Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

ÇİNİ SANATI “SABIR SINAVI”

Kütahyalı geleneksel el sanatları

Kütahyalı geleneksel el sanatları ustası Mesut Gürbüz çini sanatını “sabır sınavı” olarak nitelendiriyor. Gürbüz: “Çini benim için artık bir yaşam felsefesi oldu. Ustalarımızdan çiniyi ‘ateşte açan çiçekler’ olarak öğrendik” dedi.

Kütahyalı geleneksel el sanatları ustası Mesut Gürbüz, çocukluğunda başladığı çini sanatını yaptığı sıra dışı çalışmalarla sürdürüyor. Eskişehir yolundaki atölyesinde sanatını icra eden 45 yaşındaki Gürbüz, çiniyi resim ve gravürlerle zenginleştirerek vazo, tabak, pano gibi eserler ortaya çıkarıyor.

“10-12 YAŞLARINDA ÇİNİYE BAŞLADIM”

Gürbüz, çocuk yaşlarda resme ve görsel sanatlara ilgi duymaya başladığını söyledi. “Alaylı” olarak yaklaşık 35 yıldan bu yana çini sanatını sürdürdüğünü belirten Gürbüz, şöyle devam etti: “Okul harçlığımı kazanmak için 10-12 yaşlarında çiniye başladım. ‘Çininin tozunu yuttuğunda bırakmazsın’ derler. Benim de öyle oldu. İlkokul yıllarımdan beri çeşitli atölyelerde çalışarak ustaların yanında bu sanatı öğrendim. Çini sanatında klasik çalışmaların yanında her zaman sıra dışı çalışmalara da önem verdim. Çocukluk dönemlerimde bir gazetede gördüğüm Fatih Sultan Mehmet’in Haliç sahnesini 43 santimetrelik bir tabağa resmettim. Yaptığım çalışma çok beğenilerek daha fırınlanmadan satıldı.” Gürbüz, günün büyük bölümünü atölyesinde geçirdiğini, çini sanatının kendisi için bir yaşam tarzına dönüştüğünü dile getirdi.

“BENİM İÇİN ARTIK BİR YAŞAM FELSEFESİ OLDU”

Sanatını “sabır sınavı” olarak nitelendiren Gürbüz, “Çini benim için artık bir yaşam felsefesi oldu. Ustalarımızdan çiniyi ‘ateşte açan çiçekler’ olarak öğrendik. Emek veriyorsunuz, saatlerce, günlerce uğraşıyorsunuz, fırına koyuyorsunuz. Fırından eserin nasıl çıkacağını bilemezsiniz. Kırılıp, yarılmış ve patlamış da olabilir. İlmek ilmek, nokta nokta işlenen bütün emeğiniz boşa gidebilir.” dedi.

“ARAP ÜLKELERİNDEKİ KOLEKSİYONERLERCE İLGİ GÖRÜYOR”

Çininin aynı zamanda insanı dinlendiren bir sanat olduğunu ve çiniye sadece lale, karanfil çizilmesi gerekmediğini vurgulayan Gürbüz: “Ruhunuz neyi istiyorsa onu da çiniye çizebilirsiniz. Çininin çamuru vücudunuzdaki tüm negatifliği alır” ifadesini kullandı. Gürbüz, güzel eserler yapabilmek için moral ve motivasyonun iyi olmasının önemine işaret ederek, ustanın içinde bulunduğu psikolojik durumu eserine olumlu ya da olumsuz yansıtabileceğini bildirdi. Resim ve gravürle çiniyi birleştirip, detayları ince ince işleyerek yaptığı eserlerin yurt içinden ve dışından birçok koleksiyoner tarafından alındığını aktaran Gürbüz:  “Bugüne kadar yaptığım eserler başta ABD olmak üzere İngiltere, Rusya, İtalya gibi ülkelerde koleksiyonerler tarafından alındı. En sıra dışı çalışmalarım ise Arap ülkelerindeki koleksiyonerlerce ilgi görüyor” diye konuştu.

“HER ESER BİR ANTİKA DEĞERİ TAŞIR”

Bugüne kadar çok sayıda kişiye çiniciliği öğrettiğini belirten Gürbüz, ata mirası olarak günümüze kadar gelen bu sanatın gelecek nesillere aktarılması için son nefesine kadar gayret göstereceğini ifade etti. Gürbüz, sözlerini, “Her eser bir antika değeri taşır çünkü benzeri yapılabilir ama birebir aynısının olması mümkün değil. Kendi eserimin dahi aynısını yapabilmem mümkün değil.” diye tamamladı. AA