Sık ve nadir görülen diyabet semptomlarına dikkat
Klasik diyabet semptomları; çok idrara çıkma, çok su içme, aşırı yemek yeme veya iştahsızlık, halsizlik, çabuk yorulma, ağız kuruluğu, gece idrara çıkma şeklinde görülmektedir. Doğal olarak bir semptomun birden fazla nedeni olabileceği de akılda tutulmalıdır. Bu semptomların diyabete bağlı olup olmadığı sağlık kurumlarınca araştırılmalıdır. Eğer şikayetler ilerlerse karın ağrısı, kramplar, nefes darlığı, bilinç bulanıklığı gibi diyabetik ketoasidoz (halk arasında şeker koması) semptomları ortaya çıkabilmektedir. Daha az görülen diyabet semptomları ise; bulanık görme, açıklanamayan kilo kaybı, inatçı enfeksiyonlar, tekrarlayan mantar enfeksiyonları ve açıklanamayan kaşıntılardır.
Diyabet tarama yaşı 35’e çekildi
Diyabet konusunda ciddi bulgular göstermeyen, plazma glukoz düzeyleri normalden yüksek olan fakat diyabet tanı kriterlerini karşılamayan hastalara prediyabet tanısı konulmaktadır. Erken fark edildiğinde tedavisi mümkün olan bu hastalık, tanısı konmakta gecikildiğinde ise diyabet hastalığı kaçınılmaz olmaktadır. ABD Önleyici Sağlık Hizmetleri Daire Başkanlığı tarafınca Ağustos 2021 yılında yapılan bir araştırma, 2015 yılındaki araştırmaya kıyasla büyük bir değişikliğe imza atmaktadır. Diyabete atfedilen hiçbir semptomu olmayan ancak kilolu veya obezitesi olan yetişkinlerin diyabet öncesi dönem ve Tip 2 diyabet tarama yaşını 40 yaştan 35 yaşa çekmiştir.
Kilolu veya obezitesi olan yetişkinler risk altında
Diyabete yönelik hiçbir semptomu olmayan ancak kilolu veya obezitesi olan yetişkinlerin 40 yaşında tarama yaptırmalarını öneren kılavuza göre; prediyabet tanılı ve tanı almamış diyabeti olan bireylerin yalnızca %50’sinin tanısının konulması önemli bir ayrıntı olarak karşımıza çıkmaktadır. CDC (Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi) Amerikan Ulusal Diyabet İstatistik raporuna göre 2020 yılında, ABD’de yaşayan erişkin yaş grubu popülasyonunda diyabet görülme oranının %13, prediyabet görülme oranının %34,5 olduğunu değerlendirmektedir. Bu durumda diyabet hastalığı öncesi dönemde hastaların tespit edilmeleri büyük önem taşımakta ve etkin bir şekilde diyabet engelleme girişiminde bulunulması gereklilik arz etmektedir.
Ülkemizde erişkinlerin %42’si diyabetik veya prediyabetik
Ülkemizde yapılan TURDEP-II Çalışması verilerine göre, ülkemizdeki erişkin nüfusun %42’si diyabetik ya da prediyabetiktir. Ülkemizde yapılan TEMD-1 çalışması verilerine göre ise, üçüncü basamak sağlık merkezlerinde takip edilen Tip 1 diyabetli hastaların sadece %15’inde, Tip 2 diyabetli hastaların ise sadece %40’ında glisemik kontrol sağlanabilmektedir. Ülkemizde yapılmış olan büyük çaplı tarama çalışmalarında da diyabet ve prediyabetik hastaların yarıya yakının henüz tanı almamış olduğu saptanmıştır. Prediyabet tanılı kişilerin ise kardiyovasküler risk faktörleri açısından mutlaka değerlendirilmelidir.
Diyabetin önlenmesinde ve tedavisinde bireysel değerlendirme önemli
Diyabetin önlenmesinde ve tedavisinde hedefler bireyseldir. En başta hastadan istenecek ilk adım yaşam tarzı düzenlenmesidir. Bu düzenleme ile hasta beslenme tedavisini ve kişiye özel egzersiz planlamasını yapmalıdır. Genel olarak beslenme alışkanlıklarının oluşmasını sağlayarak ve destekleyerek; kan glukoz düzeylerinde, kalp hastalıkları riskini azaltacak lipid profilinde, kan basıncında (KB) ve vücut ağırlığında bireysel hedefleri sağlamak ve korumak hedeflenmektedir. Kişinin beslenmesi; prediyabetli veya diyabetli kişinin bireysel ihtiyaçlarına, gerekli değişiklikleri yapabilme durumuna, değişime istekliliğine göre belirlenmelidir. Bireyin beslenmesinde olduğu gibi tedavide de glisemik hedefler (şeker kontrolü) bireyselleştirilmelidir. Ağızdan tablet ve enjeksiyon şeklinde verilen diyabet ilaçları kişiye özel şekilde hekimin ve hastanın tedavi başarısını en yüksek seviyede tutacak şekilde kullanılmalıdır. Tedavi protokollerinde; kombine verilen, etkinliği yüksek, yeni ilaçlar mevcuttur.
Tip 2 diyabet ve prediyabetin öncelikle oluşmasının engellenmesi, eğer oluştuysa etkin tedavi edilmesi, diyabete bağlı ortaya çıkacak mortalite (ölüm) ve komplikasyonların (hedef organlarda meydana getirdiği tahribat) önüne geçilmesini sağlayacaktır.
Dünya çapında 537 milyon diyabetli bulunuyor
Kandaki şekerin yükselmesiyle buna bağlı komplikasyonların görülme durumudur. Diyabetten korunmak, diyabeti iyi yönetmek ve diyabete bağlı komplikasyonların gelişimini önlemek ve yavaşlatmak için beslenme tedavisi elzemdir. Uluslararası Diyabet Fedarasyonu verilerine göre Dünya çapında 537 milyon diyabetli bulunuyor. Diyabeti kontrol altına almak için bu hastalığı iyi tanımak ve sürdürülebilir halde yönetmek gereklidir. Diyabetliler için bireye özel hazırlanmış diyet programları ve yaşam tarzı değişikliği önerileri diyabet tedavisinin en temelidir.
Diyabette beslenme önerileri:
Yeterli ve dengeli beslenin;
Almanız gereken enerji ve besin ögelerini tamamlayacak nitelikte beslenme programı uygulayın. Öğünlerinizde her besin grubuna ait ürünlere yer verin.
Öğün vakitleri için rutin oluşturun;
Besinlerin içeriği kadar diyabetliler için tükeetme zamanı da önemlidir. Beslenme programınızı kan şekeri dengenize uygun halde 3 ana ve 2-3 ara öğün şeklinde konumlandırarak yönetin. Uzun aralıklarla ve düzensiz halde öğünler yapılması hiper veya hipoglisemiyi tetikleyebilir.
Karbonhidratları tanıyın;
En önemli enerji kaynağıdır mutlaka beslenmenizde bulunmalıdır. Basit-rafine karbonhidratlar yerine kompleks karbonhidratları, posalı ürünleri beslenmenize dahil edin. Rafine un ve şeker içeren ürünlerin tüketimini sınırlayın. Örneğin; beyaz ekmek/un yerine tam buğday ürünleri, pirinç yerine bulgur, meyve suyu yerine meyvenin tamamının yenilmesi daha uygundur.
Meyve porsiyonlarına ve zamanlamasına dikkat edin;
Daha çok gün içinde meyve tüketmeye, meyve porsiyonlamasına ve beraberinde kan şekerinizi dengeli yükseltecek olan gıdalarla birlikte tüketmeye özen gösterin.
Beslenme düzeninizin ve vücut ağırlığı yönetiminizin farkında olun;
Sağlıklı vücut ağırlığını hedefleyin ve koruyun.
Tatlandırıcı ve diyet ürün adıyla bulunan ürünlerin kullanımına dikkat edin;
Tatlandırıcı veya diyet ürünlerinin de fazla kullanımının diyetinizi olumsuz etkileyebileceğini unutmayın.
Diyabette beslenme tedavisinin amacı;
Kan şekeri, kan lipidleri ve kan basıncı düzeylerini referans değerler içerisinde tutarak diyabete bağlı akut ve kronik komplikasyonları önlemek,
Tip-1 diyabetli çocukların büyüme ve gelişmelerine destek olmak,
Diyabet yönetiminde farkındalık kazandırmaktır.
Alkol tüketimine dikkat!
Diyabet yönetiminde beslenme tedavisine ek olarak alkol tüketimi ve fiziksel aktivite de önemsenmelidir. Alkolün kan şekeri seviyelerine etkisi, alınan alkol miktarına ve alkolü yiyeceklerle birlikte özellikle karbonhidratlarla alma ilişkisine bağlıdır. Dolayısıyla düzensiz beslenen diyabetlilerin alkol tüketimi karbonhidrat alma düzeylerine ve kan şekeri seviyelerine bağlı olarak sınırlandırılmalıdır. Bir diğer önemli nokta ise fiziksel aktivite diyabetliler için tedavinin ayrılmaz bir parçasıdır. Düzenli beslenen diyabetlilerin günlük rutinlerine egzersizi konumlandırmak, insülin duyarlılığını artırarak kan şekerinin normal seviyelere gerilemesine katkı sağlayabilir. Ancak yine de egzersiz programından sonra ortaya çıkabilecek komplikasyonlar dikkatlice değerlendirilmelidir.
Diyabetliler için beslenme tedavisi, diyabet yönetimi eğitimleri ve egzersiz planlamaları da tedavilerinin yapı taşlarındandır.