Jandarma teşkilatımız, iki yüzyıla yaklaşan tarihiyle en köklü kurumlarımızdan biridir. Bu süre zarfında yani 1839 yılından 2012 yılına kadar aradan geçen 183 yıldır ayaktadır. Uzun yıllar Jandarma Genel Komutanlığı çatısı altında olan bu güç, halen İçişleri Bakanlığı emrindedir.
Jandarma; güvenliği sağlamak ve kamu düzenini korumakla görevli silahlı, askeri inzibat kuvvetidir. Halkımız Jandarmaya “Candarma” der. Dilimize, Fransızcadan ve İtalyancadan girmiştir. Jandarma genel olarak kırsal alanlarda, polis bölgeleri dışında kalan alanlarda faaliyet gösterir. En küçük rütbelisinden en yüksek rütbelisine kadar üniformalıdır. Ordumuzun önemli bir parçasını oluşturur. En yüksek rütbelisi orgeneral, en küçük rütbelisi jandarma eridir.
İllerde alay komutanları, ilçelerde jandarma komutanları, beldelerde daha küçük rütbeliler görev yapar. Jandarma, savaşta ve barışta üzerine düşen görevleri yapar. Jandarma teşkilatında görevlilere eskiden “zaptiye” denirdi. Ben yıllar içinde jandarma ile de çalıştım. Anadolu Ajansı muhabiriyken mecburen bu teşkilatın ileri gelenleriyle beraber oldum. Nice jandarma albayı, yarbayı, binbaşısı, yüzbaşısı, üsteğmeni, teğmeni ve asteğmeni, başçavuşlar, üst çavuşlar, çavuşlar ve onbaşılarla, jandarma erleriyle unutulmaz anılarım vardır.
Zaman içinde, avukatların ve davavekillerinin olmadığı dönemlerde en azından halkın derdini yazıya döken, askerliğini jandarma olarak yapmış, arzuhalciler bilirim. Çünkü özellikle, kalemde çalışan jandarma dijital daktiloyu kullanmasını öğrenmiştir. Terhis olduktan sonra bu becerisini ekmek kapısı olarak değerlendirmiştir. Tavşanlı’da yıllar öncesinde arzuhalcilik yapan Destan İbrahim Çavuş, Kuruçaylı Ahmet Çavuş bunlardan sadece ikisidir.
Tavşanlı’da Fevzipaşa İlkokulu eski yarı açık cezaevi karşısındaydı. Biz teneffüslerde okul avlusunda oynarken hükümlü ve tutuklularla sohbet ederdik. Cezaevi ile jandarma karakolu aynı yerdeydi. Jandarma erleri zaman zaman cezaevi ile karakol arasında kalan alanda top oynardı. Bazen onların arasına bizler de karışırdık. Cezaevinin birkaç metre ilerisinde Jandarma erlerinin köylere giderken bindikleri atların tavlası vardı. Bu tavlada, jandarma erlerinin atları kaşağıladıklarını görürdük. Köylere en azından iki atlı, iki piyade jandarma eri giderdi. Piyade gidenler, yani yürüyerek ellerindeki belgeleri ilgililere vermek için köylere gidenleri köy muhtarları bir gece misafir ederlerdi. Jandarma, orman muhafaza memuru, köy korucusu köylerde hatırlı kimselerdir. Bir jandarma timinin bir köyde konaklaması onlar için bambaşka bir fırsat olurdu. Alışagelmiş menüler dışında kendilerine ikram edilenleri yerlerken kendilerini bir anlık ta olsalar evlerinde hissederlerdi. 1960-1962 yılları arasında Kayseri’de, Erkilet Bucağı, Emmiler Köyü’nde (bugün mahalledir) Yedeksubay öğretmenken birçok jandarma ile tanışma fırsatım olmuştu. Hepsi vatan evladı, tertemiz, pırıl pırıl çocuklardı. Anılarını anlatırlar, bizleri tebessüm ettirirlerdi. Jandarma erlerinden birisi anlatmıştı; Erzurum ili Hınıs ilçesi kırsalında bir suçluyu arıyorken, suçlunun yaşadığı köyün girişinde bir kayanın üzerinde oturan birini görmüş. O’na bu köyde yaşayan, suçluyu sorarmış. O da: “Komutan, o senin dediğin Manisa taraflarında bir yerde çalışmaya gitti. Gidiş o gidiş bir daha gelmedi “deyip kendisini savuştururmuş. Bu köye müteaddit defalar gittiğini söyleyen bu asker kardeşimiz aynı adamdan aynı lafları duyar gerisin geriye dönermiş. Sonra ne mi olmuş? Meğer aranılan kişi, jandarmayı kandıran kişi aranılan suçlu değil miymiş? Bu sayede uzun süre kendini ele vermemiş. Bu kurnazlığı uzun süre kullanmış.
Eskilerde “akıllıyı jandarma yaparlar” diye bir söz vardı. Gerçekten jandarma akıllıdır. Kolay kolay yanılmaz. Gece-gündüz demeden, görev başında olan jandarmamıza daha nice yıllar diliyorum. Ayaklarına taş değmesin. Biz onlar sayesinde özellikle belediye sınırları dışında kalan kırsal alanlarda, köylerde ve beldelerde rahat rahat uyuyabiliyor, yaşayabiliyoruz. Jandarmanın görevi gerçekten zordur. Yağmurda, karda, fırtınada, yılmadan çalışır. Jandarma bugün artık polisimizle omuz omuza, kol kola çalışıyor. Jandarma ve polisimiz sayesinde huzurluyuz.
Tavşanlı’da yıllar içinde görev yapmış jandarmayı en rütbelisinden erine kadar Tavşanlılı asla unutmamıştır. Deprem olur, trafik kazası olur, cinayet işlenir, hırsızlık olur, kaçakçılık olur, yangın olur Jandarma hep oradadır.
Bu vesileyle bir konuya değinmek isterim; Tavşanlı, Kütahya’nın en gelişmiş, en büyük tek ilçesi olmasına karşın modern bir Jandarma Komutanlığı Hizmet Binası’na maalesef bugüne kadar sahip olamadı. Tavşanlı’nın en ortalık yerinde sıkışıp kalmış bir görüntü arz eden Jandarmamıza modern bir bina, lojman, sosyal tesis, atış alanı, mini bir ibadethane, bir kütüphane kazandırma zamanı gelmedi mi? Bunu istemek bütün Tavşanlılının hakkıdır diye düşünüyorum. En azından Sayın Valimiz Ali Çelik Bey’in ve İl Jandarma Alay Komutanımızın Cumhuriyetimizin 100. yılında bu konuya bir çözüm getirmesini bekliyorum. Tavşanlı’da müsait bir arsa mutlaka bulunur. Tavşanlı “E” Tipi yeni cezaevi yakınlarında böyle alanlar mevcut. Yeter ki istensin.