Hazırlayan: Dr. Sevilay ERDOĞAN Kütahya il Vaizi

Şahsiyet, kişiyi başkalarından ayıran kendine özgü bir takım hareket ve tavırlardan oluşmaktadır. Bu tavırlar bizim mizaç ve karakter yönünden belli bir ruhi olgunluğa ulaşmamıza vesile olmaktadır.Şahsiyetin iki özelliği vardır: tek ve istikrar sahibi olması.

Kur'an-ı Kerim rehberliğinde şahsiyet inşası

Onun “tek” olması her insanın ayrı bir alem olmasına, “istikrarlı olması” ise onun içtimai özelliği itibarıyla intibak kabiliyetine ve bütünlüğe sahip olmasına delalet etmektedir.Şahsiyet aynı zamanda kişinin benzersiz karakter özelliklerini, ahlaki tutumlarını ve yaşam tarzını ifade eder.

İslami kimlik inşasında şahsiyetin önemi, bireyin inanç, değerler ve davranışlarını şekillendirmede merkezi bir role sahip olması sebebiyledir.İslam’da, şahsiyetin gelişimi, Kur’an ve Sünnet’in öğretileri doğrultusunda kendini bilme ve iyileştirme süreci olarak görülür. Bu sebeple süreç içerisinde, bireyin; toplum içindeki rolü, sorumlulukları ve etkileşimleri de önemlidir. İslami kimlik, sadece bireysel inançlarla sınırlı olmayıp, aynı zamanda toplumsal normlar ve ilişkilerle de şekillenmektedir. Dolayısıyla, şahsiyetin gelişimi, bireyin hem kendisiyle hem de çevresiyle uyumlu bir İslami kimlik oluşturmasında kilit bir faktördür.[1]

Kur'an-ı Kerim, Müslümanlar için sadece bir inanç metni değil, aynı zamanda bireylerin kişilik gelişiminde rehberlik eden bir kaynaktır. Dolayısıyla Kişilik inşası, bireyin kendi değerlerini, ahlaki anlayışını ve yaşam felsefesini oluşturması süreci olması sebebiylebu süreçte Kur'an-ı Kerim’den alınan dersler, bireyin karakter gelişimine önemli katkılarda bulunmaktadır.

Kur’an muhtevasına uygun şahsiyet nasıl olmalı?

İnsan, yaratılışı gereği belirli özellik ve yeteneklerle doğar. Ancak bu karakter, sadece biyolojik ve psikolojik unsurlarla değil, aynı zamanda aile, çevre ve kültürel etmenler tarafından da şekillenir.İnsanın içsel fıtratı, onun içinde iyilik ve kötülük duygularının yer aldığı bir temel oluşturur. Bu fıtrat, bireyin ahlaki değerlerini ve davranış biçimlerini etkiler. Yetiştiği aile yapısı, sosyokültürel ortam ve kendisine sunulan eğitim olanakları, bireyin kimliğinin ne yönde gelişeceğini belirleyici unsurlardır.Bu sebeple insanlarda mevcut olan bir nitelik her fertte farklı şekilde ortaya çıkmaktadır örneğin, Dindarlık hali bir kişide “yardımsever bir dindarlık”hali olarak göze çarparken başka bir kişide “cimri dindarlık” olarak görülmektedir.

Kütahya'daki kazada ağır yaralanmıştı, kurtarılamadı Kütahya'daki kazada ağır yaralanmıştı, kurtarılamadı

Şahsiyet eğitiminde toplumsal ve ahlaki özellikler çok önemli bir yere sahiptir. Bu sebepleKur’an’da, insan şahsiyetinin özellikleri ile onu diğer varlıklardan ayran özellikler anlatıldığı gibi; olumlu ya da olumsuz şahsiyet özellikleriyle toplumda temayüz etmiş insanlar örnek gösterilmiştir. Olumlu örneklerin başında ise peygamberimiz gelmektedir. Bu husus “Resulullah sizin için uyulması gereken en güzel örnektir.”[2]ayeti ile açıklanmıştır.

Kur’an, toplumu inşa ederken kötülüğün izalesi ve iyiliğinyerleşmesi için son derece kararlı bir bütünlüğe sahip olacak şekilde nazil olmuştur. Bununamacı ise gerek bireylerde gerekse de toplumda oluşturulmak istenen sağlıklı ve huzurluortamın daha kolay ve kalıcı olarak sağlanmasıdır. Kur’an'da şahsiyeti ifade eden kavramlarla birlikte olumlu ya da olumsuz şahsiyet tiplerinin karakterleri ile mizaç yapıları, düşünce ve davranış tarzları anlatılırken, nefis, kalp karakter, mizaç ve huyun olumlu ve olumsuz etkilerinden bahsedilmektedir.[3]Bu faktörler:

1.Nefs:

İnsanın iç dünyasını ifade eden bir kavram olan nefis, insanın hayat aktivitesinin ve fiillerinin kaynağıdır. Bu yönüyle hem iyiliğe hem de kötülüğe eğilimlidir.Bu durum Kur’an’da şu ayetler açıklanmaktadır.“Nefse ve onudüzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülüktensakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.”[4] bu ayete göre Allah insanın nefsine iyi ve kötü eğilimi yerleştirmiş olmakla birlikte ona doğuştan iyi ve kötüyü ayırt etme yeteneğini de bahşetmiştir.[5] buna göre nefs insanın ruh dünyasını, duygularını, istek ve arzularını içine alarak insan davranışlarını ve kişiliğini etkileyen en önemli bir faktörlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Mizaç:

Kişiliğin önemli bir parçası olan mizaç, şahsiyetin duygusal yönünü açıklayarak ona etki ederken aynı zamanda kişinin doğuştan getirdiği fizyolojik özellikleriyle ilgili tutum, his ve heyecan yönünü de göstermektedir.Mizaç dediğimiz zaman insanın kendine mahsus heyecan halleri akla gelir. Mesela; insanlar sakin veya hareketli, neşeli veya öfkeli mizaçta olurlar.Bu durum insanların davranışlarına doğrudan etki eder.[6]“Herkes yaratılış ve mizacına göre hareket eder”[7] ayeti de bu fikri desteklemektedir.Halk arasında huy kelimesi ile ifade edilen mizaçaynı zamanda insanın tabiatı anlamında da kullanılmaktadır. Yani davranışların kendisinden kolayca çıktığı nefsi bir melekedir. İffet, cömertlik, doğruluk gibi iyi huylar gibi; korkaklık, saldırganlık, cimrilik, yalancılık, düzenbazlık gibi kötü huyları da ifade etmektedir. Bu sebeple huyu insanın davranışlarının en önemli etkenlerinden birisi olarak da kabul edebiliriz. Çünkü insanlar huy açısından farklı tiplerde olabilirler. huylarımız davranışlarımızı olumlu ya da olumsuz yönde etki etme gücüne sahiptir.

Karakter:

Karakter halk arasında insanın toplumsal değerler açısından gösterdiği olumlu özelliklerini, ahlaki tutum ve davranışlarını belirten bir kavramdır. Bu sebeple karaktere şahsiyetin ahlakla ilgili yönü de denilebilir. Karakter daha çok iffet, sorumluluk, alçak gönüllülük, doğruluk, yardımseverlik, merhamet gibi ahlaki özelliklerle de ifade edilmektedir. Bazı ilim adamları karakteri ikiye ayırıp fıtri olanını huy diye adlandırırken, çevrenin etkisi, eğitim, tecrübe ve kişinin şahsi çabasıyla şekillenen kısmını karakter olarak adlandırılmaktadırlar.

Fıtrat:

Şahsiyet inşasında etkili bir faktör olan fıtrat insanın doğuştan getirdiği, insanın yaratılışında mevcut olan arzu, istek ve temayül, ihtiyaç, farklı istidat, kabiliyet ve yetenekleri içerisinde toplayan, insanın iç dünyasına Allah’ın yerleştirmiş olduğu bir özelliktir.Fıtrat, bir bakıma insanın özgün yaratılışıdır. Başlangıcı ve mahiyeti itibariyle insanın varlığından önce bulunan; onun geleceğini, kendisini ve vasıtasıyla gerçekleştireceği fiillerini yönlendirecek olan “insanî kıvam”, özgün hususiyetve şahsiyettir.Kur’ân’a göre insan tarafsız bir fıtratla günahtan uzak olarak yaratılmıştır. Dünyaya gelen bir insan hiçbir şekilde anne-babasının ya da atalarınıngünahını sırtında taşımaz. Fakat tertemiz bir varlık olarak hayata başlayan insandaha sonra çevresinin etkisiyle kötü ahlaki özellikleri öğrenerek fıtratını bozabilmektedir.[8]Resulullahbu durumu bize şu hadisiyle anlatmaktadır:“Her çocuk İslam fıtratı üzere doğar. Daha sonra anne ve babasıtarafından Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapılır.”[9]

5.Heva, Heves:

İnsanın şahsiyetini etkileyen ve onu kötülüğe yönlendiren en önemli faktörlerden biri olan Heva insan tabiatının istek ve arzularına verilen isimdir. Heva aynı zamanda insanın kendisine madde sevgisine kaptırarak arzuları doğrultusunda hareket etmesidir. Heva nefsin şöhretinden hayvani arzulardan doğan doğal eğilime sahip olmakla beraber insanı isyana sürükleyen zaafın itici gücü olması sebebiyle aynı zamanda her türlü kötülüğün de kaynağını oluşturmaktadır. Allah bu durumu şu ayetiyle açıklamaktadır: “Arzusunu tanrı edinen kimseyi gördün mü? Onun üstüne sen mi bekçi olacaksın?”[10] bu ve benzeri ayetlerde görüldüğü gibi kur’an hevayı sapkınlığın başlıca sebeplerinden biri olarak zikretmektedir.[11]

Ana konusu ve muhatabı insan olan Kur’aninsanlarahidayet rehberi ve davranışlarına kılavuz olarak gönderildiğindenKur’ân’ın amacı insanın yaratılış gayesi, kişiye sorumluluklarını ve nasıl davranması gerektiğini öğreterek onaolumlu bir şahsiyet kazandırmak,onun dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamak olduğundan Kur’an insan şahsiyetinin oluşmasındaki olumlu ve olumsuz etkenleri zikrederek, insanın davranışlarının iyiye ve mükemmele ulaşmasınıister. Bu sebeple insanı etkileyen iç ve dış mihrakları anlatarak onu ikaz eder. Bunu yaparken yine şahsiyet inşasında insanın kullanacağı temel prensipleri de hatırlatır. Kur'an-ı Kerim'in rehberliğinde şahsiyet inşası sürecinde dikkate alınması gereken bazı temel prensipler ise şunlardır:

Ahlaki Değerler: Kur'an, adalet, doğruluk, sabır, merhamet ve cömertlik gibi ahlaki değerleri ön plana çıkarır. Bu değerler, bireylerin karakter gelişiminin temel taşlarıdır.“Gerçekten Allah, içlerinden bir Peygamber seçip kendilerine göndermekle mü’minlere büyük bir lütufta bulunmuştur. O Peygamber onlara Allah’ın âyetlerini okuyor, onları her türlü kötülüklerden temizliyor, onlara kitap ve hikmeti öğretiyor. Bundan önce onlar, hiç şüphesiz apaçık bir sapıklık içinde idiler.”[12]Rasulullah’ın ahlak kaidelerinin hayata geçirilmesini istediğihadislerden birisi de“(İyi) Müslüman, dilinden ve elinden diğer Müslümanların güvende olduğu kimsedir.”[13] Hadisidir.

İnanç ve Takva: Kur'an, Allah'a olan teslimiyet ve takva bilincini ön planda tutar. Bu bilinç, bireyin doğru seçimler yapmasını ve etik bir yaşam sürmesini sağlar.“Yüzlerinizi doğu ya da batı tarafına çevirmeniz iyilik değildir. Asıl iyilik; Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere inanan; malını sevdiği halde akrabasına, yetimlere, yoksullara, yolda kalan gariplere, dilenenlere, hürriyetine kavuşmak isteyen köle ve esirlere veren; namazı dosdoğru kılıp zekâtı ödeyen, antlaşma yaptığında sözünde duran; sıkıntı, darlık, hastalık ve şiddetli savaş zamanlarında sabredenlerin yaptığıdır. Kulluklarında samimi ve dürüst olanlar işte bunlardır; gerçek takvâ sahipleri de yine bunlardır.”[14]

İnsan İlişkileri: Kur'an, insanlara olan ilişkilerde saygı, sevgi, yardımlaşma ve sadakat gibi unsurları teşvik eder. Bu ilkeler, sağlıklı sosyal ilişkilerin temelini oluşturur.“Mü’minler ancak kardeştirler. O halde kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’ın emirlerine uygun yaşayın ki rahmete nâil olasınız.”[15]Rasulullah da bu duruma şu hadisiyle açıklık getirmiştir. “Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.”[16]

Kendini Geliştirme: Kur'an, bireyin kendisini sürekli olarak geliştirmesi, bilgi edinmesi ve kendisiyle hesaplaşması gerektiğini vurgular. Bu, bireyin kişisel büyümesi ve olgunlaşması için önemlidir.“Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ile, sana indirilene ve senden önce indirilen kitaplara iman eden mü’minlere; özellikle namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, Allah’a ve âhiret gününe iman edenlere pek büyük bir mükâfat vereceğiz.”[17]Rasulullah’ın da “Allahım! Faydasız ilimden, sana sığınırım.”[18] Hadisini bu minvalde söylediği görülmektedir.

Sorumluluk Bilinci: Bireylerin sorumluluklarının farkında olmaları ve bu sorumlulukları yerine getirmeleri, kişilik gelişiminde kritik bir rol oynar. Kur'an'da her bireyin kendi eylemlerinin sonuçlarıyla yüzleşmesi gerektiği vurgulanırken bu durumun hadislerle de pekiştirildiği görülmektedir.“O halde gücünüz yettiğince Allah’a saygısızlıktan sakının; dinleyin, itaat edin ve kendi iyiliğinize olmak üzere başkaları için harcayın. Kim nefsinin bencilliğinden korunursa işte kurtuluşa erecekler onlardır.”[19]“Nerede olursan ol, Allah’a karşısorumluluğunun bilincinde ol! Kötülüğünpeşinden iyi bir şey yap ki onu yok etsin.İnsanlara da güzel ahlâka uygun biçimdedavran!”[20]

Sabır ve Dayanıklılık: Zorluklarla başa çıkabilme yeteneği ve sabır, Kur'an'da sıkça ele alınan konulardır. Bu değerler, bireyin hayatta karşılaştığı engelleri aşmasına yardımcı olur. “Sizi mutlaka biraz korku ve açlık ile; biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden noksanlaştırmaksuretiyle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele!”[21]Resulullah da: “Kim sabrederse, Allah ona dayanma gücü verir. Kimseye sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir ikram verilmemiştir.”[22] Buyurmuştur.

Tevhid Bilinci: Allah’a olan inanç, bireyin yaşamına anlam katarken, tüm varlıklarla olan ilişkisini de düzenler. Bu bilinç, bireyin kendisine ve başkalarına olan yaklaşımını şekillendirir.Rabbiniz Allah işte O’dur. O’ndan başka ilâh yoktur. O, her şeyi yaratandır. Öyleyse yalnız O’na kulluk edin. Her şeyin dizginini elinde tutan, her işte kendisine güvenilip dayanılan O’dur.”[23]

Kur'an-ı Kerim ve Rasulullah’ın hadisleri bu temel prensiplerle bir yandan bireylerin karakterlerini inşa etmelerine yardımcı olurken, öbür yandan da toplumsal değerlere katkı sağlamaktadır.Fertlerin kendini kemâl seviyeye ulaştırmak amacıyla çıkmış olduğubu yolculuk, onun kişisel gelişiminin yanı sıra içinde bulunduğu toplumun dahuzur ve barışı için önemli bir zemin oluşturur.

Neticede kur’an nazil olduğu cahiliye toplumununiçinde bulunduğu yaşam tarzına müdahale ederek, onları Allah’ın belirlemiş olduğu insani ve ahlaki hayat biçimine davet etmiş,Allah’ın belirlediği yaşam tarzınıninşasında insanın psikolojik ve sosyolojik yönlerini göz önünde bulundurarak genel prensipler ortaya koymuş ve bunu örneklerle anlaşılır hale getirmiştir. Böylece bir taraftan yapılmasını emrettiği buyrukların uygulamaya geçmesini sağlarken diğer taraftan kişinin psikolojik problemlerle karşılaşmasını önlemiştir. Kur'an insanı ve toplumu inşa ederken ahlaki erdemleri yücelterek, kötülüğün izalesi ve iyiliğin yerleşmesi için son derece kararlı bir bütünlüğe sahip olacak şekilde nazil olmuştur. Bunun amacı ise gerek bireylerde gerekse toplumda oluşturulmak istenen mutlu ve huzurlu ortamın sağlanmak istenmesidir. Allah bu durumupeygamberine göndermiş olduğu vahiy yolu ile inşa etmek istediği toplumu ayetlerle ortaya koyduğu ideal kulluk için açıkladığı esas ögeler ile tanzim etmek istemiştir. Bu tanzimin çıkış noktası ise iman ve ibadet olarak tespit edilmiştir. İman üstüne inşa edilmemiş olan bir ibadet, Allah Teâlâ indindeki kabul edilebilirliğiyönünden nasıl problemliyse, ahlâkî bir sonuca ulaştırmayan ibadetler de aynı şekilde dinîyönden problemlidir. Kur’an şahsiyet ve bireyi inşa ettiği gibi toplumu da inşa etmiştir.Şahsiyet ve birey inşasında öncelikler ve yöntemler olduğu gibi toplum inşasında daöncelikler ve yöntemler bulunmaktadır. Din, inanç, ibadet, ahlâk, aile, hukuk ve adalet,ekonomi, toplumsal ilişkiler, uluslararası ilişkiler, siyaset, zihin, estetik, zaman, tarih, sanat, ilim ve kâinat başlıca toplumsal inşa alanlarıdır.[24]

Günümüzde toplumu inşa ederken takip edilmesi ve izlenmesi gereken en önemlimetot,başta bizlere örneklik teşkil eden Rasulullah’ın ve Kur’an’da iyi ve kötü yönleri ile bizlere örnek gösterilen şahsiyetlerin ahvalini incelemek ve bu halleri kendimizi inşa sürecinde iyi kullanmaktır.Onun, yaklaşık yirmi üç yıllık bir sürede, edenî birtoplumdanmedenî bir toplumu oluşturmasında pek çok etken bulunmasına rağmenbu etkenlerin en önemlisi onuninsanlardan beklediklerini onlara öğretirken örnek bir eğitimci gibi davranmasıdır.[25] Bu husus bizim kendimizi Kur’an’a göre yeniden inşa yolunda en büyük kılavuzumuz olacaktır.

[2]Ahzâb 33/21.

[3]Osman Kara, Kur’ân’a Göre İnsan Şahsiyetine Etki Eden Faktörler, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: XIV, Sayı: 25 (2012/1), s. 1-24.

[4] Şems 91/7-9.

[5]Kara, age, s.2.

[6] Kara, age, s.9.

[7]İsrâ 17/84.

[8] Kara, age, s.11.

[9] Buhârî, “Cenâiz”, 93.

[10]Furkân 25/43.

[11]   Kara, age, s.17.

[12]Âl-i İmrân, 3/164.

[13]Buhari, “İman”, 4/10.

[14] Bakara, 2/ 177.

[15]Hucurat, 49 /10.

[16]Buhârî, “Mezâlim”, 3.

[17] Nisâ, 4/162.

[18]İbni Mace,”Mukaddime”, 17.

[19]Teğabün, 64 /16.

[20]Tirmizî, “Birr ve sıla”, 55.

[21] Bakara, 2 /155.

[22]Müslim, “Zekât”, 124.

[23] Enam, 6 /46.

[24]Mekki Solmaz, Kur’ân’da Birey ve Toplumun İnşası, Batman Akademi Dergisi 6/1 (Haziran-2022) 45.

[25] Solmaz, age, 46.

Muhabir: Onur Yetgin