Obezite, bireyin yağ kütlesinin normalin üzerine çıkmasıyla karakterize edilen ve başta kalp-damar hastalıkları olmak üzere birçok sağlık sorununu beraberinde getiren sistemik bir hastalık olarak kabul ediliyor. Vücut kitle indeksinin (VKİ) 30’un üzerinde olması, obezite tanısının konulması için temel ölçütlerden biri. Karın bölgesinde ve iç organlarda artan yağlanma; damar tıkanıklığı, inme ve yüksek kolesterol gibi ciddi sağlık problemleriyle ilişkilendiriliyor.

Obez bireylerde sıklıkla karşılaşılan diğer sağlık sorunları arasında uyku apnesi, horlama, nefes darlığı, aşırı terleme, fiziksel aktivite zorluğu, cilt enfeksiyonları, eklem ağrıları ve psikolojik problemler yer alıyor. Vücut kitle indeksi ölçümüne göre 30.0 - 34.9 arası 1. derece, 35.0 - 39.9 arası 2. derece ve 40 ve üzeri değerler 3. derece (morbid) obezite olarak sınıflandırılıyor.

Obezitenin tedavisinde yaşam tarzı değişiklikleri, sağlıklı beslenme ve düzenli fiziksel aktivite temel yaklaşımlar olarak öne çıkıyor. Ancak bu yöntemlerin yetersiz kaldığı bireylerde, doktor kontrolünde uygulanan zayıflama ilaçları da alternatif tedavi olarak değerlendirilebiliyor.

Son yıllarda yaygınlaşan GLP-1 reseptör agonistleri sınıfındaki zayıflama iğneleri, iştahı baskılayarak kilo kaybına yardımcı oluyor. Türkiye’de kullanılan etken maddeler arasında liraglutide, semaglutide ve tirzepatid yer alıyor. Bu ilaçlar, cilt altına günlük veya haftalık enjeksiyonlar şeklinde uygulanıyor.

Sebze yerken yapılan 3 büyük hata
Sebze yerken yapılan 3 büyük hata
İçeriği Görüntüle

Zayıflama iğneleri, yalnızca kilo vermeyi değil; insülin direnci, tip 2 diyabet, yüksek tansiyon ve uyku apnesi gibi obezite kaynaklı sağlık problemlerinde de olumlu sonuçlar sağlayabiliyor.

ZAYIFLAMA İĞNELERİ İŞLEVSEL DESTEK SUNAR, ANCK KALICI DEĞİLDİR

Zayıflama iğneleri ile tedavi sürecinde dikkat edilmesi gereken temel nokta, bu ilaçların kalıcı etki sağlamadığıdır. İştah mekanizmasını baskılayan bu ilaçlar bırakıldığında, iştah yeniden artış gösterebilir ve kilo alımı tekrar başlayabilir. Bu nedenle tedavi süreci boyunca bireyin yaşam tarzı alışkanlıklarını değiştirmesi büyük önem taşır.

Zayıflama ilaçlarının etkili olabilmesi için hekim ve diyetisyen kontrolü altında kullanılması önerilir. İlaca ek olarak uygulanan dengeli bir diyet planı ve günlük egzersiz rutini, hem kilo verme hızını artırır hem de verilen kilonun korunmasını sağlar.

BİLİNÇSİZ KULLANIM YAN ETKİ RİSKİNİ ARTIRIYOR

Zayıflama iğnelerinin yaygınlaşması, beraberinde bilinçsiz kullanım kaynaklı sağlık risklerini de getirmektedir. En sık görülen yan etkiler arasında bulantı, ishal, mide yanması ve karın ağrısı yer alır. Yan etkiler, kullanıcıların yaklaşık yüzde 40’ında ortaya çıkarken; yüzde 4’ünde bu etkiler ilacı bırakacak düzeye ulaşabilir.

Doz ayarının hassasiyetle yapılması gereken bu ilaçlar, hekim kontrolü dışında kullanıldığında ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Hastaların, ilaç kullanımına bağlı şikayetlerini hekimleriyle paylaşmaları ve ilaçtan kaynaklı olmadığını düşündükleri belirtileri de değerlendirmeye almaları önerilir.

Ayrıca, bu ilaçların kısa süreli, yoğun kullanımına bağlı olarak oluşan ani kilo değişimleri, kalp ve damar sağlığı açısından ciddi tehditler yaratabilir.

EGZERSİZ VE DENGELİ BESLENME SÜRECİN VAZGEÇİLMEZ PARÇASI

Zayıflama iğneleri iştahı azaltarak yemek yeme isteğini baskılayabilir. Bu durum bireylerin öğün atlamasına, yetersiz ve dengesiz beslenmesine neden olabilmektedir. Yetersiz mikro besin alımı, uzun vadede sağlık problemlerine yol açabileceğinden, bu süreçte profesyonel diyetisyen desteği alınması gerekir.

Egzersiz ise tedavi sürecinin olmazsa olmaz unsurlarından biridir. Fiziksel aktivite geçmişi olmayan bireyler için ritmik yürüyüş gibi düşük tempolu egzersizlerle başlanması tavsiye edilir. Hangi tedavi yöntemi seçilirse seçilsin, egzersiz rutini oluşturulması ve bunun yaşam tarzı haline getirilmesi, kilo verme sürecinin başarısı açısından kritik rol oynar.

obezite tedavisinde kullanılan modern yöntemler, hekim ve diyetisyen eşliğinde sürdürüldüğünde etkin ve güvenli sonuçlar vermektedir. Ancak başarı, yalnızca ilaçlardan değil; kişiye özel beslenme planı, düzenli fiziksel aktivite ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarının benimsenmesinden geçmektedir.

Kaynak: Haber Merkezi