Yapay zekâ teknolojilerinin yükselişi, yalnızca dijital dönüşümü hızlandırmakla kalmıyor; aynı zamanda dünya genelinde ciddi bir enerji talebini de beraberinde getiriyor. Vrije Universiteit Amsterdam’a bağlı Çevre Çalışmaları Enstitüsü'nden araştırmacı Alex de Vries-Gao, yapay zekâ uygulamalarının 2025 yılına kadar Bitcoin madenciliğini geçerek en fazla enerji tüketen dijital teknoloji haline gelebileceğini ortaya koydu.
Araştırmaya göre, yapay zekânın şu anda veri merkezlerinde tüketilen elektriğin yaklaşık %20’sini kullandığı tahmin ediliyor. Bu oran, yalnızca birkaç yıl içerisinde bu alandaki enerji talebinin ne kadar hızlı arttığını gözler önüne seriyor.
VERİ MERKEZLERİNİN ENERJİ İHTİYACI ÜLKE SEVİYESİNE ÇIKABİLİR
De Vries-Gao, enerji tüketimini analiz etmek için "üçgenleme" adı verilen bir yöntem kullandı. Bu teknikle elde edilen verilere göre, yalnızca özel yapay zekâ donanımları, 2023 yılı itibarıyla Hollanda kadar elektrik tüketti. Eğer büyüme bu hızla devam ederse, 2025 yılı sonuna kadar yapay zekâ sistemlerinin toplam enerji talebinin İngiltere gibi büyük bir ülkenin enerji ihtiyacına (yaklaşık 23 GW) yaklaşması bekleniyor.
Bu da demek oluyor ki, birkaç yıl içinde yapay zekâ sistemleri ulusal ölçeklerde enerji tüketen dev yapılara dönüşebilir. Bu durum, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere birçok ülkede yeni veri merkezlerinin inşasını da hızlandırıyor.
BITCOİN MADENCİLİĞİNİ SOLLAYACAK MI?
Kripto para madenciliği, yıllardır yüksek enerji tüketimi nedeniyle eleştirilere konu oluyordu. Ancak şimdi bu tartışmanın merkezine yapay zekâ teknolojileri oturmuş durumda. Enerji ihtiyacındaki bu artış, hem sürdürülebilirlik açısından risk yaratıyor hem de yapay zekâ teknolojilerinin iklim değişikliğine etkilerini yeniden gündeme getiriyor.
Alex de Vries-Gao, büyük teknoloji şirketlerinin enerji tüketimi konusunda yeterince şeffaf olmadığını vurgularken, özellikle yapay zekâ modellerinin eğitim ve çalıştırma aşamalarında büyük miktarda elektrik harcandığını belirtiyor.
YAPAY ZEKA İÇİN SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇÖZÜMLER GEREKLİ
Araştırmanın sonuçları, yalnızca teknolojik gelişmeleri değil, aynı zamanda enerji politikalarının da gözden geçirilmesini zorunlu kılıyor. Uzmanlar, yapay zekâ temelli hizmetlerin karbon ayak izinin azaltılması için daha verimli donanımlar, sürdürülebilir veri merkezi altyapıları ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının teşvik edilmesi gerektiğini savunuyor.
Yapay zekâ teknolojilerinin yaşamın her alanında yaygınlaşmasıyla birlikte, bu sistemlerin arka planındaki enerji talebi de artık görmezden gelinemez. Bitcoin madenciliğini bile geride bırakabilecek bu enerji ihtiyacı, dijital dünyanın yeni sürdürülebilirlik sınavı olabilir.





