Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

İslam’ın gençlere verdiği değer

Hazırlayan: Fatma Zehra IŞIK

Hazırlayan: Fatma Zehra IŞIK

Bebeklik ve çocukluğun ardından gelen gençlik dönemi yetişkinliğe kadar geçen
dönemdir. Sözlükte yaşı ilerlememiş olan, ihtiyar karşıtı, çocukluktan çıkmış yetişkin kimseye
(TDK, 2023) genç denilmektedir. Gençlik bireyin çeşitli fizyolojik, psikolojik, sosyolojik ve
manevi değişimler yaşadığı bir dönemdir.

İslam’ın gençlere verdiği değer

Bu dönem aynı zamanda bireyin kişiliğini inşa ettiği, gelecek planlaması yaptığı ve toplumsal planlamalara katıldığı dönemdir.

Genel olarak 12 – 24yaş arası gençlik dönemini temsil etmektedir. Bu dönemin maddi ve manevi kazanımları, bireyin yetişkinlik döneminin temel belirleyicidir. Bu nedenle bedensel ve ruhsal gelişimin bu dönmede önemsenmesi gerekmektedir. Özellikle manevi gelişimin olumlu yönde gelişebilmesi için dini ve ahlaki değerlerin kazanılması büyük önem taşımaktadır. Gençlik dönemine bu açıdan baktığımızda karşımıza iki önemli kaynak çıkmaktadır:

Kur’an ve Sünnet.

Resûlullah, gençlere bir iş verdiği zaman, tecrübesizlikten kaynaklanan ürkekliği yok
etmek üzere muhatabına güven verir ve onu cesaretlendirirdi. Hz. Ali genç yaşta Yemen”e kadı
olarak görevlendirildiği zaman, genç ve tecrübesiz oluşunu gerekçe göstererek ilk başta
çekingen davranmıştı. Bunun üzerine Allah Resûlü, mübarek elini onun göğsüne vurmuş
ve “Allah”ım, bunun kalbine hidayet ver ve diline sebat ver!” buyurarak duasıyla onu
cesaretlendirmiş ve ona bir davada nasıl hüküm vermesi gerektiğini anlatmıştı.

Hz. Ali,
“Bundan sonra iki kişi arasında hüküm verme konusunda hiç tereddüt etmedim.” demişti.

1 Resûlullah, sadece gençlerin özgüven eksikliklerini gidermekle kalmamış, aynı
zamanda çevrenin gençlere karşı güvensizliğini de ortadan kaldırmaya çalışmıştı. Vaktiyle,
azatlı kölesi Zeyd b. Hârise”yi genç yaşta olmasına rağmen aralarında ileri yaşta sahâbîlerin de
olduğu bir gruba komutan tayin etmişti. Ama ashâbdan bazıları, onun komutanlığı hakkında
tereddüt göstermişlerdi. Sonraları Peygamber Efendimiz, dadısı Ümmü Eymen ile Zeyd”in
evliliğinden dünyaya gelen Üsâme”yi Rumlar üzerine gönderilecek bir orduya komutan tayin
etmiş ve yine tereddütler baş göstermişti. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem, “Siz şimdi Üsâme”nin
kumandanlığı hakkında ileri geri konuşuyorsunuz. Bundan önce babasının kumandanlığı
hakkında da konuşmuştunuz. Allah”a yemin ederim ki Zeyd bu göreve nasıl lâyık ve insanların
bana en sevimlilerinden idiyse hiç şüphesiz Üsâme de babasından sonra bana insanların en
sevimlilerindendir.” 2 buyurarak hem itirazları susturmuş hem de genç Üsâme”yi
cesaretlendirmişti.

Asr-ı Saadetten Peygamberimizin, gençliğin özelliklerini dikkate aldığını ve değer
verdiğini görmekteyiz. Çünkü O , gençleri, tebliğ ve irşat faaliyetleri dahil, devlet teşkilatının
en üst kademelerine kadar hemen her alanda görevlendirmiştir. Gençler ise, Allah Resulü ’nün
hiçbir zaman mahcup etmemişler, O‟nun güvenini boşa çıkarmamışlar ve kendilerine verilen
çok ciddi dini ve idari görevleri, hakkıyla yerine getirmişlerdir. Bu görevler arasında valilik,
sekreterlik, hâkimlik, komutanlık, sancaktarlık, istihbaratçılık, güvenlik görevliliği,
maliyecilik, öğretmenlik gibi çok önemli devlet görevleri bulunmaktadır. En üstün ahlaka sahip
olarak yaratılan Hz. Peygamber şüphesiz herkesle ilgilenmiş ve herkese değer vermiştir.
Bununla birlikte Onun gençlere özel bir önem verdiği görülmektedir. Zira gençlerin sahip
olduğu enerji ve dinamizm, bir hareketi yükseklere götürebilecek ölçüdedir.
1 İbn Mâce, Ahkâm, 1
2 Buhârî, Meğâzî, 88

Peygamberimiz (a.s.)’ın hadisi şerif-i konunun anlaşılması açısından önem arzetmektedir:

“Delikanlı! Sana bazı sözler öğreteceğim:Allah’ın hakkını koru ki Allah da seni korusun.
Allah’ın hakkını gözet ki O’nu hep yanında bulasın. Bir şey istediğinde Allah’tan iste. Yardım dilediğinde Allah’tan yardım dile. Şunu bilmelisin ki, bütün toplum (varlık âlemi) bir konuda senin yararına bir şey yapmak için bir araya gelse, ancak Allah yazmışsa sana destek verebilirler. Yine bütün toplum sana zarar vermek için bir araya gelse, ancak Allah yazmışsa sana zarar verebilirler. Zira kalemler kaldırılmış, sayfalar kurumuştur.” (Tirmizi, Sıfatu’lKiyame, 59)