AK Parti Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, "Sürece saygı gösteren sonuca da saygı gösterir. Şu anda CHP tarafından sürece saygı gösterilmediğini, burada uyarmamıza rağmen herhangi bir özür dilenmediğini görüyoruz." dedi.
AK Parti Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, Adana Nezihe Yalvaç Uygulama Oteli'nde yaptığı açıklamada, Türkiye'nin yine her bakımdan olduğu gibi demokratik süreçler bakımından da kilit bir ülke olarak öne çıktığı bir gecenin yaşandığını belirtti.
Oy vermeye giderek gerekli iradeyi koyan, gerekse sonradan sandıklara sahip çıkma konusunda bu iradeyi gösteren her görüşten, kesimden herkese teşekkür eden Çelik, seçim süreci boyunca ufak tefek olaylar dışında önemli bir günde hiçbir problem yaşanmadığını söyledi.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) görevlilerinin görevlerini titizlikle yaptığını, bunun farkında olduklarını aktaran Çelik, "Bunun yanı sıra özellikle objektif bir biçimde aktarmaya, verilerin doğru anlaşılmasına çalışan herhangi bir siyasi manipülasyon ya da angajman içerisinde olmaksızın doğru anlaşılması için gayret eden gazeteci arkadaşlarımıza, yorumculara tabii ki kamuoyu araştırmacılarına da bu bakımdan teşekkür ediyoruz. Tabii bu dönem tarafsız gazetecilik, yorumculuk ya da kamuoyu araştırmacılığı açısından da manipülasyonların çok olduğu bir dönem oldu. İnşallah onlar seçimler geçtikten sonra dikkatli bir şekilde değerlendirilecektir. Ama bunun dışında kalan çok kıymetli bir kesim var ki bütün bu sürecin doğru anlaşılması, demokrasinin kazanması için gayret ediyorlar. Biz de onları ekranlarda izliyoruz, takip ediyoruz araştırmalarını, hepsine teşekkürlerimizi sunuyoruz." ifadesini kullandı.
"Sürece saygı gösteren sonuca da saygı gösterir"
AK Parti'li Çelik, milli iradenin tercihine ve seçim sürecine saygı gösterilmesi vurgusu yaparak, şöyle konuştu:
"Sayın Kılıçdaroğlu adına konuşan, Sayın İmamoğlu ve Yavaş, konuşmalarına başlarken '13. Cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu adına konuşuyoruz' dediler. Bu acaba bir sürçülisan mıydı? Hayır. Daha seçim sonuçları belli olmadan cumhurbaşkanının kim olduğunu ilan etmek şeklindeki bu cümleyi 5-6 kere kurdular. Peki, 5-6 kere kurulan bu cümle bir sürçülisan mıydı? Hayır, değildi. Bunun kasıtlı, bilinçli yapıldığı belliydi. Çünkü seçimin sonucunun ne olacağına dair kendilerince bazı argümanlar ürettiler. Aslında, siyasi nezaket, siyaset adabı icabı yapılması gereken şudur; henüz milletin iradesi tam olarak tecelli etmemişken, oylar sayılıyorken, sandıkların tamamı açılmamışken milli iradeye, bütün siyasi partilerin temsilcilerine, onların tabanlarında gayret gösteren vatandaşlarımıza saygı çerçevesinde bu ifadeden dolayı, bu ifadeyi kullandıkları basın toplantısından sonra çıktıkları ikinci basın toplantısında özür dilemeleri gerekirdi. Ama bunu yapmadılar. Bu maalesef Türk siyasi hayatına çok büyük, vahim bir yanlış olarak geçmiştir."
Oyların sayım sürecinin devam ettiğine dikkati çeken Çelik, şöyle konuştu:
"Üstelik tabloya baktığınızda Cumhurbaşkanı'mızın açık ara önde olduğu, AK Parti'nin ve Cumhur İttifakı'nın da Meclis'te açık ara güçlü bir pozisyonu olduğu net bir şekilde görülüyor. Buna rağmen biz, 'Seçim sonucu şudur' diyerekten bir açıklama yapmıyoruz. Çünkü milli iradeye, demokratik sürece, bu süreci yürüten kurumların, hukuki niteliğine ve yetkisine saygılıyız. Her zaman söylediğimiz şudur; sürece saygı gösteren sonuca da saygı gösterir. Şu anda CHP tarafından sürece saygı gösterilmediğini, burada uyarmamıza rağmen herhangi bir özür dilenmediğini görüyoruz. Millet iradesi tam olarak tecelli etmemiş, sandıklar sayılmaya devam ediliyor ama şöyle bir argüman geliştiriyorlar; 'İşte biz 13. Cumhurbaşkanı şu kişi adına burada konuşuyoruz.' Bu milli iradeye, seçmen iradesine saygısızlıktır ve bu sonucu berrak bir şekilde ortaya çıkaracak bütün sürece saygısızlıktır. Biz bunu en köklü bir biçimde reddediyoruz."
Eleştirilerini sürdüren Çelik, şöyle devam etti:
"Tabii bunu yaparken şöyle bir yaklaşım üretiyorlar, onlara göre, 'Anadolu Ajansının verileri yanlış.' Bunu söyleyebilir mi? Bir siyasetçi çıkıp söyleyebilir, bunu kabul eder misiniz, etmez misiniz? Bu herkesin takdir hakkıdır. Kurum açıklamayı yapar, biz de sürekli olarak bütün siyasi partilerin verilerini yok saymalarını, Anadolu Ajansının verilerini yok saymalarını, zaten son zamanlarda sık sık yaptıkları gibi devlet kurumlarıyla bu şekilde bir polemiği siyaset biçimi haline getirmelerinin altını çiziyoruz ama peki 'Ben şu kurumun verisini beğenmiyorum' ya da 'Şu partinin verisini beğenmiyorum' diyebilir mi birisi? Tabii ki diyebilir, kendisinin bileceği iş, o kendisini bağlar ama arkasından tutup sadece kendilerine ait verilerin esas kabul edilmesi gerektiğini ifade ederek 'Bizdeki verilere göre seçim sonucu şudur, Cumhurbaşkanı da şu kişi seçilmiştir.' Peki elinizdeki veriler tam mı? Hayır, tam değil. 'Birtakım ıslak imzalı var ama bir de işte Ankara'dan, İstanbul'dan, İzmir'den gelecek oylar var, onları da üstüne koyduğumuzda bu durumda ortaya böyle bir sonuç çıkıyor. Biz de seçimin sonucunun bu olduğunu ilan ediyoruz.' dediklerinde bu işte başlı başına bütün bir demokratik zihniyete, demokratik kurumlara, demokratik çalışmalara saygısızlıktır ve siyasetin korunması ve geliştirilmesine dönük bütün süreçlere dönük de bir sabotaj girişimidir."
"Bir yenilgiye altlık hazırlıyorlar"
Asıl dikkati çekmek istedikleri şeyin bunu neden ısrarla yaptıklarını öğrenmek olduğunu ifade eden Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Önce bu şeyle başladı, bir kısmı yeni, bir kısmı daha önceden duyulmuş, duyulmamış, birtakım anketler yayınlamaya başladılar. Kendilerine böyle çok yüksek puanlarla bir seçime girmeden zafer ilan etmeye başladılar. Arkasından buna benzer kampanyalar sürdü. Şimdi de bugün iki belediye başkanı çıkıyor, anayasal kurumların içinde olan kişiler bütün bu süreçleri görmezden gelerek 13. Cumhurbaşkanı diye Kılıçdaroğlu'nu ilan ediyorlar. Peki veri ne gösteriyor? Cumhurbaşkanı'mız ezici bir biçimde önde seçim yarışında, Cumhur İttifakı ve AK Parti ezici bir biçimde önde. Yani biz bu durumdayken, rakamlar, gerçekler bu durumdayken çıkıp da 'seçim sonucu şudur' demiyoruz. Çünkü sandıkların tamamı açılmamış, milli irade tecelli etmemiş, o sandıklara, açılmamış sandıklara oy atmış vatandaşlarımızın iradesini görmemişiz. Onların iradesini yok sayacak, oylarını yok sayacak bir yaklaşım içerisine girmeyi, demokratik terbiye ve demokratik adap açısından en sakıncalı iş buluruz. Ama şimdi ne demokratik terbiyeye ne demokratik zihniyete, ne demokratik adaba uygun olmayan bir strateji izleniyor. Burada yapılmak istenen şey de şu; bir yenilgiye altlık hazırlıyorlar. Bir yenilgiye gerekçe hazırlıyorlar, kendi verilerine göre, kendilerini galip ilan ediyorlar. Ama gerçek veriler YSK tarafından açıklandığı zaman, bu gerçeklerle yüzleştikleri zaman, ortaya çıkacak tablo karşısında mahcup olacaklar. Bu mahcubiyeti gizlemek için bir gerginlik stratejisi üretmeye çalışıyor. Bu ne zaman başladı? Sayın Kılıçdaroğlu'nun seçim gecesi 'sokaklara çıkmayın' demesiyle başladı. İşte seçim gecesindeyiz, vatandaşlarımız sokaklarda, bütün vatandaşlarımız okullarda, oy sayımının yapıldığı yerlerde. Herhangi bir gerginlik var mı? Yok. İşin doğası gereği, bazı basit tartışmalar olabiliyor."
Türkiye'nin şeffaf bir şekilde seçim yapabilen ve bunu sonuçlandırabilen bu demokratik terbiyeye ve kültüre sahip bir ülke olduğunu vurgulayan Çelik, saygıyla beklemek varken, saatler öncesinden sonuç ilan etmenin demokratik kültür açısından yanlış olduğunu belirtti.
"Her şey yolunda gidiyor, YSK işinin başındadır"
Ülkenin en büyük zenginliğinin Türkiye'nin kimi yöneteceğine vatandaşın karar vermesi olduğunu ifade eden Çelik, şunları kaydetti:
"Herhangi bir şekilde milli irade tam olarak tecelli etmeden, sandığın iradesi tam olarak ortaya çıkmadan birisine çıkıp da '13. Cumhurbaşkanı şudur ve biz onun adına konuşuyoruz' diyerekten kendilerine yetki atfetmek bir vesayet biçimidir ve son derece yanlıştır. Biz bu vesayet biçimleriyle, gerginlik stratejileriyle mücadele etmekte, engellemekte, bunlara müsaade etmemekte deneyimli bir siyasi kadroyuz. Bütün vatandaşlarımız müsterih olsunlar. Moralleri düzgün olsun. Gayet neşe, huzur içerisinde olsunlar. Sandık, siyasetin namusudur. Sonuç tecelli edecek, hepimiz de onu saygıyla karşılayacağız. Cumhurbaşkanı'mız çok önde olmasına rağmen Cumhur İttifakı ve AK Parti çok önde olmasına rağmen biz milli iradeye duyduğumuz saygı gereği sonuç şudur demiyoruz. Diğerlerinin de bunu yapmasının bir başka tür vesayet biçimi olduğunun altını çiziyoruz. Her şey yolunda gidiyor, YSK işinin başındadır. Bütün siyasi partilerin temsilcileri sandık başında nöbet tutmaktadır. Vatandaşlarımız Türkiye'nin demokrasisine sahip çıkmaktadır. Bütün bir millet demokrasisine sahip çıkmaktadır. Bununla gurur, onur duymalıyız. Bu bizi bunun en büyük zenginliğimiz olarak titiz bir biçimde korumalıyız."