Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Batı Nil Virüsü’nün bulaş yollarını uzmanı anlattı

Prof. Dr. Ali Acar, batı nil virüsünün insan sağlığı üzerindeki etkileri, bulaş yolları ve korunma yöntemleri hakkında detaylı bilgi verdi.

Prof. Dr. Ali Acar,

Batı Nil Virüsü, genellikle hafif seyreden ama bazı durumlarda ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen bir enfeksiyon olarak bilinir. Bu virüs, özellikle kuşlar ve sivrisinekler arasında bulaşarak doğada yaygınlaşır. Bayındır Sağlık Grubu Söğütözü Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Acar, bu virüsün insan sağlığı üzerindeki etkileri, bulaş yolları ve korunma yöntemleri hakkında detaylı bilgi verdi.

Kütahya Haber’in en güncel sağlık haberlerini almak için ‘buraya‘ tıklayabilirsiniz.

Batı Nil Virüsü Nedir?

Batı Nil Virüsü, insanlarda “Batı Nil Ateşi” adı verilen bir hastalığa yol açar. Genellikle hafif belirtilerle seyretse de, nadiren nörolojik hastalıklara ve ölüme neden olabilen ciddi bir viral enfeksiyon olarak tanımlanır. Prof. Dr. Ali Acar’ın belirttiğine göre, virüs doğada kuşlar ve sivrisinekler arasında bir döngü içinde bulaşır. Çoğu kuş türünde mevcut olan bu virüs, özellikle karga ve alakargalar gibi bazı kuşlarda hastalık ve ölümlere yol açabilir. Bu kuşların toplu ölümleri, bir bölgedeki Batı Nil Virüsü yoğunluğunu gösterebilir. Ayrıca, atların bu virüse yakalanması ve ölümleri de, bölgedeki virüs bulaşının bir diğer önemli göstergesidir.

Batı Nil Virüsü'nün bulaş yollarını uzmanı anlattı

Batı Nil Virüsü’nün Tanısı ve Bulaş Yolları

Virüsün tanısı, kan veya omurilik sıvısında virüse karşı gelişen antikorların ya da virüsün kendisinin tespiti ile konur. Prof. Dr. Ali Acar, virüsün insana en yaygın olarak sivrisinek ısırıkları ile bulaştığını belirtti. Bunun yanı sıra, kan ve organ nakli, hamilelik veya emzirme sırasında anneden bebeğe geçiş gibi yollarla da bulaşma riski bulunmaktadır.

Virüs, sosyal temaslar yoluyla bulaşmaz; yani tokalaşma, sarılma gibi temaslar veya öksürme, hapşırma ve öpüşme gibi durumlarda bulaş riski yoktur. Sağlık çalışanları da, standart önlemleri aldıkları sürece hastalarından bu virüsü kapmazlar.

Belirtiler ve Risk Grupları

Batı Nil Virüsü’nün belirtileri, virüs bulaşanların %80’inde hiçbir şekilde ortaya çıkmaz. Ancak, enfekte olanların %20’sinde sivrisinek ısırmasından 2 ila 14 gün sonra ateş, baş ağrısı, vücut ağrıları, bulantı, kusma ve bazen cilt döküntüleri gibi belirtiler görülebilir. Bu belirtiler genellikle birkaç gün içinde kaybolur, ancak bazı durumlarda haftalarca sürebilir. Tipik belirtileri yaşayan hastaların çoğu tamamen iyileşirken, bazı hastalarda yorgunluk ve güçsüzlük gibi semptomlar aylarca devam edebilir.

Hastalığın en ciddi formu ise merkezi sinir sistemini etkileyen nörolojik rahatsızlıklardır. Prof. Dr. Acar, bu vakaların çok nadir olduğunu, ancak ciddi bir durum olduğunda ensefalit (beyin iltihabı), menenjit (beyin zarlarının enfeksiyonu) ve gevşek felç gibi komplikasyonların ortaya çıkabileceğini vurguladı. Bu tür ciddi hastalıklardan etkilenen hastaların %10’u hayatını kaybedebilir, kalanlar ise kalıcı nörolojik hasarlarla karşı karşıya kalabilir.

Batı Nil Virüsü’nden Korunma Yolları

Prof. Dr. Acar, Batı Nil Virüsü’ne karşı etkili bir aşının henüz geliştirilmediğini belirterek, korunmada kişisel önlemlerin önemini vurguladı. Sivrisineklerin yoğun olduğu bölgelerde, sivrisinek ağları kullanılması, perdeli veya klimalı odalarda uyunması, vücudu kapatan giysilerin tercih edilmesi ve sivrisinek kovucu ürünlerin kullanılması gibi tedbirler alınmalıdır.

Ayrıca, özellikle ileri yaşta olanlar, kanser hastaları, diyabet, hipertansiyon, böbrek yetmezliği olan kişiler ve organ nakli alıcıları gibi risk gruplarının bu tür önlemleri daha dikkatli uygulamaları gerektiği konusunda uyarılarda bulundu.