Atık Yağlar ve Su Kirliliği
Kullanılmış bitkisel yağlar, çevremizdeki su kaynaklarını olumsuz etkileyen önemli bir kirlilik kaynağıdır. Her yıl milyonlarca litre kullanılmış yağın atılması, içilebilir su kaynaklarını tehdit etmektedir. Bu durum, 1 litre kullanılmış yağın 1 milyon litre içme suyunu içilemez hale getirebileceği gerçeğiyle daha da vurgulanmaktadır.
Atık Yağlar ve Atık Su Altyapısı
Kullanılmış bitkisel yağlar, atık su kirliliğinin önemli bir bileşenidir. Atık suların %25'ini oluşturarak, kanalizasyon hatları ve atık su gider sistemlerinde birikimlere neden olur. Bu durum, boru kesitlerinin daralmasına ve tıkanmalara yol açarak atık su altyapısının etkinliğini azaltır.
Atık Yağlar ve Su Ekosistemi
Denizlere, akarsulara ve göllere ulaşan bitkisel atık yağlar, bu ekosistemlerde yaşayan canlı türlerine zarar verir. Su yüzeyini kaplayarak güneş ışığının engellenmesine ve havadan suya oksijen transferinin zorlaşmasına neden olur. Bu durum, su ekosistemlerinde dengesizliklere ve canlıların yaşam alanlarının azalmasına yol açabilir.
Atık Yağların Arıtma Tesislerine Etkisi
Atık yağlar, arıtma tesislerinin kirlilik yükünü artırarak işletme maliyetini yükseltir. Yoğun ve hızlı bir şekilde arıtma tesislerine ulaşan bu yağlar, arıtma süreçlerini olumsuz etkiler ve su arıtma maliyetlerini artırır.
Bitkisel Atık Yağların Geri Kazanılması
Türkiye'de yılda yaklaşık 1.500.000 ton bitkisel yağ tüketilmekte ve bu kullanılan yağların geri kazanılması büyük önem taşımaktadır. Biodizel işleme lisansına sahip firmalar tarafından kullanılmış bitkisel yağlar, çevre dostu bir yakıt olan biodizele dönüştürülmektedir. Bu sayede atık yağların çevreye olan olumsuz etkileri azaltılarak sürdürülebilir bir çevre politikası benimsenmiş olur.