Kültür ve Turizm Bakanlığı ney yapım sanatçısı olan 63 yaşındaki neyzen Osman Kenarda, müzik hayatına 6 yaşındayken mandolin ile başladı.
Ortaokulda müzik öğretmeni İsmail Özkayacan'dan bağlama dersleri alan Kenarda, 1990 yılında ney ile tanıştı.
Ney üflemeyi neyzen Ahmet Aktuğ'dan öğrenen Kenarda, Hamdi Delil ve Niyazi Sayın ustalardan ney yapımına ilişkin bilgiler aldı.
Neyzenliğin yanında, 2002 yılından beri Hatay'ın Samandağ ilçesinden getirdiği kamışları karanlık depolarda 3 yıl kuruttuktan sonra ilahi aşkın sesine dönüştüren Kenarda'nın imal ettiği neyler, yurt içi ve yurt dışından talep görüyor.
Kenarda’nın bu emek dolu süreci, Türk müziğinin en özel enstrümanlarından biri olan neyin, yıllar süren titiz bir çalışmanın ürünü olduğunu gösteriyor. Ney yapımının inceliklerini ustalarından öğrenen Kenarda, el işçiliği ve sabırla kamışları neye dönüştürerek geleneksel sanatın yaşatılmasına katkı sağlıyor. Bu eşsiz neyler, ilahi aşkın sesini dünyaya duyuruyor.
Osman Kenarda, ney yapmak için aynı zamanda iyi bir neyzen olmak gerektiğini söyledi.
Neyin perdesiz bir saz olduğunu belirten Kenarda, "Çapına ve uzunluğuna göre akordu değiştiği için muamma bir sazdır. Aslında çok basit bir görünür ama 6 ve 7 perdeyi açıp altından çıkacak seslerin frekanslarını ayarlamak oldukça zor bir şey. Çok çalışarak iyi bir ney açtığıma inanıyorum. Yaptığım işten gelir elde etmekten ziyade müziği, neyi çok sevdiğim için onları çok özenli bir şekilde açmaya devam ediyorum. Aceleye gelecek bir iş değil zaten." ifadesini kullandı.En iyi ney kamışlarının Hatay Samandağ'ında olduğunu, bunları o bölgeye giderek Kültür ve Turizm Bakanlığı ney yapım sanatçısı oğluyla birlikte topladığını belirten Kenarda, şunları kaydetti:
Oğlum da Eskişehir'de neyle uğraşıyor. Atölyesini açtı, öğrencileri var. Onunla birlikte Hatay'a gidiyoruz. Orada ocak ayının soğuğunda bir hafta, 10 gün kalıyoruz. Çünkü kamışların içindeki suyun tamamen çekilmesi gerekiyor. Çekilmediği zaman kuruduğu zaman çatlama yapabiliyor. Kışın zor şartlarda kesmemiz gerekiyor. Bu sanatı en iyi şekilde yapmamız için gerekli olan şey bu. Kestikten sonra güneş görmeyen depolarımız var, orada 3 yıl kurutup, yapraklarını temizleyip ölçülendiriyoruz.
"Uhrevi, herkesi etkileyen bir tınısı var"
Birçok müzik aletini çaldığını ama neyin farklı bir sedasının olduğunu vurgulayan Kenarda, "Yani uhrevi, herkesi etkileyen bir tınısı var. Tabii ben de müzikle uğraştığım için zaten en başından beri beni etkileyen bir sesti bu. Devamında da hep iyi bir neyzen olmak ve hem de üflediğim neyleri kendim yapmak gibi bir özenti oldu." dedi.Kenarda, otantik bir çalgı olan neyi yaparken gümüş süslemeler kullandığını ve ortaya güzel sonuçların çıktığını anlattı.
Yaptığı neylerin ülke içinde ve yurt dışında birçok neyzen tarafından kullanıldığını ifade eden Kenarda, şöyle konuştu:
Aslında dünyaya çok fazla ney sattım. Hepsini, her seferinde kendime yaptım. Yani hiç kimseye aslında ney satmak için yapmadım. Çünkü çalışmanın, araştırmanın sonu yok. Geniş bir konu. O yüzden bu şekilde devam edeceğiz, Allah ömür verdiği sürece. Her şey para değil. Sanat, insanlara güzel şeyler sunmak için yapılır. Sanat Hazreti Allah'ı aramak ve bulmaktır. Burada ticaret düşünülmemeli, bu işi severek yapıyoruz. Elimizdeki neyler, hem amatör hem profesyonel neyzenler tarafından öne çıkmış vaziyette. Ülkemizde neyzen hocalarımız talebelerine neylerimizi tavsiye ettiği zaman bizimle iletişime geçiyorlar. Sitemiz, sosyal medya hesaplarımız var, orada yaptığımız ürünler görülüyor, isteyen oradan iletişime geçebiliyor.