İzmir’in içme suyu ihtiyacını karşılayan barajlarda doluluk oranı alarm verici seviyelere indi. Kuraklığın etkisiyle su kaynaklarında ciddi düşüşler yaşanırken, kentin en büyük içme suyu kaynağı olan Tahtalı Barajı’nda doluluk oranı yüzde 1’in altına düştü.
İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin (İZSU) verilerine göre, geçen yıl aynı dönemde yüzde 11,14 seviyesinde olan Tahtalı Barajı bu yıl yalnızca yüzde 0,97 doluluk oranına sahip.
Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı yüzde 14,26’dan yüzde 2’ye, Ürkmez Barajı ise yüzde 6,88’den yüzde 5,53’e geriledi. Balçova ve Gördes barajlarında ise su tamamen tükendi.

Kentte su seviyelerindeki azalma nedeniyle 6 Ağustos’tan bu yana uygulanan dönüşümlü ve planlı su kesintileri sürüyor. Yetkililer, mevcut verilerin kentin içme suyu rezervlerinde ciddi bir risk oluşturduğunu belirtiyor.

KURAKLIK YENİ BİR SU KRİZİNİN HABERCİSİ
Son beş yıldır yağış miktarlarında düşüş yaşayan İzmir, iklim değişikliğinin etkisiyle artan kuraklık tehdidiyle karşı karşıya.
Yağışların yetersiz kalması, yüksek sıcaklıklarla birleşince barajlardaki buharlaşma oranı da arttı. Bu durum, mevcut suyun yenilenmeden hızla tükenmesine yol açıyor.
Kent genelinde yaşanan kuraklık yalnızca su temini açısından değil, ekosistem dengesi ve tarımsal üretim bakımından da risk oluşturuyor.
Su kaynaklarının azalması, ürün deseninde daralma, artan orman yangını riski ve biyoçeşitlilik kaybı gibi olumsuz etkileri beraberinde getiriyor.
Uzmanlara göre, kısa vadede su tüketiminin sınırlandırılması, orta ve uzun vadede ise suyun toprakta tutulmasını sağlayacak sistemlerin kurulması büyük önem taşıyor.
Günlük yüzde 10-15 oranında yapılacak bir su tasarrufu bile, acil durumlarda bir haftalık su ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlayabilir.
Yer altı sularının aşırı kullanımı ise yeni bir risk unsuru olarak öne çıkıyor. Yağışların bu kaynakları besleyememesi durumunda, gelecek yıllarda su temini daha da zorlaşacak.
Bu nedenle hem bireysel hem kurumsal düzeyde su yönetimi ve tasarruf bilincinin artırılması, İzmir’in gelecekte karşılaşacağı su krizinin önüne geçilmesi açısından kritik önem taşıyor.






