Evlilik fıtri bir olgudur. İslâm dininde (ruhbanlık) evlenmemek, dünya ile irtibatı kopararak yalnız başına yaşamak yoktur. Peygamberler evlenerek ümmetlerine örnek olmuşlardır.

Peygamber efendimiz de her konuda bizler için örnek olduğu gibi; evlilik ve aile hayatı hususunda da biz Müslümanlar için en güzel örnek olmuştur. Peygamber Efendimiz gerek sözlü olarak gerekse uygulamalı olarak evliliğe teşvik etmiş, evlenmemeyi arzulayanlara uyarılar yapmıştır. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

Nikah benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse, benden değildir. Evleniniz. Çünkü ben kıyamet gününde diğer ümmetlere karşı sizin çoğunluğunuzla övüneceğim. Kimin evlenmeye gücü yeterse evlensin evlenme gücü bulunmayan da oruca devam etsin. Çünkü oruç onun için (harama karşı) bir kalkandır. (İbn Mace, Nikah, 1/1919)

Nişan, evlenmeleri câiz olan iki kişinin birbiriyle evlenmeyi karşılıklı olarak vaad etmesi anlamına gelir. Nikah yapılmadığı sürece nişanlılar evlenmiş sayılmazlar ve mahremiyet açısından da bir değişiklik meydana getirmez. Dolayısıyla nişanlılar görüşmelerinde birbirine nâmahrem olanların uymaları gereken sınırlara riayet etmekle yükümlüdür.

Karşılıklı ilişkilerde dini ölçülerin gözetilmesi gerekir. Çünkü nikah akdi gerçekleştirilmediğinden evlenecek olanlar iki yabancı gibidirler. Nişanlılık döneminde mahremiyete dikkat edememekten korkarak dinî nikâh kıyılması özellikle kadın açısından telafisi imkansız mağduriyetler oluşturmaktadır.

Nişan ve nikah törenleri yapılırken mahremiyete dikkat etmek gerekir. İsraftan, gösterişten, evlenecekleri ve ailelerini sıkıntıya sokacak davranışlardan ve harcamalardan kaçınmak gerekir.

Zira peygamberimiz:

“Nikahın en hayırlısı, kolay ve külfetsiz olanıdır”( Ebu Davud, Nikâh) buyurmuştur.

Altından kalkılamayacak ağır şartlar ve masraflar ileri sürmek, evlenmeyi zorlaştırır. Evlilik kolaylaştırılmalı ve evleneceklere yardımcı olunmalıdır. Nişan ve düğün törenleri sırasında dinimizin haram kıldığı tutum ve davranışlardan kaçınılmalı, İslami duyarlılıklar gözetilmelidir.

Düğünlerde gelen misafirlere israfa kaçmayacak şekilde ikramda bulunulmalıdır. Düğün yemeklerine fakir- zengin herkes davet edilmelidir. Zenginlerin çağrılıp, fakirlerin çağrılmadığı düğün yemekleriyle ilgili Peygamberimiz ümmetini şöyle uyarmaktadır.

“Zenginlerin dâvet edilip fakirlerin çağırılmadığı düğün yemeği ne fena bir yemektir.” (Buhârî, Nikâh)

Evlilikler yapılırken israftan sakınılması gerekir. “İnsanlar bizi kınar”, “düğünümüze katılanlar bizi fakir görür”, “herkes böyle yaptı biz yapmazsak ayıp olur”, “insanın hayatında bir kere oluyor” ve daha nice mazeretler ortaya atılarak israfa gidilmemelidir.

Maalesef bugün yapılan sünnet, nişan ve düğün merasimlerinin çoğu İslam’ın esaslarına uymamaktadır. Bu merasimler daha çok yabancı kültürlerin etkisinde yapılmaktadır. Bu merasimleri yapan ve katılanlar, nefislerinin arzularına ve şeytanların isteklerine uymaktadırlar. Böylece haramlara dalıyorlar, günah işliyorlar.

Bazı Müslümanlar da şeytan işi birer pislik olan(Maide, 90) alkolün içilmesine izin veriyorlar. Sevinçlerin çoğalması gereken düğünler alkol sebebiyle üzüntülere dönüşebiliyor.

Düğünlerinde İslama göre yasaklanmış davranışları sergileyenlere “Neden böyle yapmakla günah işliyorsunuz” diye sorulunca ;

“Efendim çoğunluk böyle istiyor” diye cevap veriyorlar.

Halbuki “Allah'a isyanın olduğu yerde, mahlûka itaat edilmez”.

Bu hususta Yüce Allah (CC) bir ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır:

“Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye tâbi olmaz, yalandan başka söz de söylemezler.” (En’am Suresi – 116. Ayet)

Eğlenmenin de eğlencenin de meşru sınırları vardır. Bu sınırlar milli ve manevi değerlerimizdir. Edep ve haya sınırlarının zorlandığı eğlenceler müslümanlara yakışmaz.

Bir Müslümanın, yapacağı veya katılacağı düğünde İslama aykırı durumların olmaması gerekir. Aynı şekilde mahremiyete dikkat edilmelidir. Kadınlar arasında yapılan eğlence de dahi mahremiyet ve tesettür sınırlarına dikkat edilmelidir. Alkol, sefahet, israf ve aşırılık olmamalıdır. Aşırılıkların olduğu, haramların bol bol işlendiği düğünlere gitmek caiz değildir.

Bir Müslümanın yapacağı veya katılacağı düğünlerin belli kriterleri olması gerekir.

Bu kriterleri şöyle sıralayabiliriz:

İslâm’da eğlence yasaklanmamış, sadece belirli ölçüler getirilmiştir.

Eğlenceler helal ve meşru şekilde olmalıdır.

İbadetlerden engelleyerek, farzları terk ederek ve başkalarını rahatsızlık vererek eğlenmek doğru değildir.

Kişinin helal ve meşru şekilde eğlenmesi, gülmesi, muhabbet etmesi vs. takvasına zarar vermez. Yani bunları yapmamak kişiyi daha takvalı yapmaz. Çünkü örneğimiz Rasûlullah sallellahu aleyhi ve sellem yeri geldiğinde ashabıyla gülmüş, ziyafette bulunmuş ve deve yarışına katılmıştır.

Düğünlerde mahremiyet hususuna dikkat etmek gerekir.

Düğünlerdeki israf gösteriş çılgınlığı Müslüman’a yakışmaz.

Günah olduğu bilinen bir eğlenceye katılmak caiz değildir.

Göz zinasına sebep olacak düğün görüntüleri sosyal medyada paylaşılmamalıdır.

İstanbul merkezli FETÖ operasyonu :7 tutuklu
İstanbul merkezli FETÖ operasyonu :7 tutuklu
İçeriği Görüntüle

İman ve nikâh konularını eğlence aracı yapmaktan ve şakalara inanç konularını kullanmaktan sakınmak ve dini konularla alay edenlerin meclisinde oturmamak gerekir.

Kumar, içki, zina vb. haramlarla eğlenmekten sakınmak gerekir. Günahlarda mutluluk aramaktan kaçınılmalıdır. Haramlar sınırlıdır, helaller ise sınırsızdır. Helallerle yetinmek esastır.

Sonuç olarak, dinimizde evlenme emredilmiş, teşvik edilmiş ve evlenmenin kolaylaştırılması tavsiyesi edilmiştir. Nişan, nikah ve düğün törenlerinde gösteriş ve israftan kaçınılması tavsiye edilmiştir.

Bundan dolayı düğünlerimiz; dinimize, örfümüze, milli ve manevi değerlerimize ters olmamalıdır. Eğlenceler abartılmamalıdır. Kadın erkek karışık birşekilde eğlence yapılmamalıdır. Düğün yapılarak evlilik ilan edilmelidir. İsrafa kaçmadan düğüne gelenlere ikram yapılmalıdır.

Haftanın Ayeti: De ki: “Allah'ın katındaki mükâfat, ticâretten de, eğlenceden de daha hayırlıdır!” Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır. (Cuma süresi, 11)

Haftanın Hadisi:

“Üç şeyi geciktirmeyin. Vakti gelince namazı, hazır olunca cenâzeyi ve denk birini bulunca bekârı evlendirmeyi.” (Tirmizî, Salât)

Haftanın Duası: "Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle" (Furkân Sûresi ; 74)

Kaynak: haber merkezi