Vali Işın: Kütahya’da herkese eşit mesafedeyiz, ayrımcılık yapmıyoruz Vali Işın: Kütahya’da herkese eşit mesafedeyiz, ayrımcılık yapmıyoruz
İnsanların can, akıl, mal, nesil ve dinini korumayı amaçlayan İslam, ‘Şans ve becerinin birlikte veya tek başına söz konusu olduğu bir olay yahut yarışmanın ya da belirsiz bir olayın sonucu üzerine bahse tutuşma ve bu yolla kazanç elde etme’ şeklinde tanımlanabilen kumarı da haram kapsamında değerlendirmiştir.

Nisa suresi 29. ayette “Mallarınızı aranızda bâtıl (boş ve haksız) yollarla yemeyin, ancak karşılıklı rızaya dayalı bir ticaret sonucunda yiyin” ve Maide suresi 90 ve 91. ayetlerinde de “Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir. Bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan şarap ve kumar yoluyla aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi?” buyurulur. Hadislerde de kumar, gerek meysir adlandırmasıyla gerekse o dönemin bazı kumar türlerinin ismi verilerek yasaklanmış, kumar aletlerinin ticareti, bu yolla kazanılan para ve kumar oynayanlar ağır bir dille kınanmıştır. Gerek Kur’an gerekse hadislerde kumar ilke olarak yasaklanmış, nelerin kumar olduğu tek tek sayılmayıp kumar yasağı belli birkaç örnek üzerinde gösterilmiştir. Dolayısıyla bundan kumarın yalnızca zikredilen çeşitlerinin yasak olduğu sonucu çıkarılamaz. İslâm dini kumarı yasaklarken bunun belli nevilerini değil, götürdüğü sonucu hedef almıştır. Dinin bu yasağının iyi anlaşılabilmesi, hem kumar yasağının dayandığı gerekçelerin bilinmesiyle hem de kumarın yapısal analizinin yapılıp, onun benzeri işlemlerden farkının belirlenmesiyle mümkün olur. Nitekim tarihsel süreçte fakihler, Kur’an ve Sünnet’te ilke olarak geçen kumar yasağını kendi dönemlerinde yorumlamaya ve yasağın kapsamını belirlemeye çalışırken hem konuya ilişkin dinî emir ve yasakların ortam ve amacını, hem de içinde yaşadıkları toplumda salgın bir hastalık halini alan kötü alışkanlıkları ve bunların yol açtığı olumsuz sonuçları göz önüne almışlar, bu zeminde kumar kapsamına sokulabilecek işlem türlerini ve bunların dinî hükmünü açıklamaya çalışmışlardır. Dolayısı ile adı, şekli, yöntemi ve miktarı nasıl olursa olsun tamamen rastgele olarak bir tarafın kazanıp, karşı tarafın kaybettiği oyun veya iddia varsa o kumardır ve dinen yasaktır. Günümüzde de basit bir iddiaya girme, bir aletle oynama veya başka şekillerde olsun yenilenin yenene herhangi bir bedel ödemesi halinde kumar oynanmış olur. Öyleyse piyango bileti almak, yarışmalarda, oyunlarda ve spor müsabakalarında kimin kazanacağını tahmin ederek kazanmak için bir bedel ödemek suretiyle katılmak kumarla iştigal etmek demektir.

Kumar oynayıp, kolay yoldan para kazanmak insan nefsine hoş gelse de hem dinen günaha girilmiş olunur hem de insanlar arasında kin, nefret gibi düşmanlık duyguları yayılmış olur. Ayrıca toplumda üretim, adil paylaşım gibi hasletler kaybolacağından uzun vadede birçok sorunlar da baş gösterir.  Huzurlu bir toplum inşa edebilmek için her konuda olduğu gibi kumar  konusunda da kumarın özendirilmemesi ve yaygınlaştırılmaması için her türlü tedbir alınmalıdır.

Hazırlayan Halil İbrahim İNAK / Kütahya İl Vaizi
Muhabir: Gülsen Ünlütabak