Ekonomik belirsizlikler ve enflasyona karşı parasını koruma refleksi, yatırımcıları her dönem güvenli liman altına yönlendiriyor. Türk toplumunda kuyumculuk, sadece ticari bir faaliyet değil, aynı zamanda mahalle kültürünün ve karşılıklı güvenin bir parçası olarak görülüyor. Son dönemdeki dolandırıcılık vakaları ise bu duruma gölge düşürecek cinsten.
'SEKTÖR DIŞINDAN GELENLER YAPIYOR'
İstanbul Kuyumcular Odası (İKO) Başkanı Mustafa Atayık, piyasada artan mağduriyetlere dikkat çekti. Atayık'a göre sorun genellikle mesleğin içinden gelmeyen ancak kuyumcu tabelası altında çalışan kişilerden kaynaklanıyor. Bu kişiler, vatandaşı 'Altınını bize bırak, sana aylık kâr payı verelim' diyerek ikna ediyor. Ancak günün sonunda dükkan kapandığında, emanet bırakılan tüm birikimler de buhar olup uçuyor.
'YASAL OLARAK SUÇ TEŞKİL EDİYOR'
Yasal mevzuatın bu konuda çok net olduğunu vurgulayan Atayık, bir kuyumcunun emanet adı altında altın, para veya ziynet eşyası kabul etmesinin, bunları saklamasının veya işletmesinin suç olduğunu belirtti.
Başkan Atayık, vatandaşlara seslenerek şu kritik uyarıyı yaptı:
'Eğer birikiminiz varsa bunu kuyumcuda değil, varsa kendi kasanızda ya da banka kiralık kasalarında muhafaza edin. Emanet sistemi yasal bir zemin taşımaz.'
YAKALANANA AĞIR CEZA VAR!
Maliye ve Ticaret Bakanlığının denetimleri de bu konuda oldukça sıkı. Bir kuyumcuda emanet altın tespit edilirse, devlet bunu o işletmenin ticari envanteri olarak kabul ediyor ve vergi cezası kesiyor.
Ayrıca Ticaret Bakanlığı, bu ihlali gerçekleştiren işletmelere 2025 yılı tarifesine göre 22 bin liradan başlayıp 684 bin liraya kadar varan ağır idari para cezaları uyguluyor. Bu cezaların yeni yılda yeniden değerleme oranıyla daha da artması bekleniyor.




