Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Instagram ve diğer sosyal medya platformları hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, sosyal medya şirketlerinin militanlaştığını ve dijital faşizm uyguladıklarını belirtti. Filistinli şehitlerin fotoğraflarına bile tahammül edemeyen bu platformların, hemen sansür uyguladığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal medya şirketlerinin, Filistin'in şanlı direnişine açıkça savaş açtığını söyledi. Terör örgütlerinin sosyal medyayı rahatça kullandığını vurgulayan Erdoğan, bu şirketlerin Filistin halkının haklı direnişini engellemeye çalıştıklarını belirtti. Erdoğan, "Her türlü ahlaksızlığı özgürlüğe alıp teşvik eden bu şirketler, Filistin halkının direnişine savaş açmış durumdadır," dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuyla ilgili, "Basit bir cümleye bile hemen sansür uygulamayı kendileri için görev addediyorlar. Filistinli şehitlerin fotoğraflarına bile tahammül edemeyip anında yasaklayan bir dijital faşizmle karşı karşıyayız." ifadelerini kullandı.
"BU ŞİRKETLER FİLİSTİN'İN ŞANLI DİRENİŞİNE AÇIKÇA SAVAŞ AÇMIŞTIR"
Şirketlere yapılan uyarılara rağmen terör örgütlerinin sosyal medyayı rahatça kullandığına da vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Her türlü fuhşiyatı, ahlaksızlığı özgürlüğe alıp teşvik eden şirketler, Filistin halkının şanlı direnişine sanal alemde açıkça savaş açmıştır. Gelinen noktada şirketlerin çıkarlarına dokunan her hususta mafya gibi davrandıklarına şahit oluyoruz. Bu tavra esasen yeni tanıklık etmiyoruz. Uyarılarımıza rağmen tüm terör örgütleri bu mecralarda at koşturuyorlar. Milletimizin inancına alenen hakaret ediyorlar. Suç ve terör şebekeleri bu mecralarda istedikleri propagandayı yapıyorlar." dedi.
"GEZİ OLAYLARINDA İSTANBUL'DA KAMP KURANLAR, GAZZE'DE ÜÇ MAYMUNU OYNUYOR"
Sosyal medya şirketleriyle arzu edilen iş birliğinin tam anlamıyla gerçekleştirilemediğini de belirten Erdoğan, konuyla ilgili şunları söyledi:
Her şey gözlerimizin önünde yaşandı ve yaşanıyor. Gazeteciler katledildi, uluslararası basın kuruluşları ses çıkarmadı. Batı demokrasilerinde demokrasi gelmedi. Çocuklar, kadınlar, daha ağzı süt kokan bebekler öldürüldü, insan haklarından dem vuranlardan kayda değer itiraz yükselmedi. Gezi olayları sırasında İstanbul'a kamp kurup 24 saat canlı yayın yapanlar, 10 aydır Gazze'de üç maymunu oynuyorlar.
"ELLERİNDEKİ İMKANLARA RAĞMEN MAĞDURİYETLERİN ÖNÜNÜ KESECEK HİÇBİR ŞEY YAPMIYORLAR"
İsrail vahşetini gizlemek için her yola başvuruyorlar. Sosyal medya şirketleri gemi azıya çekti, militanlaştılar. Basit bir cümleye bile hemen sansür uygulamayı kendileri için görev addediyorlar. Filistinli şehitlerin fotoğraflarına bile tahammül edemeyip anında yasaklayan bir dijital faşizmle karşı karşıyayız. İsmail Haniye'nin şehadeti bize düşünce hürriyetinin sınırlarını, Batılı ülkelerde İsrail kaprislerinin belirlediğini çok net göstermiştir. Her türlü fuhşiyatı, ahlaksızlığı özgürlüğe alıp teşvik eden şirketler, Filistin halkının şanlı direnişine sanal alemde açıkça savaş açmıştır. Gelinen noktada şirketlerin çıkarlarına dokunan her hususta mafya gibi davrandıklarına şahit oluyoruz. Bu tavra esasen yeni tanıklık etmiyoruz. Uyarılarımıza rağmen tüm terör örgütleri bu mecralarda at koşturuyorlar. Milletimizin inancına alenen hakaret ediyorlar. Suç ve terör şebekeleri bu mecralarda istedikleri propagandayı yapıyorlar. İtibar suikastları sebebiyle şimdiye kadar binlerce insanın hayatı karardı. Bu şirketler ellerinde her türlü imkan olduğu halde mağduriyetlerin önünü kesecek etkili hiçbir adım atmadı. İsteksizlikleri halen devam ediyor. İlgili kurumlarımızla rahatsızlığımızı dile getirdik, diyalog hattı kurduk. Arzu edilen işbirliğini henüz tam manasıyla tesis edemedik. Burada rahatsız edici bir diğer durum ülkemizdeki muhalefetin kaypak tutumudur.
"HEPİMİZİ ÜRKÜTMESİ GEREKEN KAN, ZULÜM VE SAVAŞ SIRADAN HALE GELDİ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:
İnsan hakları fikrinin muhafazası, geliştirilmesi, saldırılar karşısında korunması toplumsal barışın teminatıdır. Çevremizdeki gelişmeleri hep birlikte takip ediyoruz. Programımızı dünyada ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığı bir dönemde icra ediyoruz. Uluslararası sistemde ciddi bir güç boşluğu var. Bir ahlak ve vicdan kaybı ile de karşı karşıyayız. Hepimizi ürkütmesi gereken kan, zulüm, savaş ve çatışma sahneleri adeta sıradan hale geldi. İnsanlığın kendi ortak güvenliğini temin etmek için tesis ettiği kurumlarda, normlar günden düne irtifa kaybediyor.
"NE IRAK'IN İŞGALİNDEN NE DE RUSYA-UKRAYNA SAVAŞINDAN GEREKLİ DERSLER ÇIKARILMADI"
Kural temelli sistemin yıkılışına şahitlik ediyoruz. Bu kötü gidişatı tersine çevirecek adımlar da atılmıyor. Ne Irak'ın işgalinden, ne de Rusya-Ukrayna savaşından gerekli dersler çıkarılmadı. Küresel sistemi adalet eksenli revize edecek yaşam hakkı dahil, hak ihlallerinin önüne geçecek hiçbir çaba gösterilmedi. Bu kayıtsızlık karşısında patlak veren her kriz bir öncekini aratmıştır. Gazze krizi ile beraber küresel sistem iflas bayrağını çekmiştir. Gazze, tüm dünyada maskeleri indirmiş, on yıllardır bize örnek gösterilen kurumların içinin ne kadar kof olduğunu apaçık ortaya koymuştur.
"BATILI ÜLKELER İSRAİL'İN SOYKIRIM POLİTİKASININ SUÇ ORTAĞI"
Gazze'de Filistin halkının maruz kaldığı soykırımı anlatmaya artık kelimeler kifayet etmiyor. Bakınız, soykırım başlayalı tam 10 ay oldu. Bu sürede 16 binden fazla çocuk öldü, 40 bin masum insan şehit edildi. Enkaz altındaki on binden fazla şehidin naaşına ulaşılamıyor. Bir kısmı ağır 100 bine yakın yaralı var. İsrail, Gazzelileri sadece kurşunlarla öldürmüyor. Aç, susuz, gıdasız bırakarak da katlediyor. Azgınlaşan bir haydut devlet, avuç içi kadar toprak parçasına sıkıştırdığı 2.3 milyon insana karşı 300 gündür barbarlığın her türlüsünü sergiliyor. Bu zulüm karşısında BMGK'dan çıt yok. Yasak savma kabilinden güya bir karar aldılar ama uygulamak için kıllarını dahi kıpırdatmadılar. Batılı ülkeler zaten İsrail'in soykırım politikasının suç ortağı. Katilleri alkışlayarak alenen gösteriyorlar. Şu ikazı açık açık yapmak durumundayım. Tarih kimin nerede durduğunu çok net kaydediyor. Nasıl bundan 85 sene önce Hitler'in Nazi Parlamentosu'nda yaptığı soykırım konuşmasını alkışlayanlar utançla yazıldıysa, günümüz Hitler'i Netanyahu'yu alkışlayanlar da ellerine yapışan kara lekeyi ömür boyu temizleyemeyecek.
İSMAİL HENİYYE SUİKASTI
Biz bedeli ne olursa olsun, ne kadar ağır olursa olsun hakkı tutup kaldırmanın derdindeyiz. Filistin sınavından hem şahsen hem de ülke ve millet olarak alnımızın akıyla çıkmanın samimi gayreti içindeyiz. 40 bin insanın ölümünden sorumlu olanları kırmızı halıyla karşılamak basiretsizliktir. Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye kardeşimizin İran'ın başkenti Tahran'da şehit edilmesini alkış sahnesinden bağımsız okuyamayız. O korkunç görüntüler Filistin halkını derinden yaralamakla kalmamış daha kötüsü Netanyahu'yu şımartmıştır. Bütün dünya kamuoyu İsrail'in ateşkese iknasını beklerken, sonuç müzakerecinin kalleş bir suikastle şehit edilmesi olmuştur. Akıl ve izan sahibi hiçbir kimse böyle bir durumu normal karşılayamaz. Ramazan Bayramı'nın 1. gününde çocukları ve torunları yine şehit edilmişti. Çarşamba günü şehitler kervanına bizzat kendisi katıldı. İsmail Heniyye'nin şehadeti ile Filistin direnişinin gurbetteki kahramanlarına bir güzel insan daha eklendi.
Biz kendisinin gayretine, Filistin davasına olan sadakatine, milletimize olan samimi muhabbetine şahittik. Biz ayın 15'inde Meclisimizde Mahmud Abbas'ı konuşturma planındaydık. Haniye kardeşimizi de burada konuşturalım demiştik. Hatta Meclis mi olsun bu salonumuz mu olsun diye planı yapıyorduk. O planı yaparken hemen ertesi gün şehadeti duyduk.
Bazı ekranlarda bazı cibilliyeti bozuk olanlar bizim Haniye'ye gösterdiğimiz ilgiyi hazmedemedi. Biz sizden mi izin alıp da karar verecektik. Biz milletimizden gerekli izni aldık, adımlarımızı da buna göre atıyoruz.