Müslüman Mazlumun Yanındadır
Zulüm, adaletin karşıtı olan bir kavramdır, haksızlık demektir. Adalet, nasıl her şeyi yerli yerine koymak demek ise, zulüm de bir şeyi kendi yerinden başka bir yere koymaktır.
Dinimiz her şeyde adaleti emretmiş, zulmü ve haksızlığı ise yasaklamış ve büyük günahlardan saymıştır.
Kur'an-ı Kerim'de Allah'ın kullarına zulmedici olmadığı, zulüm edenleri sevmediği ve zalimleri yaptıkları zulüm sebebiyle cezasız bırakmayacağı bildirilmektedir. Bir ayeti kerime'de şöyle buyrulmuştur: " (Ey Peygamberim!) Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma. Ancak Allah onları cezalandırmayı, korkudan gözlerin dışarıya fırlayacağı bir güne erteliyor. " (İbrahim, 14/42)
Allah Teala'ya yerde ve göklerde hiçbir şey gizli değildir. Hepsi O'nunbilgisindedir. Kimin ne yaptığını ve hatta içinde neyi sakladığınıbilir. Başkalarına zulmedenleri debilir, ancak onların cezalandırılmasını dilediği zamana kadar erteler, fakat ihmal etmez. Bir hadisi Kutside Allah Teala şöyle buyurmuştur:
"Ey kullarım! Ben zulmü kendime haram kıldım. Onu sizin aranızda da haram kıldım. Birbirinize zulmetmeyiniz."
Müslüman herkes ile iyi geçinir. Kimseye haksızlık etmez, kimseye haksızlık yapılmasına da razı olmaz. Peygamberimiz şöyle buyurur:
"Müslüman, müslümanın kardeşidir. Müslüman Müslümana zulmetmez. Müslüman müslümanı başına gelen musibette yalnız bırakmaz."
Müslüman, haksızlığa uğradığını, hakkını savunamadığını bildiği kimseyi yalnız bırakmayıp ona destek vererek hakkını almasına yardımcı olur. Peygamberimiz (sav) :
(Ey mümin!) Mümin kardeşine, ister zalim olsun, ister zulme uğramış olsun, yardım et, buyurdu. Birisi:
Ey Allah'ın Resulü, şu haksızlığa uğrayan kişiye yardım ederiz. Fakat o haksızlığı yapan kişiye nasıl yardım edeceğiz? diye sordu. Peygamberimiz:
Zalimin iki elinin üstünü tutar, yani onu zulümdenvazgeçirirsin, buyurdu."
Cabir (ra) şöyle demiştir: Biri muhacirlerden diğeri Ensar'dan iki çocuk kavga ettiler. Bunun üzerine muhacir yahut muhacirler:
-Yetişin ey muhacirler! Ensar'dan olan da:
-Yetişin ey ensar! diye bağırdılar. Bu feryadı duyan Peygamberimiz irkildi ve:
-Bu nedir, yoksa cahiliyet devrinin dava ve adeti ihya mı ediliyor? diye sordu. Orada bulunanlar:
Hayır, öyle bir şey yok. Yalnız iki çocuk kavga ettiler de biri diğerine vurdu, dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz:
Öyle ise zararı yok, kişi zalim de olsa mazlum da olsa din kardeşine yardım etsin, buyurdu.
Peygamberimiz, birisinin muhacirleri, diğerinin de ensarı çağırmalarından endişe etmişti. Çünkü cahiliyet devrinde bir adet vardı: Araplar haklarını almak için akraba ve kabilelerini yardıma çağırırlardı da akraba ve kabileler arasında kavga ve öldürmeler sürer giderdi. İslamiyet bunu yasaklamış, anlaşmazlıkların çözümünü mahkemelere bırakmıştır. Cahiliye devrindeki bu adet kötü şeydi ve günahta bir tarafa destek vermekti. Halbuki İslamiyet, günahta değil, iyilikte yardımlaşılmasını tavsiye etmiştir.
Haftanın ayeti:"Bir kötülüğün cezası yine onun gibi bir kötülüktür, ama kim affeder bağışlarsa onun mükafatı Allah'a aittir. Şüphesiz ki Allah zulmedenleri sevmez." (Şura, 42/40)
Haftanın hadisi: "Zulüm, kıyamet gününde karanlıklardır." (Buhârî, Mezâlim, 26)
Haftanın duası: "Ey Rabbimiz! Bizi, küfre sapanlar için bir fitne/imtihan aracı yapma! Bağışla bizi ey Rabbimiz! şüphesiz sen mutlak güç, hüküm ve hikmet sahibisin." (Mümtehine süresi, 5.ayet)




