Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Köy okullarının açılması köylerde veteriner hekim ve ziraat mühendisi istihdamı siyasetçilerin vaatleri arasında

Önümüzdeki genel seçimlere az bir süre kaldı. Siyasetçiler yurdu karış karış dolaşıyor. Bu arada vaatler de veriliyor. En hoşuma gidenlerden birisi de öğretmen olmam, üstelik uzun yıllar köylerde hizmet vermem hasebiyle köylerimizde yeniden ilkokulların açılacağı, her köyümüze bir ziraat mühendisi ve bir veteriner hekim atanacağı vaadi. Bakın bir öğretmen olarak kesinlikle taşımalı öğretime karşı çıkanlardan birisiyim. Bunun sakıncalarını artık yavaş yavaş öğreniyoruz. Onlarca çocuğumuz taşımalı sistem yüzünden öldü ve yaralandı. Bir öğretmen olarak bir öğrencinin benim gözümde değeri ölçülemez. Şair nasıl şiirinde “Bu sıtanbul ki bir misl-ü behadır/ Bir sengine yekpare Acem Mülkü fedadır” demiş ve İstanbul’u yerlere konduramamış ya, ben de öğrencilerimi dünyaya değişmem. Çünkü 32 yıllık öğretmenlik yaşamım boyunca öğrencilerimin babası, yerinde annesi, yerinde doktoru olmuş biriyim.

Yine, her köyümüze yeniden bir ilkokul açılacağı vaadi beni bir öğretmen olarak en çok ilgilendiren husus olmuştur. Her köyümüzde yeniden bir okul açılacağı vaadi gerçekten değerli bir vaattir. Ajandamı karıştırdım; Halen milli sınırlarımız içinde 2022 sonu itibariyle TÜİK verilerine göre, 18 bin 211 köyümüz olduğunu görüyoruz. Siyasilerin vaatleri gerçekleşirse bu 18 bin 211 yeni köy okulu ilkokul öğretmenine veya öğretmenlerine, 18 bin 211 Ziraat mühendisine, 18 bin 211 veteriner hekime kavuşacaktır. Bunun İstihdam açısından da büyük bir önemi vardır. Bir köyde bir ziraat mühendisinin ikamet ettiğini düşünün; en azından bu görevlinin bir lojmanı olacaktır. Köyde kaldığı için de zaman zaman eğitim ve öğretime katkısı söz konusudur. Bizim köylü kardeşlerimiz Ata’dan gördüklerini işlerler. Killi, kireçli, kumlu topraklara aynı fidanı dikerler. Ama bu fidanların büyük bölümü dikildiğinle kalır. Cılız olurlar. Meyve de vermezler. Bir ziraat mühendisi en azından bir yerleşim biriminde yapılan tahliller sonucu hangi kesime hangi meyve fidanının dikileceği, hangi kesimlere hangi sebzelerin ekilmesi gerektiği hususunda bir yönlendirme yapar. Bitki hastalıklarının teşhisinde yardımcı olur. Bu bitki hastalıklarının giderilmesinde elini taşın altına koyar. Köylü yurttaşları bilgilendirir.

Bir köyde bir veteriner hekimin kaldığını düşünün. Bu görevlinin de en azından bir lojmanı, hatta bunun yanı sıra küçük bir ekte bir laboratuvarı, bir operasyon odası olacaktır. Hayvan hastalıkları muhteliftir. Büyükbaşların, küçükbaşların, kanatlıların ve diğerlerinin zaman zaman hasta oldukları bilinir. İşte bu görevliler anında müdahale ile hastalığın önlenmesinde büyük bir hizmet verirler. Hastalığın yayılmaması için gerekeni yaparlar. Halen köylerimizde muhtarlarımız var. En azından cami imamları var. Bunlara öğretmenleri, ziraat mühendislerini, veteriner hekimleri de katarsanız karşınıza bir yönetim birimi çıkacaktır. Bu beşli grup bir köy için çok değerli olacaktır.

Yine siyasilerin vaatleri gerçekleşirse ülkemizdeki 13 milyon civarındaki emekli Ramazan ve Kurban Bayramlarında 15 bin lira ikramiye alacak. Bunun sözü verilmiş bulunuyor. Nasıl verileceğini sorgulamak benim görevim değil. Sözünü veren mutlaka bunu gerçekleştirecek olmasa neden söz versin ki? Bir diğer ilginç vaat te her geliri olmayan aileye, her ay bir tam altın verileceği vaadi. Bana göre hiç te fena bir vaat değil. Daha nice vaatler var. İnsanın, bazen ister istemez” keşke her yıl seçim olsa” diyesi geliyor.

Ben vaatlerden sadece birkaçından söz ettim. Aslında her seçmenin bir altın değerinde oyu var. Bu oy da öyle ucuza gitmemeli derim. Artık bir makarnaya, birkaç kg pirince, bir karton sigaraya, ellere tutuşturulacak birkaç kuruşa verilecek oy da kalmadığını düşünüyorum. Seçmen, Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez Atasözü gereği eğer gerçekten kaz geleceğine kendisini inandırmışsa oyunu çekinmeden verecektir. Genel ve yerel seçimler, hatta Cumhurbaşkanlığı seçimi bile seçmen için bir harmandır. Umduklarının bir bölümü dahi gerçekleşse kardadır. Bugün ülkemizde halkımızın büyük bölümü artık bilinçlidir. Ne yapacağını, nereye oy atacağını bilmektedir. Ben kimsenin bir başkasının akrabası, aile bireylerinin dahi etkisinde kalacağını sanmıyorum. Hür iradesini kapalı oy yerinde gösterecektir. Çünkü karşısında sadece kendisini Yaratan vardır. O, her şeyi bilen, gören, işitendir.

Aklıma ne geldi biliyor musunuz? Köy enstitüleri eğer 17 Nisan 1940 kurulduktan sonra bugünlere gelebilseydi, bugün köylerimizde ne mühendise ne de veterinere ihtiyacımız olmayacaktı. Çünkü Köy enstitüsü mezunu bir öğretmen dünün profesörü, dekanı, asistanı, öğretim görevlisi, akademisyeniydi. Görev yaptığı köy okullarında harikalar yaratmışlardı. Bugün onlar gibi kaç okulumuzda ağaçları aşılayan, öğrencilerine aşı yapan, öğrencilerine turşu, reçel, çorbalık yapmasını öğreten, okul çatısının kiremitlerini değiştiren, harç karan, duvar ören, pencere camı takan, yumurta akı ve soba borusu külü karıştırarak tahta boyası yapan, kanatlı hayvan yetiştiren, çift sürmesini bilen, harman kaldırmasını beceren, soba yakmasını bilen, diş çekmesini bilen, İstiklal Marşımızı teklemeden, andımızı dosdoğru okuyan, İstiklal Marşı’mızın 10 kıtasını ezbere bilen, yemeğin her türlüsünü pişirebilen, çeşitli müzik aletlerini büyük bir ustalıkla çalan, kaç öğretmenimiz var sanıyorsunuz?

Köy Enstitülerini kapatmak, halkevlerini kapatmak, son yıllarda özellikle köylerimizdeki ilkokulları kapatmak, taşımalı sistem adı altında bir yerleşim birimindeki öğrencileri saatlerce başka bir yerleşim birimindeki okullara taşımak doğru olmamıştır.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER