Çocukluk çağında görülen lösemi ve Akdeniz anemisi gibi ciddi hastalıkların tedavisinde kemik iliği nakli, hayati bir yöntem olarak öne çıkıyor. Uzmanlara göre, bu yöntem özellikle hastalığın tekrarlama riski taşıdığı durumlarda çocuklar için tek umut kapısı olabiliyor.
Son yıllarda lösemi tedavisinde önemli ilerlemeler sağlandı. Standart risk grubundaki çocuklarda tedavi başarısı %95’e kadar ulaşabiliyor. Ancak bazı vakalarda, hastalığın yeniden ortaya çıkma ihtimali nedeniyle kemik iliği nakli kaçınılmaz hale geliyor.
Uygun verici bulmak ise en zorlu süreçlerden biri. Bu durumda öncelikli olarak aile içi ya da akraba dışı uygunluk aranıyor. Ancak eşleşme sağlanamayan durumlarda, yarı uyumlu vericiler yani anne ya da baba gibi bireylerden yapılan nakiller de devreye giriyor. Günümüzde bu yöntem, başarı oranı açısından diğer nakil türleriyle benzer düzeye ulaşmış durumda.
Uzmanlar, gönüllü kök hücre bağışı sistemine dikkat çekiyor. Türkiye'de kullanılan sistem aracılığıyla potansiyel vericilere ulaşmak mümkün. Ancak bazı durumlarda vericiler sürecin son aşamasında bağıştan vazgeçebiliyor. Uzmanlar bu noktada “O çocuğun tek şansı siz olabilirsiniz” uyarısıyla gönüllülere çağrı yapıyor.
Kök hücre toplama işlemi iki farklı yöntemle gerçekleştiriliyor: Ameliyathane ortamında kemik iliğinden ya da özel cihazlarla damardan alınan periferik kandan. Her iki yöntem de bağışçının sağlığını riske atmıyor ve vücut, bağışlanan kök hücreleri 3-4 hafta içinde yeniden üretebiliyor.
Türkiye’de eşleşme sağlanamayan durumlarda, dünya genelindeki uluslararası verici bankaları da taramaya dahil edilebiliyor. Ancak bu süreç daha uzun sürebileceği için acil durumlarda yarı uyumlu nakil yöntemi ön plana çıkıyor.
Kemik iliği nakli, yalnızca tıbbi değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluk gerektiren bir süreç. Uzmanlar, toplumun bilinçlenmesi ve gönüllü bağışçı sayısının artmasıyla birlikte daha fazla çocuğun yaşama tutunabileceğine dikkat çekiyor.




