Türkiye, milyonlarca yıldır irili ufaklı depremlerin yaşandığı bir ülke. Biz de bu ülkenin insanlarıyız. Ailemde, asker çocuğu olarak Erzincan’da doğan merhum Kore Gazisi amcam Necmettin Alpagut 1939 depremini yaşayanlardandı. Bir vesileyle ünlü Erzincan Depremi’nden birkaç kez söz etmişti. Ben bu depremde, yolların yarılıp içine insanların, araç ve gereçlerin düştüğünü, binlerce kişinin öldüğünü ve yaralandığını işittiğimde tüylerim diken diken olmuştu. Bu korkunç depremi, yani 1939 Erzincan Depremi’ni Tuğbay dedemden de işitmiştim.

Ben doğduğumdan iki yıl sonra yaşanan bu depremi bugün insanlarımız sanki unutmuş gibiler. Şairin dediği gibi: “Tarih bir tekerrürdür diyorlar/ Eğer ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?” Japonlar deprem konusunda en soğukkanlı davranan ve düşünen insanlar. Onlar da “Depremden korkmayın, kurallara uymayan şartlarda inşa ettiğiniz yapılardan korkun” demiyorlar mı? Deprem yaşayan illere gitmeye gerek yok, biz Kütahyalılar olarak öncelikle bir deprem kuşağı üzerinde, uyuyan, yarı uyanık faylar üzerinde oturduğumuzu hiç aklımıza getiriyor muyuz? Bakın Kütahya’dan başlayarak Emet’e, Hisarcık’a, Çavdarhisar’a, Eskigediz (belde) ve Yenigediz’e, Şaphane, Pazarlar’dan Simav’a doğru uzanan zaman zaman, “Ben buradayım” diyen fayların hareketlerine karşı gerekli önlemleri almış mıyız? Hiç sanmıyorum. Ben Gediz ilçesini ikiye bölen, 28 Mart 1970 Depremini yaşayanlardanım. Bu deprem gece 23.01’ de 7.1 şiddetinde Tavşanlı’da da hissedilmiş, 21 saniye sürmüştü. Bu deprem, büyük bir şans eseri olarak Tavşanlı’yı teğet geçmişti. Tavşanlı İlçe merkezi dâhil ilçeye bağlı köylerde ise gözle görülür bir hasar yapmamış, sadece Tavşanlı ilçe merkezinde PTT Hizmet Binası ile DDY Gar Müdürlüğü (eski adıyla istasyon müdürlüğü) binasında çatlaklar oluşturmuştu. Yani deprem hafif atlatılmıştı. Kimilerine göre Tavşanlı’nın 100-110 metre altında büyük bir yer altı su havzası, kimilerine göre yine Tavşanlı’nın altında iki ters yöne akan yer altı akarsuları, kimilerine göre de Tavşanlı’nın zemininin yumuşak kaya üzerinde olması Tavşanlı’yı korumuştu. Birilerine göre de Tavşanlı’nın altında Kütahya (Yoncalı- Ilıcalar) gibi sıcak yer altı suları bulunmadığı için bu da bir başka şanstı.

Delik Don Delik Don

Hani bir zamanlar orada burada irticalen konuşan, yalan yanlış öğrendiklerini dillendirenlere “Küllük Müftüsü” derlermiş ya ben de bu ifadelerimle “ Küllük Müftüsü” pozisyonuna düşmek istemem. Kütahya’nın ne tür önlemler alması gerektiğini ülkemizin başta ifade ettiğim, Naci Görür Hoca ve diğer yer bilimcilerin görüşleri çerçevesinde ancak anlayabiliriz. Böyle bir görüş bugüne kadar alınmış mıdır? Kütahya ilinin bir deprem dosyası var mıdır? Bunu gerçekten ben de merak ediyorum. Kütahya’da bildiğim kadarıyla; bu benim kişisel fikrimdir, çok katlılara kesinlikle izin verilmemesi gerekiyor. Bu da belediyelerimize düşen bir görevdir. Yeni imar planları yapılırken veya mevcutlar revize edilirken bu konu mutlaka gündeme getirilmelidir. Bana göre; Kütahya’da çok katlı inşaatlar tamamıyla lükstür. Tercih edilmemesi gerekir. Kütahya için en ideal inşaat türü 2-3 katlı karkas inşaatlar olmalıdır. Hem Kütahya’da gerek merkezde, gerekse ilçelerde bir arsa sıkıntısı da yoktur. Ne olur? Neticede az katlılar gündeme gelirse, belediye sınırları biraz daha büyür, şehir merkezleri biraz daha yayılır hepsi o kadar.

Bir Tavşanlılı olarak ben de Tavşanlı’da çok katlılara karşı olmuşumdur. Bugün bile hala mevcut Palazoğlu Yıldız Sitesi ki 144 dairedir ve çok katlıdır, bugün de tartışılmakta, eleştirilmektedir. Bakın çok katlılar, ayrıca itfaiye örgütleri için de başlı başına birer sorundur. Çok katlılar asansörsüz düşünülemediği için de ayrıca sorun yaratmaktadır. Ekonomik açıdan da oturanlara maddi bir yük getirmektedir. Ara bölümlerin temizlenmesi de sıkıntı yaratmaktadır. Çok katlılar, yaşlılar açısından da risklidir. Her genç bir gün mutlaka yaşlanacaktır. İşte o zaman az katlıların ne denli büyük bir nimet olduğunu yaşlandıklarında anlayacaklardır. Başta Kütahya Belediyemiz olmak üzere, tüm ile bağlı ilçeler ve beldeler belediyeleri az katlı inşaatlara doğru gitmelidir. Az katlı, prosedürlere uygun inşa edilmiş binalar deprem açısından da büyük bir güveni de beraberinde getirecektir. Allah hiçbir yerleşim birimimizi depremle yüz yüze bırakmasın. Dünyanın birçok ülkesindeki tek katlı, bahçeli evlere imreniyorum. Yüksek katlı binalar ile bir memleket asla itibar kazanmaz. İnsanlar yüksek yapılarla kendisine adeta cefa çektiriyor. Külfet yüklüyor. Ama bir gün belediyelerimiz bu gerçeği mutlaka göreceklerdir. Az katlı inşaatların doğru olacağını gelecek kuşaklar da mutlaka göreceklerdir. Çünkü bunu bugün görebilecek olanlar maalesef yok. Zira gözlerinde hala kalın birer at gözlüğü var da onun için böyle söylüyorum.

Muhabir: Kullanıcı bulunamadı.