“BENİ MAVİ BEYAZ OLARAK BİLİRLERDİ”
“Genelde ticari olarak bu sanatı yaparken adım yoktu aynı baba nakkaş gibi adım mavi beyazcıydı.” diyen Dönmez, daha sonra Kültür Bakanlığı'nın açtığı Kültür Bakanlığı Sanatkarlık Unvanı için müracaat ettiğini kaydetti. Müracaatının onaylanmasının ardından UNESCO logo kullanım hakkını da aldığını belirten Dönmez, şöyle devam etti: “Böylece Allah'a şükür bulunduğumuz kültür sanat akademisinde bu sanatı severek yapmaya devam ediyorum. Topraktan geldik ya beden olarak söylüyorum. Biz yine toprakla aşina olduk. Toprakla yaşadık. Bu toprak tabii bizim varoluşumuzla alakalı. Yani çini için söylüyorum. Bu toprak bambaşka bir şey. Gövdesi ayrı yüzü ayrı. Böyle söylersem daha değerli olur.”“EN GÜZEL ESERLERİ NAKKAŞ BABA İLE TANIDIK”
Yüzlerce eser ortaya koyduğunu ifade eden Dönmez, “Şu anki atölyem gibi beş altı oda yapıp satış yapmışımdır yani. Dünya için hiç umurumuzda değildi. Her eserin başlı başına dediğiniz gibi kendisince çok çok güzel. Ama beni bu sanatta gerçekten hayran bırakan eserler var. 16. yüzyılda yaşayıp önümüze kadar her sanatkarın, her bu sanatla uğraşanın bildiği nakkaşların babası namıyla ünlü Baba Nakkaş. Onun eserleri hep beni cezbetti. Yaptığı küçücük kandilden tutun da en büyük eserine kadar en ince ayrıntısında işçilikler hani şiir okuyan en güzel sözü, en güzel sesi tanır ya biz de en güzel deseni Baba Nakkaş sayesinde tanıdık.” diye konuştu.Diğer fotoğraflar için tıklayınız...
Muhabir: Yaşar Sarı