ABD’nin İsviçre’ye satmayı planladığı F-35A savaş uçakları için sözleşmede belirtilen sabit fiyatın artırılmak istenmesi, sadece İsviçre'de değil, benzer sözleşmelere sahip ülkelerde de endişeye yol açtı. İsviçre, 36 adet F-35A için yaklaşık 7,4 milyar dolarlık bir anlaşma imzalamıştı. Ancak Washington yönetimi, artan enflasyon ve maliyetleri gerekçe göstererek söz konusu fiyatı yaklaşık 1,7 milyar dolar artırmayı talep etti.
İsviçre Savunma Bakanlığı, sabit fiyat ilkesinde ısrarcı olduğunu açıklarken, anlaşmanın hukuki yoldan çözülememesi halinde F-35 alımını iptal edebileceklerini duyurdu. Armasuisse Başkanı Urs Loher, “Sözleşme, sözleşmedir.” diyerek ABD’nin fiyat artışını sürpriz bir gelişme olarak değerlendirdi.
Kanada Savunma Tedariki Komitesi’nin eski danışmanı Kim Leclerc, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu durumun yalnızca İsviçre ile sınırlı kalmayacağını belirtti:
“F-35 ile ilgili benzer sorunlar Kanada’da da yaşandı. Maliyetler beklentinin yüzde 50 üzerinde çıktı. Bu artışlar diğer ülkelere de yansıyacaktır.”
Leclerc, Lockheed Martin’in piyasada tek oyuncu olmasının fiyat baskısı oluşturduğunu, ancak aynı zamanda askerler tarafından en çok tercih edilen uçaklardan biri olduğunu da vurguladı. Ayrıca, ABD'nin geliştirme maliyetlerini program dışı ülkelere yansıtma eğiliminde olduğunu söyledi.
Avrupa’da Alternatif Arayışları Başlayabilir
İsviçreli gazeteci Balz Rigendinger, ABD'nin 650 milyon ila 1,3 milyar İsviçre Frangı tutarında ek ödeme talebinde bulunduğunu ifade etti. Rigendinger’e göre, ABD ile imzalanan sözleşmelerdeki muğlak ifadeler, “tahmini maliyet” yorumlarına açık kapı bırakıyor. Bu nedenle, sadece İsviçre değil, diğer Avrupa ülkeleri de benzer mali sürprizlerle karşılaşabilir.
Rigendinger, halkın 2022’de F-35 alımını yalnızca yüzde 50,1 oy oranıyla kabul ettiğini hatırlatarak, kamuoyunda bu zamların tekrar “yanlış bir karar” tartışmalarını alevlendirdiğini belirtti.
Uzmanlar, bu tür belirsizliklerin Fransız Rafale, Eurofighter Typhoon veya İsveç yapımı Saab Gripen gibi alternatiflerin yeniden değerlendirileceği bir süreci başlatabileceğini ifade ediyor. Özellikle henüz teslim almamış ülkeler, bu artışları dikkate alarak farklı tedarik seçeneklerini masaya yatırabilir.