Toplardamarların genişleyip kıvrımlı hale gelmesiyle oluşan varis, sadece estetik bir problem değil, aynı zamanda yaşam kalitesini düşüren ciddi bir damar hastalığıdır.
Memorial Şişli Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Bölümü’nden Doç. Dr. Yusuf Kuserli, varisin tedavisinde sonbahar ve kış aylarının tercih edildiğini belirtiyor.
Normal şartlarda toplardamarlardaki kapakçıklar kanı kalbe taşırken, bu kapakçıklar hasar gördüğünde kan geriye kaçar ve damar içinde birikir.
Bu durum zamanla bacaklarda dolgunluk, içi su dolmuş hissi, ağrı, kaşıntı ve kramplara neden olur. Genellikle yorgunlukla karıştırılan bu belirtiler, varis hastalığının ilk sinyalleridir.
FAZLA KİLO VE HAREKETSİZ YAŞAM VARİS RİSKİNİ ARTIRIYOR
Varis, yalnızca ileri yaşlarda değil, genç bireylerde de sık görülüyor. Uzun süre ayakta çalışan kuaför, öğretmen ve hemşirelerde, gün boyu hareketsiz kalan ofis çalışanlarında varis riski artıyor.
Kadınlarda gebelik süreci ve hormon değişimleri de hastalığın görülme sıklığını yükseltiyor. Bunun yanında obezite, damarlar üzerindeki baskıyı artırarak kan dolaşımını olumsuz etkiliyor.
Fazla kilo, damar duvarlarını zayıflatıyor ve toplardamarlardaki basıncı artırarak varisin ilerlemesine zemin hazırlıyor. Uzmanlar, kilo kontrolü, düzenli egzersiz ve kısa aralıklarla yapılan hareketlerin varis oluşumunu önlemede önemli rol oynadığını vurguluyor.

VARİS GÜNÜBİRLİK YÖNTEMLERLE TEDAVİ EDİLEBİLİYOR
Varisin erken dönemde fark edilmemesi durumunda hastalık ilerleyerek şişlik, gece krampları, kaşıntı ve ciltte renk değişiklikleriyle kendini gösterebiliyor.
İleri aşamalarda ciltte yaralar açılabilir ve damar içinde pıhtı (tromboflebit) oluşabilir. Erken dönemde kullanılan varis çorapları, bacaklara dıştan basınç uygulayarak kanın kalbe dönüşünü kolaylaştırır.
Ancak kalıcı çözüm için modern tıpta lazer, radyofrekans ve doku yapıştırıcı gibi ameliyatsız yöntemler tercih edilmektedir. Bu işlemler lokal anestezi altında yaklaşık 30 dakika sürmekte ve hastalar aynı gün taburcu olabilmektedir.
Uzmanlara göre varis, “bekleyeyim geçer” denilecek bir hastalık değildir. Düzenli hareket etmek, fazla kilodan kaçınmak, uzun süre ayakta kalmamaya özen göstermek ve bacakları dinlendirmek hastalığın ilerlemesini önlemede büyük önem taşır.




