Türkiye’nin başkenti Ankara, Milli Mücadele yıllarında direnişin merkezi olarak öne çıktı. Anadolu’nun düşman işgalinden kurtuluşunun ardından, 13 Ekim 1923’te Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından alınan karar ile genç Cumhuriyet’in başkenti ilan edildi. Bu karar, hem stratejik hem de hukuki açıdan yeni devletin yönetim merkezi için kritik bir adım oldu.
Birinci Dünya Savaşı sonrası Osmanlı topraklarının işgali üzerine Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak Milli Mücadele’yi başlattı. İstanbul’daki Osmanlı Mebusan Meclisi’nin 16 Mart 1920’de dağıtılması, ulusal iradeyi temsil edecek yeni bir Meclis’in Anadolu’da toplanmasını zorunlu kıldı.
ANKARA, MİLLİ MÜCADELE’NİN KARARGAHI OLDU
Kurtuluş Savaşı boyunca Ankara, stratejik konumu ve güvenliği nedeniyle askeri ve siyasi kararların merkezi haline geldi. Sakarya ve Dumlupınar zaferleri, düzenli orduların kurulması ve lojistik avantajlar, başkentin önemini pekiştirdi. 30 Ağustos 1922’deki Büyük Taarruz zaferi sonrasında Ankara, direnişin ve devlet yönetiminin sembolü oldu.
Başkent kararıyla ilgili görüşmelerde, Ankara’nın coğrafi konumu, savunma kolaylığı ve demir yolu bağlantıları belirleyici oldu. 13 Ekim 1923’te Meclis Genel Kurulu, Ankara’nın Türkiye devletinin başkenti olmasını oy çokluğuyla kabul etti. Böylece fiilen yürütülen yönetim faaliyetleri hukuki zemine kavuştu.

PLANLI BİR BAŞKENT İNŞA EDİLDİ
Başkent ilanının ardından kapsamlı bir imar süreci başlatıldı. Hermann Jansen Planı ile Yenişehir, Kızılay, Cebeci ve Çankaya gibi semtler düzenli bir kent dokusu içinde şekillendi. Devlet daireleri, Meclis binaları, elçilikler ve üniversiteler, modern başkentin temel taşlarını oluşturdu.
Nüfus, 1927 Genel Nüfus Sayımı’na göre yaklaşık 404 bin olarak kaydedildi ve planlı büyüme ile hızla arttı. İstanbul-Ankara demir yolu hattı, yeni başkentin ulaşım altyapısını güçlendirdi ve Cumhuriyet dönemi boyunca demir yolları millileştirilerek TCDD’ye devredildi.
ANKARA, CUMHURİYET’İN DÜNYAYA AÇILAN YÜZÜ
Başkent ilanı uluslararası alanda da yankı buldu. İngiltere, Fransa ve İtalya temkinli yaklaşırken, Afganistan, Sovyetler Birliği, Polonya ve Yunanistan elçiliklerini Ankara’ya taşıyan ilk ülkeler oldu. Hükumet, diplomatik temsilciliklerin Ankara’ya taşınmasını teşvik etmek amacıyla arsa tahsisi ve kolaylıklar sağladı.
Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’ta Ankara’nın başkent oluşunun önemini vurgulayarak, “Devletin başkentini bir an önce saptamak, iç ve dış kararsızlıklara son vermek çok gerekli idi.” ifadelerini kullandı.
102 yıldır Cumhuriyet’in kalbi olan Ankara, hem devlet yönetiminin hem de ulusal hafızanın merkezi olarak önemini koruyor.






