Din samimiyettir istismar ihanettir. Sözlükte “arınmak, saflaşmak, kurtulmak” manalarına gelen samimiyet (ihlas); İslâmî literatürde şirk ve riyadan, bâtıl inançlardan, kötü duygulardan, çıkar hesaplarından ve genel mânada gösteriş arzusundan kalbi temizlemeyi, her türlü hayırlı faaliyete iyi niyetle yönelmeyi ve her durumda yalnızca Allah’ın rızâsını gözetmeyi ifade eder [1].
Kur’an da “dini Allaha halis kılarak ibadet edilmesi” ısrarla durulmuş ve emredilmiştir.İhlas sahibi Müslümanların nitelikleri Kur’an’da şu şekilde belirtilmiştir.
- İman etmesi,
- Her türlü şirkten arınıp tevhid üzere olması,
- Salih ameller işlemesi,
- İkiyüzlülüğü (nifakı), ibadetlerini insanlara göstermeyi (riyayı) ve duyurmayı (süm’ayı) terk etmesi,
- Niyetinde dolayısıyla iman, ibadet, söz, fiil ve davranışlarında dosdoğru olması,
- Niyetini, Allah ve Peygamberin istediği gibi en iyi bir şekilde yapması, muhsin ve muttaki olması gerekir.
Güven ve huzurun temeli olan samimiyet olmadığında birey ve toplum açısından bir takım tehlikeli durumlar ortaya çıkabilir. Bu samimiyetsiz durum dini alanla ilgili olduğunda özden uzaklaşma ve dini duygu ve yaşayışın istismarına sebep olabilmektedir.
Dinimiz İslam’ın özü samimiyettir. Samimiyet, içimizle dışımızın, özümüzle sözümüzün bir olmasıdır. Bütün söz ve davranışlarımızda Allah’ın rızasını gözetmektir. Samimiyet, imanımızı ve ibadetlerimizi her türlü riya ve gösterişten korumaktır.
İmanı kemale erdiren samimiyettir.
Yapıp ettiklerimizi ahiret sermayesine dönüştüren samimiyettir. İyiliği anlamlı kılan samimiyettir. Bilgiye değer katan samimiyettir. Allah Resûlü (s.a.s)’in اَلدِّينُاَلنَّصِيحَةُ “Din, samimiyettir.”[2]hadisini şiar edinenler, istikamet üzere bir ömür yaşamaya gayret ederler. Ahde vefa gösterirler. Doğru sözlü ve dürüst olurlar; kimseyi aldatmazlar. Adaletten, hak ve hakikatten asla ayrılmazlar. Kul ve kamu hakkına riayet ederler.
Rabbimizin rızasından uzaklaştıran kötülüklerden birisi de istismardır. İstismar, insanların inançlarını, duygularını ve zaaflarını kişisel çıkarlara alet etmektir. Dinimizin yüce değerleriyle insanları aldatmaktır. Maddi ve manevi imkânları sömürerek güç elde etmektir. Hâsılı istismar, Allah’a, Kur’an’a, Peygamber’e, insana ve topluma ihanettir.
İstismarcı insanların amacı, asla Allah rızası değildir. Onlar, İslam’ı şahıslar üzerine bina ederler. Hak ve hakikatin yegâne temsilcilerinin kendileri olduğunu iddia ederler. Kur’an’ın ifadesi ile “Onlara, ‘Yeryüzünde fesat çıkarmayın’ denildiğinde, ‘Biz ancak ıslah edicileriz’ derler. Hâlbuki onlar bozguncuların ta kendileridir. Lâkin anlamazlar.”[3]Evet, ayet-i kerimelerde de işaret edildiği gibi bu tür kişiler, suret-i haktan görünerek toplumu ifsat ederler. Milli ve manevi değerler üzerinden güç devşirirler. İnsanların iyi niyetlerini suistimal ederler, geleceklerini çalarlar.
Bundan tam sekiz yıl önce 15 Temmuz gecesinde, milletimizin birliği ve devletimizin bekası FETÖ tarafından hedef alındı. Ancak o gece, Rabbimizin yardımı yine bizimleydi. Millet ve devlet el ele vererek, bozguncuların karşısında dimdik durduk. Destansı bir direnişle dâhili ve hârici hainlerin emellerini boşa çıkardık. وَمَكَرُواوَمَكَرَاللّٰهُۜوَاللّٰهُخَيْرُالْمَاكِر۪ينَ۟ “Onlar tuzak kurdular. Allah da onların tuzaklarını bozdu. Allah, tuzak bozanların en hayırlısıdır.”[4] Nice kardeşimiz bu direnişte şehadete yürüdü. Nice kardeşimiz de gazilik nişanesini bir şeref madalyası olarak bedeninde taşımaktadır.
İstismarcı kişi ve yapıların tuzaklarına bir daha düşmemek için, dinimizi sahih kaynaklardan, ehil ve güvenilir kişilerden öğrenelim. Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’i ve Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in sünnetini doğru anlayıp hayatımıza aktaralım. Ailemizde, insani ilişkilerimizde, ticaretimizde, işimizde, hâsılı hayatımızın her alanında güveni ve samimiyeti esas alalım. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı ihmal etmeyelim. Onları ailesine, çevresine, vatanına, milletine ve insanlığa faydalı kişiler olarak yetiştirelim. Ülkemizi ve aziz milletimizi fitne ve fesada sürüklemek isteyenlere karşı her daim yekvücut, tek yürek olalım.
ü
BİR AYET:“O, ‘Hay’dır, diridir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O halde sadece Allah’a itaat ederek samimiyetle O’na ibadet edin. Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.”[5]
BİR HADİS-İ ŞERİF:“Allah, ancak samimiyetle ve kendi rızası için yapılan amelleri kabul eder.”[[6] [1](Râgıb el-İsfahânî, Müfredât, “ḫlṣ” md.; Lisânü’l-ʿArab, “ḫlṣ” md.; Gazzâlî, IV, 379-380)[2]Müslim, Îmân, 95.
[3]Bakara, 2/11, 12.
[4]Âl-i İmrân, 3/54
[5]Mü’min, 40/65
[6]Nesâî, Cihâd, 24.