Türk musikisinin en saygın isimlerinden biri olarak kabul edilen Neyzen Niyazi Sayın, 8 Ekim 2025 Çarşamba günü 98 yaşında İstanbul’da hayatını kaybetti. Sayın, sadece ney icrasındaki ustalığıyla değil, aynı zamanda ebru sanatı, fotoğrafçılık ve geleneksel el sanatlarındaki birikimiyle de tanınıyordu.
Kendine özgü üslubuyla Türk musikisine farklı bir soluk getiren Sayın, birçok kuşağa ilham olmuş bir sanatçı olarak anılıyor. Vefatı, hem sanat dünyasında hem de Türk musikisi camiasında büyük üzüntü yarattı.
Niyazi Sayın’ın Hayatı Ve Sanat Yolculuğu
1927 yılında İstanbul Üsküdar’da doğan Niyazi Sayın, aslen Makedonya’nın Resne yakınlarından gelen bir ailenin en küçük çocuğuydu. Eğitimini Üsküdar Paşakapısı’nda tamamladıktan sonra Haydarpaşa ve Beyoğlu liselerinde sürdürdü; ancak babasının vefatı ve savaş koşulları nedeniyle lise eğitimini yarıda bırakmak zorunda kaldı.
Askerlik görevini tamamladıktan sonra İstanbul Belediye Konservatuvarı Türk Müziği Bölümü’nde sanat eğitimine başladı. Genç yaşlarda spora ilgi duyan Sayın, bir dönem Fenerbahçe genç takımında futbol oynadı. Fakat müzik tutkusu ağır bastı ve kısa sürede bu alanda kendini geliştirdi.

Neyle Başlayan Sanat Serüveni
Sayın, müzikle olan yolculuğuna ağız armonikası çalarak başladı. Zamanla cami musikisine duyduğu ilgi onu geleneksel Türk müziğine yöneltti. 1947’de tanıştığı ebru ustası Mustafa Düzgünman sayesinde sadece müzikte değil, ebru, ciltçilik, fotoğrafçılık ve tespihçilik alanlarında da derinleşti.
İlk neyi olan Süpürde Neyi’ni 1948 yılında satın alan Sayın, ney derslerine Neyzen Gavsî Baykara ile başladı ve ardından Neyzen Halil Dikmen’in öğrencisi oldu. On beş yıl boyunca Dikmen’in evinde ney ve resim derslerine katılarak hem müzik hem sanat disiplini kazandı.
Radyo Yılları Ve Uluslararası Başarılar
1950’li yıllarda Üsküdar Musiki Cemiyeti ve Neyzen Süleyman Erguner’le birlikte İstanbul Radyosu’nda icralarda bulunan Sayın, performanslarıyla dikkat çekti. Uzun yıllar radyo kadrosunda görev aldı, arşiv çalışmaları yaptı ve müzik icrasında öncü oldu.
1956-1969 yılları arasında Münir Nurettin Selçuk’un davetiyle İstanbul Belediye Konservatuvarı İcra Heyeti’nde görev yaptı. 1976’da İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nda öğretim görevlisi olarak çalıştı ve Nefesli Sazlar Anabilim Dalı Başkanlığı görevini üstlendi.
1980’de ABD’nin Seattle kentinde Washington Üniversitesi’nin davetiyle dersler verdi, konserler düzenledi ve ebru sergileri açtı. Ayrıca İngiltere, Almanya ve Fransa gibi birçok ülkede Türk müziğini temsil etti.

Çok Yönlü Bir Sanatçı
Niyazi Sayın, yalnızca bir müzisyen değil; ebru, fotoğraf, tespihçilik, sedef kakmacılığı, tornacılık ve gül yetiştiriciliği gibi birçok alanda da usta bir sanatkârdı. Hocası Halil Dikmen’in disipliniyle Tanburi Cemil Bey’in yenilikçi ruhunu birleştirerek Türk musikisine yeni bir yön kazandırdı.
Sanat hayatı boyunca Türk kültürüne yaptığı katkılar dolayısıyla birçok ödül kazandı. 2009 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü, 2014 yılında ise Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü kendisine takdim edildi.
Türk Sanatının Sessiz Dâhisi
Niyazi Sayın, ardında sayısız öğrenci, eser ve derin bir sanat mirası bıraktı. Onun çalışmaları, hem Türk musikisi hem de geleneksel sanatlar açısından yeni kuşaklara yol gösterici olmaya devam ediyor. Sanat çevreleri, Sayın’ın ölümünü “Türk kültürü için büyük bir kayıp” olarak değerlendiriyor.





