Uzmanlara göre, dizi ve filmlerde şiddetin karizmatik karakterler aracılığıyla sunulması, özellikle ergenlik dönemindeki gençlerde olumsuz etkilere yol açabiliyor. Ergenlik döneminde kimlik arayışı içinde olan gençler, şiddet içeren yapımlardaki ünlü oyunculara hayranlık duyabiliyor ve onları rol model olarak görebiliyor. Bu durum, gençlerin gündelik yaşamda şiddeti daha normal ve kabul edilebilir görmesine neden oluyor.
Şiddet sahnelerinin ödüllendiriliyormuş gibi sunulması ise özellikle kimlik karmaşası yaşayan ve aile ya da çevresinde zorbalığa maruz kalan gençleri daha fazla etkiliyor. Uzmanlar, ebeveynlerin bu noktada çocuklarıyla birlikte izlenen içerikler üzerine konuşması ve sahneleri eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirmesi gerektiğini vurguluyor.
"ERGENLER KARİZMATİK KARAKTERLERLE DUYGUSAL BAĞ KURUYOR"
Psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Serdar Nurmedov, şiddet içerikli dizilerin ergenleri hızla etkileyebildiğini belirtiyor. Nurmedov, “Şiddet içerikli bu diziler ergenleri çok çabuk gaza getirip frene basmasını zorlaştırır. Eğer izledikleri karakterin hayatıyla kendi hayatları arasında bir benzerlik bulurlarsa, o karakterle güçlü bir duygusal bağ kurarlar. Karakterin sevincini gerçek sevinç, üzüntüsünü gerçek üzüntü gibi yaşarlar.” diyor.
Nurmedov’a göre bu durum, özellikle “parasosyal bağlanma” kavramıyla açıklanıyor. Ergenler, karizmatik dizi ve film karakterleriyle tek taraflı ama gerçekmiş gibi hissettikleri bir bağ kurabiliyor. Böylece, rol model olarak gördükleri karakterin davranışlarını benimseyebiliyorlar.
ŞİDDETİN SONUÇLARI MUTLAKA GÖSTERİLMELİ
Nurmedov, dizilerdeki şiddetin nasıl sunulduğunun kritik olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullanıyor:
“Gençler dizilerdeki karakterlerle özdeşim kurar ve o davranışın sonucuna dikkat eder. Eğer şiddetin sonucunda karakter ödüllendiriliyorsa, bu davranışı makul kabul edip sürdürürler. Oysa dizilerde şiddetin bir bedeli olduğu, sonunda ceza alındığı mutlaka gösterilmelidir. Aksi halde şiddet, gençler için çekici bir seçenek haline gelir.”
Nurmedov, yapımcıların gençleri olumsuz etkileyebilecek sahnelere karşı daha hassas davranması gerektiğini vurguluyor. Ona göre, şiddetin dramatize edilmesi tehlikeli; ancak şiddetin yanlış olduğunun, mağdurun hakkını aldığı ve suçlunun cezalandırıldığı yapımlar eğitici bir rol üstlenebilir.
EBEVEYNLER REHBER OLMALI
Uzmanlar, gençlerin dizi ve filmlerden etkilendiği bu süreçte ailelere de önemli görevler düştüğünü hatırlatıyor. Ebeveynlerin, çocuklarının karşısına rol model olarak çıkmaları gerektiğini belirten Nurmedov, “Dizilerde böyle ama gerçek hayatta böyle değil.” mesajının verilmesinin çok önemli olduğunu söylüyor.
Ailelere önerisi ise birlikte dizi izlemek ve kritik sahnelerde diziyi durdurarak çocukların ne hissettiğini, neler düşündüğünü sormak. Ancak bu yapılırken ebeveynin bir polis gibi değil, bir rehber gibi yaklaşması gerektiği ifade ediliyor.
Nurmedov ayrıca RTÜK’e de dikkat çeken bir öneride bulunuyor:
“Çocuğa, ergene ve genç yetişkine yönelik yapımlarda RTÜK’ün çocuk psikiyatristi ya da çocuk psikoloğu danışmanı şartı koşması gerekir. En azından bu süreçte yapımların uzman denetiminden geçmesi çok faydalı olacaktır.”
Uzmanlara göre, şiddet içerikli dizilerin toplum üzerindeki etkilerini en aza indirmek için yapımcıların sorumluluk alması, ebeveynlerin çocuklarıyla açık iletişim kurması ve düzenleyici kurumların aktif rol üstlenmesi gerekiyor.




