Omurganın anormal eğriliğiyle karakterize edilen skolyoz, özellikle 10-18 yaş arası kız çocuklarında daha sık görülmektedir.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Sina Coşkun, skolyozun erken dönemde tespit edilmesinin ilerleyen yaşlarda oluşabilecek ciddi deformitelerin önüne geçilmesi açısından kritik olduğunu belirtiyor.
Özellikle kız çocuklarının 10 ve 12 yaşlarında birden fazla skolyoz taramasından geçirilmesi gerektiğini vurgularken, erkek çocuklar için bu sürecin genellikle 13 ve 14 yaşlarında tek sefer uygulanmasının yeterli olacağını ifade ediyor.
SKOLYOZ NEDİR VE NEDEN ÖNEMLİDİR?
OMÜ tarafından yayımlanan açıklamaya göre skolyoz, omurganın yana doğru eğrilmesiyle başlayan ve zamanla daha karmaşık bir şekil alabilen bir rahatsızlıktır.
İlk etapta basit bir duruş bozukluğu gibi algılanabilse de ilerleyen dönemlerde omurgada burkulma ve dönme hareketleriyle ciddi deformitelere neden olabilir.
Türkiye genelinde yapılan araştırmalar, skolyozun bölgelere göre değişkenlik göstermekle birlikte yüzde 0,5 ila yüzde 6 oranında görüldüğünü ortaya koymaktadır.
KIZ ÇOCUKLARINDA SKOLYOZ DAHA YAYGIN GÖRÜLÜYOR
Skolyozun en çok ergenlik dönemindeki kız çocuklarında ortaya çıktığını belirten Doç. Dr. Coşkun, bu durumun erkeklerde de görülebileceğini ancak kız çocuklarında daha yaygın olduğunu ifade ediyor. “Skolyoz genellikle ergenlik dönemindeki kız çocuklarında teşhis edilen bir durumdur. Ancak erkek çocuklarda da görülme olasılığı vardır. Bu nedenle özellikle 10-18 yaş aralığındaki kız çocuklarının 10 ve 12 yaşlarında düzenli olarak taramadan geçmesini öneriyoruz. Erkek çocuklarda ise bu taramalar genellikle 13 ve 14 yaşlarında yapılmalıdır.” açıklamasında bulunuyor.
SKOLYOZ, BAŞKA HASTALIKLARIN HABERCİSİ OLABİLİR
Bazı vakalarda skolyoz, tek başına bir hastalık olarak değil, başka bir sağlık sorununun belirtisi olarak da ortaya çıkabiliyor.
Doç. Dr. Coşkun, skolyozun bazen yanlış tanı ile başka rahatsızlıklarla karıştırılabileceğini belirterek, örnek olarak bacak uzunluk farkı olan çocuklarda skolyoz benzeri belirtiler görülebildiğini söylüyor. “Hastalar, skolyoz şüphesiyle hastanemize başvurabiliyor ancak yapılan muayenede bacak uzunluk farkı gibi farklı bir sorunun asıl neden olduğu ortaya çıkabiliyor. Bu tür vakalarda öncelikle bacak uzunluğu tedavi edildiğinde skolyoz belirtilerinin de ortadan kalktığını gözlemliyoruz.” diyor.
ERKEN TANI İLE TEDAVİ BAŞARISI ARTIYOR
Skolyozun erken teşhis edilmesi, tedavi sürecinde büyük bir avantaj sağlıyor. Omurgadaki eğrilik 10 derecenin altında olduğunda bu durum duruş bozukluğu olarak değerlendirilirken, ilerleyen vakalarda skolyoz tedavi edilmesi gereken bir sağlık sorunu haline geliyor.
Modern yaşam koşulları, hareketsiz yaşam tarzı ve uzun saatler boyunca telefon veya tablet kullanımı gibi faktörler duruş bozukluklarının başlıca nedenleri arasında yer alıyor. Bununla birlikte, genetik yatkınlık da skolyoz gelişiminde önemli bir rol oynuyor. Aile öyküsünde skolyoz vakası bulunan bireylerde hastalığın görülme riski yüzde 30 oranında daha yüksek olduğu biliniyor.
TEKNOLOJİ KULLANIMI SKOLYOZU TETİKLEYEBİLİR Mİ?
Son yıllarda dijital ekranlara bağımlılık artarken, çocukların daha az hareket etmeleri skolyoz riskini artıran unsurlardan biri olarak görülüyor.
Doç. Dr. Coşkun, duruş bozukluklarının artmasında telefon ve tablet kullanımının etkili olduğunu belirtirken, bu faktörlerin doğrudan skolyoza sebep olup olmadığı konusunda kesin bilimsel verilerin henüz bulunmadığını söylüyor. Ancak hareketsiz yaşam tarzı ve fiziksel aktivitelerin azalması, omurga sağlığını olumsuz yönde etkileyerek duruş bozukluklarına yol açabiliyor.
SKOLYOZ İLE MÜCADELEDE KORSE VE AMELİYAT SÜRECİ
Skolyoz teşhisi konulan hastaların tedavi süreci, hastalığın ilerleme seviyesine bağlı olarak değişebiliyor.
Erken evrede teşhis edilen vakalarda düzenli egzersizler ve korse kullanımı önerilirken, ileri düzey skolyoz vakalarında cerrahi müdahale gerekebiliyor. Erken yaşta skolyoz teşhisi konulan Neslihan Coşkun, ailesinin bilinçli davranarak erken tarama yaptırması sayesinde hastalığın ilerlemesinin önüne geçmek için önlem alabildiklerini belirtiyor. “İlk etapta beş farklı korse kullandım ancak ilerleyen süreçte skolyozumun daha da kötüleştiği görüldü ve ameliyat olmam gerektiğine karar verildi. Günlük hayatımda yürümekte ve okul çantamı taşımakta zorlanıyordum. Ancak doktorumun desteğiyle bu süreci aşabileceğimi düşünüyorum.” şeklinde deneyimlerini aktarıyor.