Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Çocuklara Kur’an eğitimi ve yaz Kur’an kursları

O, Allah’ın inzal buyurduğu kitapların en büyüğü, benzeri bulunmayan bir nur, nefislerin şifası, kalblerin inşirahı olarak  buyurduğu açık bir bürhandır.

O, Allah’ın inzal buyurduğu

Hazırlayan :F.Zehra BALABAN Kütahya İl Vaizi

Kur’an-ı Kerimin önsözü durumundaki Fâtiha suresinden sonra,Kitab’ı ilk açan okuyucu için; “Bu Kitap kendisinde şek ve şüphe bulunmayan bir Kitaptır. Muttakiler için rehber-kılavuz (hüden)dir.” (2/Bakara, 2) açıklaması yapılarak okuyucunun Kitap hakkında endişe etmemesi gerektiği âdeta teyid edilmiştir. Lâ raybefih denilerek Kitabın varlığı; Hüden denilerek de kitabın ne amaçla gönderildiği anlatılmaktadır. Böylece Kitabı eline alan mü’min, Allah’tan olduğu kesin olan buKitab’ı rehber-kılavuz edinerek yolunu bulabilecektir. O, hak ile batılı ayırt eden bir söz, Allah’ın sımsıkı sarılması lazım gelen sağlam ipidir. Allah Teâlâ, onu dertler için deva, kalplerin pasını silmek için cila, ders almak isteyenler için öğüt, hak dava için hidayet rehberi, abidler için feyz kaynağı kılmıştır. Kalplerin hayırlısı, onu hıfzeden dillerin hayırlısı onu okuyan evlerin hayırlısı ona mekan olandır. O, Allah’ın inzal buyurduğu kitapların en büyüğü, benzeri bulunmayan bir nur, nefislerin şifası, kalblerin inşirahı olarak  buyurduğu açık bir bürhandır.

Müslüman Kur’an’a bağlı olarak yaşar. Gönlü, kişiliği onun ikliminden neşvünemâ bulur. Kur’an bizlere Rabbimizden uzanan bir iptir. O’na sarılan kurtuluşu bulur. Kur’an sırat-ı müstakimin işaret çizgilerini belirler. Kur’an gönül evimizin ışığıdır. Kalbimizin mimarıdır. Kalp onunla imar olur. Zira Resulullah,”Hâfızasında Kur’ân’dan  hiçbir ezber bulunmayan kişi harap olmuş bir ev gibidir” Mü’minlerin yuvası, onunla nurlanmıştır. Evlerimizin kandilidir, ruhudur, direğidir. Kur’an bizlerin vazgeçilmez hayat iksiridir.Kur’an’la tanışan gönüller huzur bulur. Kur’an’ın kılavuzluğuna mahkûm olanlar yollarını hiçbir zaman şaşırmazlar. Bir mü’minin Kur’an’dan ayrı düşünülmesi imkânsızdır. Bir mü’minin Kur’an’dan ayrı kalması Rabbi ile olan iletişimini kaybetmesi anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim’in devre dışı bırakılması demek; insanın kendi var oluş sebebini iptal etmek anlamına gelir ki, bu insan için muhaldir. İnsanın Rabbi ile olan hukukunu bitirmeye kalkışması akıl alır bir davranış değildir.  Eğer insan var olacaksa Rabbi ile, yani O’nun gönderdiği mesaj ile Kur’an ile O’nun insanın önüne koyduğu önder, Hz. Muhammed (s.a.s.) ile var olacaktır.

İlk Müslümanlar Mekke günlerinde gönüllerini Kur’an suyuyla yıkadılar. Evlerini Kur’an’la dirilttiler. Mekke’nin o zulmet kokan karanlığını Kur’an’ın nuruyla aştılar. Ömer b. Hattab (r.a.)Allah Resûlü’nü öldürmeye giderken Kur’an’la dirildi, eniştesinin evinde. Mekke’nin puta tapıcıları “Onu dinlemeyin” derlerdi yandaşlarına ve kalplerine ama kendilerini Kur’an dinlemekten alıkoyamazlardı. Çünkü Kur’an’a direnmek zordu. Mekke’nin mazlum evlerinde okunan Kur’an daha sonra bütün çağların diline ulaştı. Çağları ve kavimleri kendi ölçüleriyle eğitti.

Allah Rasulü buyurmuyor muydu: “Sizin en hayırlınız Kur’an-ı öğrenen ve öğreteninizdir.” Onlar “En hayırlılar”  olmak için her türlü fedakarlığı göze aldılar. Bin bir güçlükle hazırlayabildikleri Kur’an öğrenme ortamını zaman zaman yapılan baskınlarla, hocalarının gözlerinin önünden alınıp götürülmesiyle kaybetseler dahi. Kur’an öğrenme sevdası onlarda hiçbir zaman azalmadı. Unuttular Elif-Ba’yı sonra yine başladılar okumaya.

Bir ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun…”(Tahrîm, 66/6) Bir hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyuruyor: “Hiçbir anne baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.”(Tirmizî, Birr, 33.)

Kıymetli okurlar!

Yüce Rabbimizin bizlere bahşettiği en güzel nimetlerden ve en değerli emanetlerden biri de çocuklarımızdır. Göz aydınlığı evlatlarımız, ailemizin neşesidir. Milletimizin en kıymetli sermayesidir. İstiklal ve istikbalimizin güvencesidir. Böylesi değerli bir hazineyi her türlü kötülük ve olumsuzluktan koruyup gözetmek, başta anne babalar olmak üzere hepimizin ortak görevidir. Çocuklarımızın bedenlerinin sağlıklı olması için gösterdiğimiz özen ve çabayı, ruhlarının da sağlıklı olması için göstermeliyiz. Dünyada okul başarıları ve kariyerleri için gösterdiğimiz hassasiyeti, ahirette ebedi huzur ve mutluluğa ulaşmaları için de göstermeliyiz.

Hem kendi kişiliğimiz hem de eğitimden sorumlu olduğumuz şahısların kişiliği açısından Kur’an’la bağlantıyı diri tutmak her birimizin en temel hassasiyet konumuz olmalıdır. Onun için Kur’an’ı gör, onunla ilişkini diri tut, ona sahip ol, onu çocuklarında geleceğe taşı, yaşat, çoğalt, hem kendi hayatını, hem aileni Kur’an’la buluştur…

İnsanlar için Kur’an eğitimi, ne zamana kadardır? Bizce bu eğitim, ölünceye kadar olmalıdır. Kur’an eğitimi sadece okul tatilinde bir kaç çocuğun camilere giderek, eğitim yapmaları iyi olmakla beraber yeterli değildir. Tüm bunlardan dolayıdır ki bir insanın müslümanım dedikten sonra müslümanca düşünüp, yaşayabilmesi için Allah’ın emir ve nehiylerini, O’nun Kitabı Kur’an’dan öğrenmesi gerekmektedir. Kur’ an öğrenilmeli ve bu öğrenim kısa zamanda da yaşantıya geçirilmelidir. Öğrenmek ve yaşamak bir düzendir ve bir eğitim metodudur.

Özellikle Kur’an eğitimi; çocuklarda, çocukların yaş dönemleri dikkate alınarak ve sevdirilerek başlatılmalıdır. Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığımız üzerine düşen görevi hakkıyla yerine getirmektedir.(4-6 yaş-7-12 yaş-13-22 yaş) Kategorilerinde yaz kurslarında eğitim verilecektir. Zihinlerinin dünyevi mantıklarla kirletilerek Allah’a kul olmanın önüne geçmesi engellenmeye çalışılmalıdır. Bu çalışmaya, istinasız her Müslüman anne ve babanın zaman geçirmeden, geç kaldık diye düşünmeden, doğru ve anlaşılabilir bir yöntemle çocuklarına Kur’an’ı anlatmaya, öğretmeye, sevdirmeye başlaması gerekmektedir.

Neslimizi, Kur’an’la tanıştırmak, konuşturmak, buluşturmak ve kaynaştırmak hepimizin temel görevidir. Kur’an’ı öğrenmek, bilmek, okumak ve sevmek her Müslüman çocuğun ve gencin vazgeçilmez hakkıdır. Kur’ an’ı Kerim, çocuklara öncelikli olarak verilmesi gereken temel eğitim prensiplerini Lokman (a.s.)’ın zatında şöyle açıklamaktadır. “Lokman, oğluna öğüt vererek; yavrucuğum Allah’a ortak koşma! Doğrusu şirk büyük bir zulümdür, demişti”(31/ Lokman s./13).  Bu ayete göre çocuğa ilk verilmesi ve öğretilmesi gereken terbiye, Allah’ın varlığını, birliğini ve ortağı olmadığını öğretmektir.

Kur’an’ın amacı, Yüce olan Allah’ın insanı kendi istekleri doğrultusunda şekillendirmek, yönlendirmektir. Yani Kur’an bir inşa düşüncesinin adıdır. Kur’an’ın hedefi, gönderildiği zamandaki toplumdan bu güne, bugünden geleceğe, tüm insanlık için hayatı tanımlayacak, inşa edecek olan, Kur’an insanını oluşturmaktır. Bu ise insanı öğrenme ve yaşamada sorumlu kılar. Yani niçin yaratıldığını bilen ve bu bilmeye göre yaşayan insanı hayatı oluşturmaktır bu sorumluluğun merkezi. Bu sorumluluğu yerine getirmek çok da zor değildir. Çünkü insanın fıtratı Yüce Allah tarafından bu sorumluluğa uygun bir şekilde hazırlanmıştır. İnsana düşen ise, dünyada düşünüp, akledip, sağlam, karakterli, kişilikli bir şekilde Allah’a kul olarak hayat sürmektir.

Kur’an,Hz.Muhammed (s.a.s.) vasıtasıyla oluşturduğu ilk öncü nesilde kendisinin gönderiliş amacına uygun bir yaşam modeli oluşturmuştur. Kur’an, insan için, insanın inanma ve yaşama ilkeleri için diri olan insanlara (Yasin 36/70) gönderilmiş bir kitaptır.  Bugün, geleneksel anlayışta, yüzünden okuyarak sevap kazanılan, ölüm anlarında kullanılan ve belli zaman ve zeminlere hapsedilmiş bir kitaptır Kur’an. Kur’an’a saygı gösterirken saygısızlığa itilir insanlar. Onunla korunmak (Bakara 2/2), onunla aydınlığa çıkma“Ki onunla, Allah kendi rızasını arayan herkese kurtuluşa götüren yollarını gösterir, rahmetiyle onları karanlığın derinliklerinden aydınlığa çıkarır ve dosdoğru bir yola yöneltir”

(Maide 5/16), hakkı batıldan ayırmak:“Bütün insanlığa bir uyarı olsun diye, kuluna hakkı batıldan ayırt edici ve fark ettirici bir ölçü olarak Kur’ân’ı indiren Allah yücelerin yücesidir” (Furkan 25/1) İnsanlara öğüt vermek “İşte biz bu Kur’ân’da üzerinde düşünsünler diye, insanların önüne her çeşit örnek getirmekteyiz” (Zümer 39/27) yerine onu duvarların, rafların üst kısımlarına koyup ondan uzaklaşmak temel şiar olmuştur.

Muhterem okurlarım!

İnsan, her hâlükârda hayatını garantiye almak, huzurlu bir şekilde yaşamak yolunda plânlar yapar. Ancak zaman zaman yanlış tespitlerle tedbir yerine tehlikeye sarılır da farkında olmaz. Bu sebeple yüce Allah, insanoğlunu îkaz eder:“Dünyaya dalıp da âhireti bir tarafa bırakarak) kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın!” (Bakara  2/195)   Bu ilâhîîkazı, zamanımızda bir de Kur’ân-ı Kerîm öğretim ve eğitimi hakkında bilhassa değerlendirmek lâzım. Çünkü bazıları, Kur’âneğitmine ayrılacak bir yıllık zamanı, sudan bahanelerle kayıp bir zaman parçası olarak değerlendirebiliyor. Ya da geçiştirici tutarsız yaklaşımlarla başka şeyleri daha değerli olarak görüyor. Hayatî meseleler, sadece maddî ve sadece dünyaya ait olarak düşünülüyor. Oysa bu, bir sonsuzluk yolcusu olan insan için en büyük tehlikedir. Bütün hazırlıkları mola yerine göre yapmak, son gidilecek yere eli dolu gidememek, ne kadar doğru bir davranıştır? Bilhassa yüce yaratıcının bizler iki dünyayı da kazandıracak olan yüce kitabını tam ve doğru olarak gönlümüze ve dimağlarımıza yerleştirememek, bir ömürlük değil, sonsuz bir kayıp demektir. Unutmamalıdır ki Kur’ân, bizi sonsuzluğa ve Allâh’a bahtiyar olarak kavuşturacak olan en temel adımdır. Kur’ân’ı öğrenmek ve kavramakla geçen aylar ve yıllar, hayatımızın en verimli ve en kârlı anlarıdır. Çünkü bu anlar, insan hayatının bütün bir ömrüne ve hatta ölüm sonrasına da her yönüyle tesir eder. Elimizdeki bütün yılların olumlu veya olumsuz olarak şekillenmesinde son derece önemli rol oynar. İnsan ömrünün aslâ bitmeyen yegâne sermayesi budur. Bu sermayeden mahrumiyet ise, bütün bir nesli çorak ve güçsüz hâle dönüştürür.Gelin bu çağrıya kulak verelim , duyarsız olmayalım ,kıymetini bilelim.

Değerli okurlar!

Çocuklarımız bu seneki eğitim ve öğretimlerini tamamlayarak bir yaz tatiline daha girdiler. Yavrularımızın geleceğini inşa etmek için gayret gösteren öğretmenlerimizden ve emeği geçen herkesten Cenâb-ı Hak razı olsun. Tatilleri; televizyon, telefon, tablet ve bilgisayar karşısında vakit geçirmekten ibaret görmeyelim. Evlatlarımızın ruh ve beden gelişimlerine katkı sağlayacak olan yaz Kur’an kurslarımızı bir fırsat olarak görelim.

1 Temmuz Pazartesi günü başlayacak olan yaz Kur’an kurslarında çocuklarımız; camilerimizin ve Kur’an kurslarımızın manevi atmosferlerini soluyacaklar. Hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim ile buluşacak, rahmet elçisi Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.)’in örnek hayatıyla tanışacaklar. Abdest, namaz, oruç, zekât ve hac gibi ibadetleri daha iyi öğrenecekler. Sevgi ve saygı, kardeşlik ve muhabbet, şefkat ve merhamet gibi erdemleri daha iyi kavrayacaklar. Yardımlaşma, dayanışma ve paylaşma gibi değerleri daha fazla kuşanacaklar. İyiyle kötüyü, doğruyla yanlışı, helalle haramı, günahla sevabı birbirinden daha iyi ayıracaklar. Neşeli ve eğlenceli bir atmosferde doğru yöntemlerle, ehil ve liyakatli hocalarımız marifetiyle sahih dini bilgiyi elde edecekler.

“Yaza Kur’an’la Merhaba” çağrısıyla çocuklarımızı; camilerimize, gündüzlü ve yatılı Kur’an kurslarımıza davet ediyorum. 10 Haziran’da başlayan yaz Kur’an kursu kayıtlarımız devam etmektedir. Bu vesileyle çocuklarımızın manevi imarını gerçekleştiren fedakâr ve cefakâr hocalarımızdan, anne babalarımızdan ve onlara bu güzel imkânların sunulmasında emeği geçen herkesten Allah razı olsun.

Gelin, bu yıl; neslimize, hem vatanımıza ve bayrağımıza sahip çıkacak güç, hem de sonsuzluk yolunda ömürler ve cennetler kazandıracak bir Kur’ân eğitimi seferberliği başlatalım! Bize bin bir yıl verecek olan bir yılı Kur’ân’a ayıralım, inşaallah.

“Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle.” (Furkân, 25/74.)

Kaynaklar:

1-  Ömer Çavuşoğlu;  Eğitim

2-  Kerim Buladı; “Kuranla Tanış(tır)mak”; Umran Temmuz 2003, s.55

3- Abdullah Güzel; Kur’an Eğitimi

4-Murat Kirişçi;  Çocuklara Kur’an eğitimi ve yaz mektepleri

5-Hutbe ve vaazlar