ZARARLI ALIŞKANLIKLAR VE BAĞIMLILIK
Zararlı alışkanlıklar, insan sağlığını ve fıtrî özelliklerini bozan, ahlâkî değerlerini, ailesi ve birlikte yaşadığı toplumla ilişkilerini sarsan, kendisinden beklenilen görev ve sorumlulukların usulünce yerine getirilmesini engellemeye sebep olan olumsuz tutum ve davranışlardır. Her varlığın bir yaratılış gayesi ve hikmeti vardır. Bunu, canlı varlıklarda daha bariz bir şekilde görmek mümkündür. Bir canlı kendi yapısına uygun olan hizmetleri kolaylıkla yerine getirir. Aksine olanları yapmakta ise, sıkıntı çektiği görülür. Canlıların hayatı, genel olarak içinde bulundukları zamanla sınırlıdır. Ancak insan, dünü, bugünü ve yarını ile yakından ilgili olan basiretli bir varlıktır. Yaratılmışların en şuurlusu olan insan, kendiliğinden oluşmuş, veya bir anda yaratılmış sıradan bir varlık değildir. O, ta başından beri birçok evrelerden geçirilmiş, terbiye edilmiş, süzülüp birbirine katılmış, birçok özellik, güzellik ve niteliklerle donatıp en güzel biçim verilmiş, sonra da dünyaya getirilmiş seçkin ve olgun bir varlıktır. Yüce Allah tarafından verilen insanlık emanetini o üstlenmiş ve çeşitli görevlerden de sorumlu tutulmuştur. İnsanın bu durumu, Kur'an-ı Kerim'de şöyle açıklanmaktadır:
"insanların hangisinin daha güzel amel yaptığını deneyelim diye, şüphesiz biz yeryüzündeki şeyleri ona bir ziynet kıldık",
"O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır." Bunun için Yüce Allah, insana akıl, irade, çeşitli duygu ve yetenekler vermiş, onu işiten, gören, bilen ve ne yaptığını kendi vicdanında basiretiyle fark eden bilinçli bir mükellef kılmıştır. Onun, daha güzel ve ebedî mükâfatlara ermesi için de, bu dünyadaki sınavı başarması şart koşulmuştur, insanın nasıl bir yükümlü olduğu, âyette: "Ben, cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım" şeklinde açıklanmış ve onun, Allah'a ibadetle yükümlü olmak üzere yaratıldığı bildirilmiştir. Bedenle ruhtan oluşan insan, beden bakımından göklerle yerin yanında bir zerrecik bile değilken, ruh bakımından onların kapsayamayacağı kadar yüksek bir mertebeye sahiptir. Bunun için göklerle yer, insanın emrine verilmiş; o, canlı ve cansız varlıkların en üstünde tutulmuştur. Çünkü insan, araştıran, düşünen, gördüğü her şeyle ilgilenen, sadece yaşadığı günle kalmayıp, geçmişi ve geleceğini de sorgulayan, bazı işleri canla başla yaparken, bazılarının yanında görünmekten bile hoşlanmayan bir basiret sahibidir. Buraya niçin gelindiğini, dünya hayatının ne olduğunu, burada neler yapması gerektiğini, ölümden sonra ne olacağını araştırıp düşünen ve kendine göre değerlendiren bir varlıktır. İnsan hayatını anlamlı ve değerli kılan, onun çeşitli görevlerle yükümlü ve sorumlu olmasıdır. Bunun için, görevlerini ihmal ederek sorumsuz bir hayat süren insanlar, kendi değerlerini kaybetmiş olurlar. Hâlbuki insan gibi üstün bir varlık, başıboş, değersiz ve sorumsuz olamaz. Nitekim: “İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder?" ve "Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?"Mealindeki ayetler, bu gerçeği göstermekte ve insanın hesaba çekileceğini bildirmektedir.
Bir başka âyette ise: “Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık. Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik." buyurulmaktadır. O halde insan, akıl, irade, ilim ve iman şuuru ile güzel işler yaparsa, yüksek mertebelere ulaşır; şayet aksi yönde bir yol tutar, zararlı işler peşinde koşarsa, o zaman da şuurlu varlıkların en aşağısına düşmüş olur. Bu zararlı alışkanlıklardan bazıları, kısaca şunlardır:
İçki ve Uyuşturucu
Bilindiği üzere sarhoşluk veren içkiler ve uyuşturucular, insanın vücut, akıl, ruh, aile ve toplum hayatıyla ilgili dengesini bozmakta ve önemli zararlara sebep olmaktadır. İslâm dini ise, bunların içilmesini ve kullanılmasını haram kılmıştır. İnsana sarhoşluk veren ve onu uyuşturan maddelerin, şuuru ve sağlığı bozduğu, aynı zamanda dostlar arasına fitne ve fesadın girmesine, karşılıklı kin ve düşmanlığa sebep olduğu, aileyi ve toplumu huzursuz ettiği, malın ve ömrün boşa harcanmasına zemin hazırladığı inkâr edilemez bir gerçektir. Bu gerçek, Hz. Peygamber (s.a.s.)'imizin, "İçkiden uzak durun, çünkü o, bütün kötülüklerin anasıdır.” hadisiyle, en veciz bir üslupta anlatılmıştır. Kur'an-ı Kerimde ise: “Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz?" buyurularak, sarhoşluk veren her türlü içki ve kumarın kesin olarak haram kılındığı bildirilmiştir.
Bu âyet indiğinde Müslümanlar, ellerinde bulunan içkileri Medine sokaklarına dökmüş, kaplarını kırmış ve bu kesin emre uyarak, o zararlı alışkanlıklarını hemen terk etmekte en küçük bir tereddüt bile göstermemişlerdir. Ayetin mealinde geçen "içki", "hamr" sözcüğünün karşılığıdır. Hamr, aklı örten, onu hapsederek işlemez hale getiren şey demektir. Bu nitelikteki içki ve uyuşturucuların hepsi, haram kapsamına dahildir. Hz. Peygamber, sarhoşluk veren her içki ve uyuşturucuyu yasakladığı" gibi, bir hadislerinde de:
"Sarhoşluk veren her içki haramdır" buyurmuşlardır.
Ayette, içki, tapınmak için dikilen putlar ve fal okları, birlikte zikredilerek bunlarda bir hayrın bulunmadığı, akla ve Kur'an'a göre kendilerinden uzak durulması gereken şeytan işi birer pis oldukları bildirilmiş ve bunun, kurtuluş ümidine sebep olacağı vurgulanmıştır. Bu zararların yanı sıra bunların, bir de insanları ibadetlerinden alıkoydukları özellikle belirtilmiştir. Sarhoş olmuş veya uyuşmuş birisinin, çeşitli günah ve suçları, şuursuzca işleyebileceği gibi, Allah korkusu, din kaygısı, insanlık duygusu, hak ve hukuk anlayışı gibi yüce değerlerin, unutulmuş olacağı da açıktır. İnsanı bu derece bilinçsiz bir hale getiren, tiksindirici pis bir zevk uğruna bu kadar büyük zararları göze almak, gerçekten akıl işi değildir.
1 Ayet
Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz?
Maide / 90 91. Ayet
1 Hadis
.. Allah’a ve ahiret gününe iman eden kişi ,(kendisi içmese bile) içki içilen bir sofraya oturmasın.!
Tırmizı, Edep, 43/2801
1 Fetva
Son yıllarda yapılan birçok araştırma sigaranın insan sağlığı üzerinde pek çok zararlı etkisinin olduğunu bilimsel olarak ortaya koymuş bulunmaktadır. Bazıları ölümcül olmak üzere çok sayıda hastalığın sebeş olması itibariyle sigaranın mübah görülmesi düşünülemez. Bazı alimler; sigaranın “tahrimen/harama yakın mekruh” olduğunu söylemişlerdir. Günümüzde bir çok alim ve fetva meclisi, kişinin kendisini tehlikeye atmama ve öldürmeme, başkalarına zarar vermeme, zararı giderme, sağlığı koruma yönündeki temel ilkeleri esas alarak sigaranın haram olduğu görüşündedir. Dolayısıyla bir müslümanın, pek çok zararı bünyesinde barındıran sigarayı içmesi caiz değildir.




