Almanya’nın önde gelen otomobil kulübü ADAC, elektrikli araçların elektromanyetik radyasyon üretip üretmediğine yönelik tartışmalara yanıt veren yeni bir çalışma yayımladı.
Çalışmada, elektrikli araçların dev pil takımları nedeniyle insan sağlığı açısından risk oluşturabileceği yönündeki endişeler bilimsel verilerle değerlendirildi. Hem elektrikli hem hibrit hem de benzinli otomobiller gerçek kullanım senaryoları altında test edilerek sonuçlar karşılaştırıldı.
ELEKTRİKLİ ARAÇLAR İÇTEN YANMALILARA GÖRE DAHA AZ ALAN ÜRETİYOR
Araştırma bulguları, elektrikli araçların modern içten yanmalı motorlu otomobillere göre daha yüksek bir elektromanyetik alana sahip olmadığını ortaya koydu.
Hatta bazı testlerde elektrikli araçların, benzinli ve dizel modellere kıyasla daha düşük manyetik alan ürettiği kaydedildi. Bu durum, elektrikli araçların elektromanyetik güvenliği konusunda toplumda oluşan kaygıların yersiz olduğunu gösteriyor.
EN YÜKSEK MANYETİK ALAN ISITMALI KOLTUKLARDAN GELDİ
Testlerde dikkat çeken bir diğer sonuç ise en yüksek manyetik alan seviyelerinin araç motorundan değil, ısıtmalı koltuklardan kaynaklanması oldu.
Isıtma sistemlerinin çalışma prensibi gereği geçici olarak daha yüksek elektromanyetik alan üretebildiği, ancak bu değerlerin insan sağlığı için belirlenen güvenlik sınırlarının çok altında kaldığı belirlendi.
Ani hızlanma veya frenleme sırasında oluşan kısa süreli manyetik alan artışları da sağlık açısından risk oluşturacak seviyeye ulaşmadı.
ŞARJ SIRASINDA DA TEHLİKELİ SEVİYELER YOK
Araştırma ekibi, hem AC yavaş şarj hem de DC hızlı şarj sırasında elektromanyetik alan ölçümleri gerçekleştirdi. Ölçümlerde güvenlik sınırlarını aşan bir değer tespit edilmedi.
İlginç bir şekilde, daha yüksek güç üreten DC hızlı şarj istasyonlarının, AC şarja göre daha düşük elektromanyetik alan oluşturduğu ortaya çıktı. Bu bulgu, elektrikli araçların şarj sürecinin de sağlık açısından güvenli olduğunu destekliyor.
