Prostat, erkek üreme sisteminin önemli bir parçasıdır ve genç yaşlarda ceviz büyüklüğünde sağlıklı bir şekilde görev yapar.
Ancak 50’li yaşlardan sonra erkeklerin yarısından fazlasında prostat büyümeye başlar.
Bu büyüme, idrar yapma, sperm taşıma ve boşaltma gibi fonksiyonlarda zorluklar yaratabilir. Memorial Şişli Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Fatih Yanaral, prostat büyümesinin etkileri ve tedavi seçenekleri hakkında bilgi verdi.
BÜYÜYEN PROSTATIN BELİRTİLERİ
Büyümüş prostat, mesaneden idrar akışını engelleyerek özellikle gece sık idrara çıkma, idrar yaparken zorlanma, akışta azalma veya kesiklik, idrarı tam boşaltamama hissi ve ani idrar yapma isteği gibi şikâyetlere yol açar.
Bu durum hem sosyal yaşamı hem de uyku düzenini olumsuz etkileyebilir.
su buharı enerjisi ile minimal invaziv tedavi
İyi huylu prostat büyümesinde cerrahiye gerek kalmadan uygulanan Rezum yöntemi, su buharı enerjisiyle prostat dokusunu küçültmeyi hedefler.
İşlem endoskopik olarak yapılır ve steril su buharı, prostatın büyümüş bölgelerine enjeksiyonla verilir. Buharın ısı enerjisi, dokuyu küçülterek idrar kanalı üzerindeki baskıyı azaltır.
İşlem yaklaşık 10-15 dakika sürer ve hasta kısa süreli hastane kalışının ardından normal hayatına dönebilir.
cinsel fonksiyonlar korunuyor
Rezum tedavisi, cinsel fonksiyonlarını korumak isteyen hastalar için özellikle uygundur.
Orta büyüklükte (30-80 gram) prostatı olan, ilaç tedavisine yanıt vermeyen veya kan sulandırıcı ilaç kullanan erkekler için de tercih edilebilir.
Tedavi edilen doku zamanla vücut tarafından emilir ve hasta idrar yapma işlevlerini rahatlıkla yerine getirir.
rezum tedavisinin avantajları
· Minimal invaziv yöntemle riskler azalır.
· Hasta 48-72 saat içinde günlük aktivitelerine dönebilir.
· Boşalma sırasında meninin geriye kaçma riski çok düşüktür.
· Hastanede kalış süresi kısadır.
· Orta büyüklükteki prostatlar için erken müdahale imkânı sunar.
· Kan sulandırıcı kullanan hastalarda güvenle uygulanabilir.
Prostat büyümesi, yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilen bir durumdur.
Minimal invaziv yöntemler, hastaların cerrahi risk taşımadan tedavi olmasını sağlayarak hem idrar hem de cinsel fonksiyonların korunmasına yardımcı olur.
