Seramik sanatçısı Ahmet Nejat Birdevrim, kendine özgü turkuaz rengini keşfetme yolculuğunun 46 yıllık sanatsal kariyerinde derin bir yere sahip olduğunu belirtiyor. 1993 yılında hacca gidişinin ardından eserlerinde bu rengi Allah kelamlarında ve ayet-i kerimelerde kullanmaya başlayan sanatçı, turkuazın enginliği, derinliği ve sonsuzluğu simgeleyen bir renk olduğunu ifade ediyor. Sanatçının dört yıllık bir çalışma sürecinin ardından 3.500 deney yaparak elde ettiği bu özel turkuaz, sergide öne çıkan eserlerin merkezinde yer alıyor.
Birdevrim, “Yolculuk” sergisiyle ilgili olarak turkuaz rengini seçme nedenini, “Bu rengi, yüce Yaradan’ın isminde kullanmak benim için içsel bir tatmin sağladı. Turkuaz, derin bir manevi anlam taşıyor ve onu sanatımda kullanarak izleyicilere de bu hissiyatı aktarmak istiyorum.” sözleriyle anlatıyor. Sanatçının bu rengi kullanımı, sanat ve inancın buluşma noktasında, ziyaretçilere hem duygusal hem de estetik bir deneyim sunuyor.
OSMANLI VE SELÇUKLU MODERN SANATLA HARMANLANIYOR
Ahmet Nejat Birdevrim, eserlerinde Osmanlı ve Selçuklu sanatının estetik öğelerini modern çizgilerle birleştirerek, izleyicilere geleneksel ile moderni bir araya getiren bir sanat deneyimi yaşatmayı hedefliyor. 1978 yılında seramiğe ilk adımını atan sanatçı, seramiğin teknik ve sanatsal yanlarını keşfederken, geleneksel Türk çini sanatına özgü teknikleri de geliştirmiş. 1978-1979 yıllarında akademideki çalışmaları sırasında seramiğin teknik detayları üzerine yoğunlaşarak ak çini tekniğini öğrendiğini anlatan Birdevrim, “Rahmetli hocam Prof. Dr. Ateş Arcasoy’un yönlendirmesiyle ak çini çalıştım ve yüksek lisansımı da seramik fırın teknikleri üzerine yaptım. O dönemde kendi fırınlarımı da kendim yaptım. Kullandığım bu fırınlar sayesinde ak çinilerimi dilediğim gibi pişirebildim.” diyerek bu teknik yolculuğunu paylaşıyor.
TURKUAZ RENGİ GİZEMLİ BİR SIR
Birdevrim, 28 yıl boyunca İstanbul Üniversitesi’nde eğitmenlik yapmış bir sanatçı olarak, öğrencilere turkuaz renginin formülünü vermeyi reddettiğini ifade ediyor. “Turkuaz benim imzamdır, bu sır da beni gizemli kılıyor. Sanatçının bir imzası olması onu özgün yapar. Öğrencilerime, kendilerine ait sırlar oluşturmalarını önerdim. Her sanatçının bir imzası olmalı” diyor. Bu gizemli yaklaşımıyla sanatçının eserleri izleyicilerde merak uyandırırken, sanatçı bireysel yaratıcılığın değerini de vurguluyor.
Sergideki en küçük eserin tamamlanması 3 ay sürerken, en büyük eserler ise 6-7 ay gibi uzun bir süre içinde tamamlanmış. “Bu sergi, 46 yılın sanat birikimini ifade ediyor,” diyen Birdevrim, eserlerin hem teknik hem de duygusal zenginliğini gözler önüne seriyor. Sanatseverler, Nusret Çolpan Sanat Galerisi’ndeki “Dört Element Bir Gönül: Yolculuk” sergisini gezerek Ahmet Nejat Birdevrim’in seramik sanatındaki ince detayları ve derin duygularını keşfetme fırsatı buluyor.