Anoreksiya nervoza, kilo alma korkusu ve çarpık beden algısıyla ortaya çıkan ciddi bir yeme bozukluğu olarak özellikle gençler arasında yaygınlaşıyor. Sosyal medya fenomeni Nihal Candan’ın hastanede tedavi görürken hayatını kaybetmesi, bu hastalığın ne denli tehlikeli olduğunu bir kez daha gösterdi.
İDEAL BEDEN ALGISI VE ANOREKSİYA NERVOZA
Genellikle ergenlik ve genç yetişkinlik döneminde görülen anoreksiya nervoza, kadınlarda daha sık ortaya çıkıyor. Türkiye’de sosyal medya ve toplumun dayattığı “ideal beden” algısı, hastalığın tetikleyici en önemli faktörlerinden biri olarak kabul ediliyor. Hastalar, normal kiloda olmalarına rağmen kendilerini kilolu görerek aşırı diyetler uyguluyor, yoğun egzersiz yapıyor ve sağlıksız yöntemlerle kilo vermeye çalışıyor.
Nihal Candan’ın cezaevinde başlayan ve tahliye sonrası ağırlaşan anoreksiya süreci, 23 kiloya kadar düşmesiyle trajik bir sonuca ulaştı. Bu durum, anoreksiyanın sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik sorunlarla da yakından ilişkili olduğunun altını çiziyor.
PSİKOLOJİK ETKİLER VE TEDAVİ SÜRECİ
Anoreksiya nervoza, mükemmeliyetçilik, düşük özsaygı ve kontrol ihtiyacı gibi psikolojik faktörlerle de bağlantılı. Hastalık, kilo kaybı, yorgunluk, saç dökülmesi ve sosyal izolasyon gibi belirtilerle kendini gösteriyor. İleri aşamalarda kalp sorunları ve organ yetmezliği gibi ciddi komplikasyonlar görülebiliyor.
Tedavi sürecinde psikiyatrist, diyetisyen ve psikologların birlikte çalışması büyük önem taşıyor. Bilişsel davranışçı terapi ve beslenme danışmanlığı, hastalığın iyileştirilmesinde kilit rol oynuyor. Ancak, hastaların damgalanma korkusuyla yardım almaktan çekinmeleri, tedavinin önündeki en büyük engellerden biri olarak dikkat çekiyor.
FARKINDALIK VE ERKEN TEŞHİS HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR
Uzmanlar, ailelerin ve toplumun anoreksiya nervoza belirtileri konusunda bilinçlenmesinin gerekliliğine vurgu yapıyor. Nihal Candan’ın ölümü, bu sessiz hastalığın ciddiyetini ve tedavi ihtiyacını gözler önüne serdi. Erken teşhis ve etkili tedavi ile anoreksiyanın üstesinden gelmek mümkün.
Toplumda farkındalık yaratmak ve destek mekanizmalarını güçlendirmek, gençleri bu tehlikeli hastalıktan korumak için hayati önem taşıyor.
