Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde dünyaya gelen ve 29 yıl imamlık yaptıktan sonra emekliye ayrılan Halil Karaca, yıllardır içinde saklı kalan hat merakının peşinden giderek 47 yaşında bu sanata adım attı. Çocukluk yıllarından itibaren güzel yazıya ilgi duyan Karaca, imamlık döneminde camilerde gördüğü yazıların anlamını çözmeye çalışarak kendisini bu alana daha çok yakın hissetti. 2003 yılında eğitim almaya başlayan Karaca, 7 yıl boyunca hattat Mahmut Şahin ile çalışarak hüsn-i hattın inceliklerini öğrendi.
Sülüs yazıyla başlayan yolculuğu zamanla nesih, rika, celi divani ve talik yazılarına kadar uzandı. İcazetini aldıktan sonra Odunpazarı’ndaki Kurşunlu Külliyesi’nde çalışmalarını sürdüren Karaca, sipariş üzerine hazırladığı eserleri Türkiye’nin pek çok şehrine ve yurt dışına ulaştırdı. 2023’te Türk Dünyası Vakfı bünyesindeki yeni atölyesine taşınan sanatçı, burada hem üretmeye hem de yeni ustalar yetiştirmeye devam ediyor.
HAT SANATI ZOR AMA SABREDEN İÇİN ÖZEL BİR YOL
Halil Karaca, hat sanatını “doğru çizgi çekme sanatı” olarak tanımlıyor. Ona göre yazıdaki estetik, insanın hayatına da yansıyor. Bu düşünceyle derslere gelen öğrencilerini önce sabır konusunda hazırladığını söylüyor. Günde onlarca kişinin hat dersiyle ilgilendiğini, ancak sürekliliğin düşük olduğunu belirten Karaca, 20 yılda yüzlerce öğrenci yetiştirdiğini anlatıyor.
Düzenli devam eden yaklaşık 50 öğrencisinden 7’si icazet alacak seviyeye ulaşmış durumda. Şu anda dört öğrenciyle birebir çalışmayı sürdüren Karaca, bu sanatın yaşaması için elinden geleni yaptığını vurguluyor. Öğrencilerine kamış kalemden mürekkep yapımına, aharlı kâğıt hazırlığından yazım tekniklerine kadar her aşamayı öğretmeye özen gösteriyor. Öğrenme yolunun uzun olduğunu kabul eden Karaca, “Ben 47 yaşında öğrendim. İsteyen herkes öğrenebilir, yeter ki sabırdan vazgeçmesin.” diyerek yeni başlayanları cesaretlendiriyor.
BEŞ YAZI TÜRÜNDE USTA: GELENEKSEL DOKUNUŞLA MODERN ESERLER
Karaca, eserlerinde beş farklı hat yazı türünü ustalıkla kullanıyor: sülüs, nesih, rika, celi divani ve talik. Her yazı türünün kendine özgü estetik ve teknik özellikleri olduğunu belirten Karaca, özellikle sülüs ve celi divaninin daha geniş kompozisyonlara imkan tanıdığını söylüyor. Sanatçının sipariş üzerine hazırladığı gül, lale ve tuğra formundaki isim ve ayet tasarımları hem Türkiye’de hem de Avustralya ile KKTC gibi ülkelerde yoğun ilgi görüyor.
Kalemin uçlanması, mürekkebin kıvamı, kâğıdın hazırlanması ve yazının yerleşimi… Hepsi ayrı bir emek ve dikkat gerektiriyor. Bir eserin tamamlanma süresi, tasarımın niteliğine göre birkaç günden bir haftaya kadar değişebiliyor. Karaca, yıllar içinde bu sanatın hayatına kattığı en önemli katkının estetik bakış açısı olduğunu aktarıyor. Simetri duygusunun, yazıdaki denge arayışının zamanla günlük yaşamına da yansıdığını ifade ediyor.
