Kudüs, geçmişinde büyük bir önemi bulunan Osmanlı dönemiyle tarihlendirilir. Osmanlı İmparatorluğu'nun hâkimiyeti altında uzun bir süre kalan Kudüs, bu dönemde büyük değişimlere sahne olmuştur.

İmparatorluk, Kudüs'ü modernleştirme gayretinde bulunarak, şehirde birçok önemli eser ve yapı inşa etmiştir. Ancak, I. Dünya Savaşı'nın sonunda Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü ile Kudüs'ün kaderi değişmiştir. Kudüs, coğrafi olarak Orta Doğu'nun güneydoğusunda bulunur ve şu anda İsrail ve Filistin arasında yer almaktadır.

Şu anki durumda, bu kutsal şehir hem İsrail hem de Filistin otoritelerinin kontrolü altındadır ve üstünde kimin egemen olduğu uluslararası bir anlaşmazlık konusudur. Kudüs nerede? Kudüs kime ait, hangi ülkede?

KUDÜS NEREDE?

Kudüs, Orta Doğu'da yer alan ve tarihsel, dini ve siyasi öneme sahip bir şehir olup coğrafi olarak aşağıdaki koordinatlarla bulunur:

Enlem: 31.7683 derece Kuzey

Boylam: 35.2137 derece Doğu

Kudüs, İsrail ve Filistin arasındaki sınırın yaklaşık ortasında yer alır. Bu şehir, Akdeniz kıyısına yaklaşık 70 kilometre uzaklıkta, Batı Şeria olarak bilinen topraklarda yer almaktadır. Kudüs, hem İsrail hem de Filistin tarafından talep edilen bir şehir olduğundan, bu coğrafi konum ve statüsü nedeniyle önemli bir uluslararası anlaşmazlığın odak noktasıdır. Kudüs, Yahudi, Hristiyan ve Müslüman dini inançlar açısından büyük kutsal öneme sahiptir ve bu nedenle çok sayıda dini ve tarihi öneme sahip mekanı barındırır.

KUDÜS KİME AİT?

Kudüs, İsrail ve Filistin arasındaki uzun süreli bir anlaşmazlık konusudur. Kudüs, hem İsrail hem de Filistin için büyük siyasi, dini ve kültürel öneme sahip bir şehir olarak kabul edilir. Her iki taraf da şehri kendi başkentleri olarak görüyor, bu nedenle Kudüs'ün statüsü konusunda anlaşmazlık sürmektedir.

İsrail, Kudüs'ün tamamının başkenti olduğunu ilan etmiştir. 1980'de İsrail, Kudüs Yasası'nı kabul ederek şehri "ebedi ve birleşik" başkent olarak tanımıştır. Bu, uluslararası toplumun büyük bir kısmı tarafından tanınmayan bir durumdur.

Filistin, Doğu Kudüs'ü kendi bağımsız devletinin başkenti olarak görmektedir. Doğu Kudüs, 1967 Altı Gün Savaşı sırasında İsrail tarafından işgal edilmişti. Filistin, Doğu Kudüs'ün İsrail'e ait olmadığını ve buranın Filistin devletinin başkenti olması gerektiğini savunuyor.

Uluslararası toplumun büyük bir kısmı, Kudüs'ün statüsünün İsrail ve Filistin arasında yapılacak barış görüşmeleri sonucunda belirlenmesi gerektiğini savunur. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen 242 ve 338 sayılı kararlar gibi uluslararası kararlar, Kudüs'ün statüsünün işgal öncesi sınırlara dönülmesi gerektiğini belirtir.

Kudüs'ün statüsü hala uluslararası müzakerelerin bir parçasıdır, ve bu konudaki anlaşmazlık Orta Doğu'daki genel barış sürecini etkileyen önemli bir sorun olmaya devam etmektedir.

KUDÜS'ÜN TARİHİ VE KUDÜS'TE YAŞANANLAR

Yavuz Sultan Selim, Mercidâbık Muharebesi'nde Memlükler'e karşı büyük bir zafer kazandıktan sonra, Halep, Hama, Şam üzerinden güneye ilerleyerek 4 Zilhicce 922'de (29 Aralık 1516) İdrîs-i Bitlisî ve diğer bazı devlet ileri gelenleriyle birlikte Kudüs'e geldi. Ancak Kudüs'ün, muhtemelen Ekim 1516'da Osmanlı yönetimine girdiğini görmekten önce Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedilmiş olduğu düşünülmektedir (Ercan, s. 10). Kudüs, bu tarihten itibaren 1831-1840 yılları dışındaki dört yüzyıla yakın bir süre boyunca Osmanlı yönetiminde kaldı.

Kudüs, Osmanlı yönetimi altında sancak statüsünde tutuldu ve bu sırada bağlı bulunduğu merkez birkaç kez değişti. 1516-1831 yılları arasında Şam eyaletine bağlıydı, 1841-1865 yılları arasında Sayda eyaletine bağlandı ve son olarak 1872-1917 döneminde müstakil bir mutasarrıflık olarak yönetildi.

Kudüs'ün ekonomisi sınırlıydı ve tarım arazileri yetersizdi. Ticaret açısından da büyük ticaret yollarının dışındaydı. Şehrin ekonomik sürdürülebilirliğinin temelini, dinî ziyaretçiler ve turistlerin getirdiği gelirler oluşturuyordu. Zaman içinde Kudüs, yahudiler ve diğer dini gruplar için önemli bir dini merkez haline geldi.

Osmanlı döneminde Kudüs'te tekstil, dericilik, sabunculuk ve metal atölyeciliği gibi sanayi dalları gelişti. İthalat ve ihracat da mevcuttu; sabun Mısır'a, tahıl Mısır, Rodos ve Dubrovnik'e ihraç edilirken Mısır'dan pirinç, Şam'dan elbise ve kahve, İstanbul, Irak ve Çin'den bazı tekstil ürünleri ve halı ithal ediliyordu.

Kudüs, Osmanlı döneminde kültürel bir merkez olarak da önemliydi. Medreseler, vakıflar ve kütüphaneler şehirde eğitim ve kültürün canlılığını sürdürüyordu. Ancak 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bu alanlardaki aktiviteler azalmaya başladı.

1917'de İngiliz işgaliyle Kudüs'ün tarihi değişti. İngiltere'nin Balfour Deklarasyonu ile yahudilere yerleşim olanağı tanıması, şehirdeki nüfus dinamiklerini etkiledi. İngiliz yönetiminde Kudüs'ün dini karakteri değişti ve yerli nüfusun büyük bir kısmı yahudiler tarafından değiştirildi.

Sonrasında 1947'de Birleşmiş Milletler'e Kudüs'ün statüsünün uluslararası bir düzenleme alması önerildi, ancak 1948'deki Arap-İsrail savaşı sonucunda Kudüs ikiye bölündü. 1967'de İsrail, Kudüs'ü tamamen ele geçirdi ve Doğu Kudüs'ü işgal etti. Bu tarihten itibaren İsrail, Kudüs'ün Arap-İslâm karakterini değiştirme çabalarına hız verdi.

Kudüs, günümüzde önemli bir turistik merkez olarak kabul edilirken, çeşitli etnik gruplar ve dinî topluluklar arasında çeşitli anlaşmazlıkların yaşandığı karmaşık bir bölge olarak dikkat çekmektedir.

ALTI GÜN SAVAŞINDA NE OLMUŞTU?

1967 Altı Gün Savaşı (Six-Day War), İsrail ile Mısır, Ürdün ve Suriye arasında 5 Haziran 1967'de başlayıp 10 Haziran 1967'de sona eren kısa süreli bir savaştır. Savaşın sonucunda İsrail, Batı Şeria (Ürdün), Gazze Şeridi (Mısır), Doğu Kudüs (Doğu Kudüs'ün nüfusu Arap olduğu için Ürdün'e aitti) ve Golan Tepeleri (Suriye) gibi topraklara el koymuştur.

Savaşın ana nedenleri şunlardır:

Kütahya'da Zafer Kalkınma'dan KSBÜ'ye ziyaret Kütahya'da Zafer Kalkınma'dan KSBÜ'ye ziyaret
  1. Savaşın temel nedenlerinden biri, 1956 Sina Krizi'nin sonucu olarak Mısır'ın Sina Yarımadası'nı yeniden askerî birliklerle doldurmasından kaynaklanıyordu. Bu, Mısır'ın İsrail'in varlığını inkâr eden bir retorik benimsemesine yol açtı ve İsrail'i tehdit eden bir durum yarattı.
  2. Mısır'ın Süveyş Kanalı'nı İsrail gemilerine kapatması ve İsrail'in uluslararası sularda kendi bayrağı altında serbestçe seyretmesini engellemesi de gerilimi artıran bir faktördü.
  3. Mısır, Suriye ve Ürdün'ün bir ittifak oluşturarak İsrail'e karşı hareket etmeyi planladığına dair haberler İsrail'i endişelendirdi.
  4. 1967'de Sovyetler Birliği'nin Mısır'a büyük miktarlarda askerî yardım sağladığı ve Arap ülkelerini İsrail'e karşı cesaretlendirdiği de bilinmektedir.

Savaşın sonucunda İsrail, Batı Şeria'yı ele geçirdi ve Doğu Kudüs'ü işgal etti. Bu, Kudüs'ün tarihi olarak önemli bir dönüm noktasıdır, çünkü İsrail, Kudüs'ün Doğu Kısmı dahil olmak üzere şehrin tamamını kontrol altına aldığını ilan etti. Gazze Şeridi Mısır tarafından, Golan Tepeleri Suriye tarafından işgal edildi.

Bu savaş, Orta Doğu'da siyasi, askeri ve toprak değişikliklerinin yanı sıra, uzun vadeli etkiler de yarattı. Altı Gün Savaşı sonucunda ele geçirilen topraklar, İsrail'in Filistinlilerin hakları üzerindeki kontrolünü derinleştirdi ve İsrail'in uluslararası ilişkilerinde önemli değişikliklere yol açtı. İsrail, topraklardan tamamen çekilmedi ve bu nedenle savaş sonrası süregelen anlaşmazlık ve çatışmaları hâlâ etkileyen bir faktör olarak görülmektedir.

Muhabir: Eray Özden Akça