mRNA temelli aşı ve tedavi yöntemlerinde devrim niteliğinde bir gelişme yaşandı. Pennsylvania Üniversitesi'nde yapılan yeni araştırma, mevcut mRNA aşılarında kullanılan lipid nanoparçacıkların (LNP) yapısında yapılan değişikliklerle bağışıklık sistemini çok daha güçlü harekete geçiren ve yan etkileri azaltan bir formül ortaya koydu. Bu yeni lipid yapısı “C-a16” adıyla literatüre girdi.
C-a16 lipidleri, yapısına eklenen fenol grubu sayesinde vücuttaki inflamatuar (iltihaplanma) yanıtları azaltırken, oksidatif stresi de önlemeyi başarıyor. Bu durum, hem aşının güvenliğini artırıyor hem de vücudun ürettiği bağışıklık yanıtının kalitesini yükseltiyor. Araştırmacılar, yeni formülün daha önceki LNP'lere kıyasla iki ila üç kat daha etkili olduğunu ifade ediyor.

Araştırmada C-a16 lipidleri, COVID-19’a karşı geliştirilen mRNA aşılarında test edildi. Hayvan deneylerinde bu yeni lipidlerle hazırlanan aşılar, klasik formülasyonlarla karşılaştırıldığında beş kata kadar daha güçlü bir antikor yanıtı oluşturdu. Aynı zamanda, aşı sonrası gözlenen ateş, halsizlik gibi klasik yan etkilerde de önemli azalma kaydedildi.
Araştırmacılar bu lipidleri sadece COVID-19 ile sınırlı tutmadı. CRISPR tabanlı gen tedavileri ve kanser immünoterapileri dahil olmak üzere farklı mRNA tabanlı uygulamalarda da testler gerçekleştirildi. Özellikle kanser tedavisinde C-a16 ile desteklenen mRNA bazlı aşılar, T hücrelerinin aktivitesini artırarak tümör küçülmesini hızlandırdı. Bu gelişme, mRNA teknolojisinin kanserle mücadelede daha yaygın kullanılması yolunda önemli bir adım olarak görülüyor.

C-a16 lipidlerinin kimyasal sentezi ise basit bir Mannich tepkimesiyle gerçekleştirildi. Bu da teknolojinin hızlı ve ucuz üretim süreçlerine uygun hale gelmesini sağlıyor. Araştırmacılar, bu sayede endüstriyel ölçekte üretimin önünün açıldığını, sadece aşılar değil, gen tedavileri ve nadir hastalıkların tedavisinde de devrimsel etkiler yaratabileceğini belirtiyor.
Uzmanlara göre, geliştirilen bu yeni nesil LNP'ler, mRNA teknolojisinin halk sağlığına daha geniş ölçekli entegrasyonunu mümkün kılabilir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde aşıya erişimi artırmak ve yan etkileri minimize ederek halkın güvenini kazanmak adına bu yeniliklerin büyük önem taşıdığı vurgulanıyor.





