan,
İnsanlara bir selam vermekten aciz olabilirsiniz.
O sizin aile tarzınızdır.
Saygı duyarız.
Amenna…
Ancak sokaklar,
Parklar, yollar çevre yolları kamunun malıdır.
Babanızın çiftliği değil.
İnsanlara saygınız olsun.
Sokakları temiz tutun.
Sigaranızı fırlatmayın,
Otunuzu lokumunuzu sokağa atmayın…
Herkes sizin hizmetçiniz değil.
Aman,
Siz temizlemeyin,
Batırmayın yeter…
ü
ü
[email protected]