Aşamalı müdahale ile şah damarı darlığında felç riski azalıyor Aşamalı müdahale ile şah damarı darlığında felç riski azalıyor
Aşk ve psikiyatrik hastaların aynı bulguları gösterdiği ortaya çıktı. Uzmanlar her iki durumunda kültürel bağlamlardan etkilendiğine dikkat çekiyor.  Çok sayıda araştırma aşkın evrensel bir olgu olduğunu ortaya koyarken, yine yapılan araştırmalara göre, aşk kültürel koşullardan da etkileniyor.  Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Psikiyatri  Uzmanı Dr. Mert Sinan Bingöl, “Aşk, kısmi kontrolümüzdedir. Daha geçicidir. Sevgi ise karşı tarafı tanımakla, bilmekle daha çok ilişkilidir.” dedi. Bingöl, ‘Aşkın Nörofizyolojisi’ konusunu değerlendirdi. Aşk ve psikiyatrik hastalık aynı mı? İlişki kavramının insanın hayatındaki belki de en değerli kavramlardan biri olduğunu ifade eden Bingöl, bağ kurmanın önemli olduğunu ve beynin birbirini ‘tamamlayıcı’ özellikte olan ‘iki yarım küreden’ oluşuyor olmasına da işaret etti.

“İLETİŞİMSİZLİK HER ŞEYİN SONA ERMESİNE NEDEN OLUR”

Nöronlar, birbirleriyle ne kadar sık iletişim kurarsa aradaki bağlantıların o kadar güçlü olacağını dile getiren Bingöl, “Bu nöronal bağlantılar; genetik, mizaç ve çevresel etkileşimler sonucunda daha çok gelişir ya da geriler. Doğada izole bir hâlde var olabilecek ne bir nöron ne de bir insan vardır. Karşılıklı uyarıcı etkileşimler olmazsa nöronlar ve insanlar kuruyup ölürler.” ifadelerini kullandı. 

PEKİ AŞK BİR HASTALIK MI?

Bingöl, “Aşk, neredeyse tüm psikiyatrik hastalıklara ait kriterleri bünyesinde barındıran coşkunluk hâlidir. Psikiyatrik hastalıklarda görünen belirtilerin ve bulguların hemen hemen hepsi bir aşk sürecinde görülebiliyor.” şeklinde konuştu. Aşk ve psikiyatrik hastalık aynı mı?

CİNSEL UYARANLARA ERKEKLER DAHA DUYARLI

Duygularının hissedilebilmesi için bilişsel faktörlerin tek başına yeterli olmadığını, aynı zamanda belli bir duyguya uygun nörokimyasal ve otonomik sinir sistemi tepkilerinin de olabilmesi gerektiğini kaydeden Bingöl, şunları da ifade etti: “Cinsel uyarılma sırasında aktive olan beyin bölgeleri romantik aşk sürecinde aktive olanlarla benzerdir. Erkek amigdalasının dişi amigdalasından yüzde 20 daha büyük olduğu bilinmektedir. Bu nedenle görsel cinsel uyaranlara erkek amigdalası daha duyarlıdır. Bu bilgi, erkeklerde pornografinin daha yaygın görülmesini ve kadınların neden görsel uyaranlar karşısında erkekler kadar hızlı uyarılmıyor oluşunu açıklayabilir.”
Muhabir: Yaşar Sarı