Eskidendi.

Çok eskiden.

Kendi küçük, adamları büyük şirin ilçelerden birinde görev yapıyoruz.

Yaşı altmışı geçmiş il genel meclisi üyesi otuzlu yaşlardaki Kaymakam beye ilçeyi tanıtıyor

“ Kaymakam bey, dağı aşıp sarp yollardan buraya geldiniz. Gelirken gördünüz, köprümüz kötü, yolumuz kötü. Öğretmenler bizim ilçede kalmıyor. Burası sobalı, kalorifer yok diye yakın ilçeye gidiyor, onları göndermeyelim. Doktor iyi değil. Çarşı cami imamız iyi fakat müezzinin sesi berbat,  değiştirelim. Dağımız güzel,  havamız güzel, suyumuz güzel, yaşayıp gidiyoruz. ”dedi.

Çınar altında uyuklayan ihtiyarlar,

“Müezzini sonunda gönderiyoruz” diye dikkat kesildiler.

Kaymakam bey bir süre sessiz kaldı.

Yan masadaki dünya ile bağlantı kesilen, ıskatalarına taş döşeyen gençlere, uyuyor numarası yapan ihtiyarlara baktı.

Döndü…

“Efendi, dağla taşla övünülmez. Dağınız, havanız, suyunuz güzel doğrudur. Bir memlekette hiçbir özellik yoksa o memleket dağıyla taşıyla suyuyla övülür. Gençleriniz iş beğenmeyip çalışmıyor. İhtiyarlar akşama kadar herkesi eleştirip bir tek kendilerini eleştirmiyor. Vişne kirazı akşama kadar kadınlarınız topluyor.  Gençler iş beğenmiyor.  Çalışma yok. Üretim yok. İmam memur tayinine gelince şikayetiniz çok. Kimse yapılan yatırımları çalışmaları görmüyor. Amirin, memurun varsa kusuru gerekeni biz yaparız. Gelin elinizi taşın altına sokun, birlikte çok çalışalım” dedi.

Film koptu, buz gibi bir hava.

Cevap yok. Alkış yok.

Derin sessizlik…

*        *       *

Altı ay geçmedi...

İcat çıkaran kaymakam,

Köylere hizmet götürme birliği aracılığı ile ürünleri toplamaya başladı. Yıllardır hak etmedikleri paraları kazanan aracıların işlerini bozdu.

Şikayet- i umumiye heyeti, simitçi gazozcu, aracı, toptancı birlikte Ankara’ya Kaymakamı şikayete gitti.

Tüm şikayetlere rağmen kısa sürede ilçe halkının ürünleri değer kazandı.

Dargınlar barıştı.

Kurslar açılıp gençler iş aş sahibi oldu.

Genç ihtiyar herkesi isteyerek severek ağaçlandırma çalışmalarına katıldı.

İlçenin tek köprüsü yeniden yapıldı..

Bir yıl geçmedi…

İlçenin küçük salonunda düzenlenen toplantıda, Kaymakam beyin

“Arkadaşlar önce dışarıdan gelen misafirlerimiz yemek yesin daha sonra muhtarlar” deyince,

Kalabalık misafirlerden yer bulup oturamayan,

Çorba içemeyen bir muhtar kaymakam beyi şikayet etti.

Şikayet-i Umumiye çok mutlu oldu.

Soruşturma açıldı. İfadeler alındı.

Soruşturma sonucu,

“ Görülen lüzum üzerine”

Kaymakam beyin görev yeri değişti…

The End.

   *        *        *

Aradan kırk seneye yakın süre geçti.

Bu topraklarda değişen bir şey yok.

Biz aynı yerdeyiz. Sadece şikayet  heyetinin mümtaz şahsiyetleri değişti.

Durum ortada…

İki gün önce,

İlimize gelen Devlet büyüğümüzü muhabir arkadaşlarla birlikte takip ettik.

Bizimle birlikte, komşu illerden gelip ellerinde proje dosyaları ile koşuşturan insanlar vardı.

Biz aynıydık…

Neslin deden, ceddin baban…

Şehir kötü,

İnsanlar kötü,

Her şey kötüydü.

Yıllar geçse de şikayetçi heyetlerimiz değişmeyecek.

Değişmedik.

Davacının aptalı, mahkeme kapısında mübaşire dert anlatır…

Biz,

Devlet büyüğümüzden,

Mahallemize otobüs durağı,

Hastanemize doktor,

Oğlumuza kırtasiye yardımı,

Cebimize harçlık,

Ağzımıza sakız,

Köyümüze öküz istedik.

   *     *     *

Oturarak başarıya ulaşan tek varlık tavuktu.

Unuttuk…

   *      *     *

Bu şehir yıllardır,

Onu alın bunu verin diyen,

Beceriksiz yöneticilerin kayıkçı kavgalarından,

Çok çekti.

Geri kaldı…

Al eline telefonu, sosyal medyada uydur uydur yaz.

Hukuk danışmanları ekran görüntülerini ile hakkınızda suç duyurusunda bulunduğunda sil.

Sil ve hemen sosyal medya hesaplarını kapat…

Toz ol…

Yıllardır,

İmam, memur şikayetlerinden bıktık.

İcazetle gelip,

KINA KINA

Hiçbir özelliği olmayan yöneticilerin

Egolarından, kaprislerinden yorulduk.

Sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa...

İşler kilitleniyor.

Herkes tribünlere oynuyor.

Her işi ben bileceğim,

Her iş benden geçer diyor.

Takım çalışması yok.

Organize yok.

Yetki dağılımı yok.

Yönetim yok.

Porsuk boşa akıyor,

Biz bakıyoruz.

*      *      *

Görev ve yetkiler yasa ile belirlenir.

Derdinizi kapıdaki mübaşire değil,

İlgilisine ve yetkilisine anlatacaksınız.

Açık ve net olun.

Genç yönetici arkadaşlar,

Sizden şikayet değil,

Çözüm istiyoruz, sonuç istiyoruz.

Geleceği planlayın.

Şekillendirin.

Yönetici farklıdır lider farklıdır.

Bırakın herkes verilen görevi tam ve zamanında yapsın…

Varsa suçu cezasını çeksin...

Bu şehir yıllarca,

Üste şirin gözüken,

Alt kadroyu ezen,

“Durumu idare eden” yöneticilerden zarar gördü.

Gerçekler er geç ortaya çıkar.

Yöneticiler,

Firma ve kurum liderlerine hizmet ederler.

Hizmet odaklıdırlar.

Lider ileriyi görür,

Hedef belirler,

Takımla çalışır.

Takımı hedefe ulaştırır.

Çıkın sokağa,

Tebdili kıyafet halkın içine karışın.

İnsanları dinleyin, taleplerini alın.

Ekibinizi kurun,

Sorun değil,

Çözüm getirin.

Muhabir: Cavit Kocaçay