Kütahya gerçekten ilginç bir il. Kütahya’yı ilginç kılan ise birçok alanda tek oluşu. Buna en güzel örneklerden birisi ise Çinili Cami olarak gösteriliyor. Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Erbaş da bu konuda konuşmuş; TBMM’de söz alan Erbaş, Kütahya’nın tarihi ve kültürel değerlerinden söz ederken: “2023 yılında yapılması planlanan Kültür Yolu Festivali’nin gerçekleşebileceği iller arasında mutlaka Kütahya da olmalıdır” demiş. Bu talep mutlaka değerlendirilmelidir. Sayın Erbaş, 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Kanun Teklifinin görüşmeleri sırasında MHP adına söz almış. Bu konuşmasında ağırlıklı olarak Kütahya’yı dillendirmiş. Özellikle başta Çinili Cami olmak üzere Kütahya’nın bir anlamda röntgenini çekmiş. Kütahya Çinili Cami’nin İstanbul’daki Ayasofya kadar önemli olduğunu, çünkü bu caminin hem içinin hem de dışının çinilerle kaplı olduğunu belirtmiş. Bundan da şunu anlıyoruz; Kütahya’daki Çinili cami sayın vekilin ifadelerine göre gerçekten önemli. Bunu belki birçok hemşerimiz bilmiyordu. Ben de dahil. Merhum Ahmet Yakupoğlu’nun “en büyük eserim” dediği bu cami gerçekten içi ve dışı çinilerle taçlandırılmış tek cami olma özelliği taşıyor.
Bilindiği gibi Kütahya’nın efsanelerinden merhum Yakupoğlu tüm mirasını tıpkı yüce Atatürk’ün de yaptığı gibi Kütahyalıya, dolayısıyla Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’ne bırakmıştır. Çinili Cami de yaklaşık 4 yıldır restore edilmesini, iyileştirme yapılmasını bekliyordu. Çünkü zemininde bir kayma tespit edilmişti. DPÜ de kendi kısıtlı kaynaklarıyla bu caminin yeniden kazanılmasına çabalıyordu. Genel kanı, bu işin bizzat devlet tarafından üstlenilmesi yönünde. Bunu sayın milletvekili de ifade ediyor. Çünkü gerçekten bu eser dünyanın incisi niteliğinde bir eser. Öyleyse ilk etapta Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Kütahya DPÜ el ele vermeli ve bu işi üstlenmelidir.
Sayın Erbaş bu arada Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ve sayın bakanın şahsında diğer bakanlık ilgililerine teşekkür de etmiş. Neden mi? Aizanoi Antik Kenti ve Tavşanlı Höyük için. Desteklerin daha da artırılmasını talep etmiş. Biz de kendisine teşekkür ediyoruz. Çünkü sayın milletvekilinin söyledikleri doğrudur. Hem Çavdarhisar’daki tarihi Aizanoi bulguları hem de Tavşanlı’daki Höyük bulguları insanlık tarihi açısından büyük önemi haizdir. Bir anlamda geçmişe açılan yeni bir öyküdür.
Bu arada sayın milletvekiline göre Kütahya’nın Murat Dağı ki denizden 450 metre yüksekliktedir, aynı dağda hem karpuz çatlatan soğuklukta buz gibi sular ile el yakan fokur fokur kaynayan şifalı kaynak suları yan yana akıyor. Bu da ayrı bir güzellik. Onu rahatsız eden husus, bu cennet dağın kem gözlerin odağında olması. Zira dağ, siyanür zehiriyle tehlikeye atılabilir. Maden aramak amacıyla binlerce nadide çam ağacı kesilebilir. Sayın milletvekili Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na sesleniyor ve “Aman ha!” diyor. Çünkü bölge halkı bu dağı gözü gibi koruyor. Bu dağ bir şekilde birilerinin rantına kurban edilmemelidir. Kütahyalı dikkatli olmalıdır. Bu doğa harikası titizlikle korunmalıdır. Madenciler başka yere gitsinler.