Kronik böbrek hastalığı, dünya genelinde her 10 kişiden birini etkileyen ve ölüm nedenleri arasında üst sıralarda yer alan önemli bir sağlık sorunu. Ancak yapılan araştırmalar, kadınların böbrek hastalıklarına yakalanma riskinin erkeklere göre daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor.
Kadınlarda kronik böbrek hastalığı görülme oranı yaklaşık %14 iken, bu oran erkeklerde %12 civarında. Kadınlar, 193 milyonluk hasta grubunun büyük bir kısmını oluşturuyor. Her yıl yaklaşık 600 bin kadın, kronik böbrek hastalıkları nedeniyle yaşamını yitiriyor.
ENFEKSİYON VE LUPUS KADINLARI VURUYOR
Kadınların böbrek sağlığını tehdit eden unsurlar arasında en yaygın olanlardan biri böbrek enfeksiyonları. Kadınların anatomik yapısı, idrar yolu enfeksiyonlarının böbreklere ulaşmasını kolaylaştırıyor. Özellikle sık sık sistit geçiren kadınlarda bu enfeksiyonların böbreklere yayılma riski daha yüksek.
Bir diğer önemli risk faktörü ise lupus. Bu bağışıklık sistemi hastalığı, böbrek dokularına zarar verebiliyor ve daha çok kadınlarda görülüyor. Bu nedenle, lupus tanısı alan kadınların düzenli aralıklarla böbrek kontrollerini yaptırmaları gerekiyor.
GEBELİK BÖBREK SAĞLIĞINI ETKİLEYEBİLİR
Gebelik dönemi, kadınlarda böbrek sağlığı için kritik bir süreçtir. Kronik böbrek hastalığı bulunan kadınlarda gebelik, anne ve bebek sağlığı açısından ciddi riskler barındırır. Ancak sağlıklı kadınlarda bile preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) gelişmesi durumunda, doğum sonrası dönemde kronik böbrek hastalığı gelişme riski 4 ila 5 kat artmaktadır.
Bu nedenle gebelik öncesi ve süresince böbrek fonksiyonlarının düzenli kontrolü, anne ve bebek sağlığı açısından hayati öneme sahiptir.
KADINLAR DAHA FAZLA HASTA AMA DAHA AZ TEDAVİ ALIYOR
İlginç bir diğer veri ise kadınlar hastalığa daha sık yakalanmalarına rağmen, diyaliz gibi tedavilere daha az erişebiliyorlar. Türkiye’de son dönem böbrek yetmezliği tedavisi gören hastaların %57’si erkek, %43’ü ise kadın. Gelişmiş ülkelerde bu oranlar birbirine yakınken, az gelişmiş bölgelerde kadınların oranı %30’un altına düşüyor.
Sosyoekonomik engeller, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan problemler, kadınların tedaviye ulaşmasını zorlaştırıyor. Böbrek naklinde de benzer bir tablo söz konusu. Kadınlar, sevdiklerine böbrek bağışlama konusunda daha gönüllü olmalarına rağmen, kendileri ihtiyaç duyduklarında aynı desteği alamayabiliyor.
FARKINDALIK HAYAT KURTARIR
Kadınlarda böbrek hastalıklarının yaygınlığına rağmen tanı ve tedaviye erişimde yaşanan sorunlar, toplumsal farkındalığın artırılmasını zorunlu kılıyor. Risk grubunda yer alan kadınların düzenli tarama testlerinden geçmesi, erken tanı ile hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir. Ayrıca gebelik sürecinde böbrek sağlığına daha fazla önem verilmesi, hem anne hem de bebek sağlığını korumada büyük fark yaratır.
KADINLAR İÇİN EŞİT SAĞLIK HİZMETİ ŞART
Kadınlar, böbrek hastalıkları açısından hem fizyolojik hem sosyolojik nedenlerle daha fazla risk altında. Bu nedenle sağlık politikalarında kadınların bu kırılganlığı göz önünde bulundurularak eşit erişim ve önleyici sağlık hizmetlerine öncelik verilmesi gerekiyor.




