Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Kazanç ya da zarar getiren her türlü şans oyunu kumardır.
Kumar genel manasıyla, “Şans ve becerinin birlikte veya tek başına söz konusu olduğu bir olay yahut yarışmanın ya da belirsiz bir olayın sonucu üzerine bahse tutuşma ve bu yolla kazanç elde etme” (İslam Ansiklopedisi, Kumar, 26. Cilt, s 364-367) diye tanımlanabilir. Oynandığı yer ve zamana göre değişik şekillere bürünse de kişisel ve toplumsal zararları nedeniyle tarih boyunca insan ırkına zarar veren fakat irade gücü zayıf olanlar içinden her daim kendine taraftar bulmayı başarmış bir felakettir kumar.
Kumarla, hırs ve kazanma zevkinin verdiği heyecana kapılarak zaman, sağlık, servet ve aile huzuru kaybedilmektedir.
Oysa Müslüman, kazancını alın teri ile ve helal yollardan temin etmelidir. Bu yüzden İslam, kumar ve şans oyunlarını bütünüyle yasaklamıştır.Kumar, hadis-i şeriflerle de yasaklanmış, kumar için kullanılan aletlerin alınıp satılması, kumardan kazanılan para ve kumar oynayanlar kınanmıştır. Peygamberimiz (s.a.s), “...Kim arkadaşına, "Gel seninle kumar oynayalım." derse (harama ön ayak olduğu için pişman olup) derhâl sadaka versin!” (Buhârî, Tefsîr, 2) buyurmuş, böylece kumara davet etmenin dahi müeyyidesi olduğuna işaret etmiştir.
İslam’da kumar yasaklandığı gibi kumardan elde edilen kazanç ve kumar olma ihtimali olan oyun ve eğlence türleri de yasaklanmıştır. Yüce Kitabımız en değerli varlık olarak yarattığı ve önemli anlamlar yüklediği insanın kazancını “ancak çabasının sonucunu elde edeceğini” (Necm, 53/39) vurgular. Tehlikesi ve çirkinliği açısından kumarı da “şeytan işi pislik” olarak tanımlar. (Maide, 5/90.) Bu açıdan haksız kazanç ve zaman nimetini boş ve faydasız uğraşlarla harcamak anlamına gelen kumarı özendirici, teşvik edici söylem ve davranışlar İslam’da hoş karşılanmamıştır. Mümin, yüce Rabbimizin, insanın tertemiz fıtratını korumak ve ebedi kurtuluşa ulaşmasını sağlamak için ona çizdiği sınırlara riayet etmelidir. Yaratılışın gaye ve hikmetine uygun olan güzelliklerin peşinde koşmalı, onur ve haysiyetini zedeleyen, ona zarar veren çirkinliklerden uzak durmalıdır.
Bu yasağın iki temel nedeni vardır:
Birincisi haksız yoldan kazanç elde etme, ikincisi ise zaman nimetini boş ve faydasız uğraşlarla harcamaktır.
Peygamberimiz konuyla ilgili olarak şöyle buyurmuştur: “Hiç kimse elinin emeğiyle kazandığından daha hayırlı bir rızık asla yememiştir” (Buhârî, Buyû’ 15). Müslümanın bedelini ödemediği hiçbir şeye heves etmemesi gerekir. Ayrıca el emeğinin değerini ortaya koyması bakımından, "Sizden birinizin urganını alıp (dağa gitmesi), sırtında odun getirip satması ve böylece Allah’ın (cc) onun itibarını koruması, bir şey verip vermeyeceği belli olmayan kimselerden dilenmesinden daha hayırlıdır" diye buyurmuştur. (Buhârî, Zekât, 50) Çünkü o; bu dünyada kazandığı her şeyin hesabını bir gün vereceğinin bilinci içerisinde yaşamalı ve zamanını nerelerde harcadığının farkında olmalıdır.
Tartışmasız kumar sayılan oyunların yanı sıra at yarışları, ok atma yarışı, güvercin uçurma, güreş ve yüzme gibi özünde caiz olan ve hatta bir kısmı teşvik edilen bu faaliyetlerin sonuçları üzerinde bahis oynamanın ve bu yollarla kazanç sağlamanın caiz olmadığı açıktır. Ve hatta kumar yasağının kapsamı sadece birkaç kişi arasında oynanan bu tarz oyunlarla kalmayıp, önceden belli olmayan bir sonuca ve şansa bağlı olarak müştereken bahisleşme, içinde kazanmayı veya kaybetmeyi konu edindiği için kumar mahiyetinde olan çekilişler, şans oyunları ve yarış sonuçları üzerinde bahis oynama gibi günümüzde maalesef yaygın bir hale gelmiş uygulamaları da içine alacak şekilde geniş düşünülmelidir. Oynanan bu oyunlardan kazanılan gelirin hayır işlerinde kullanılacak olması ya da oynayanların sözde karşılıklı rızalarının olması bu hükmü değiştirmez. Haram kazançla ibadet yapılmayacağı ortadadır.
Dinimizde, hem helâl kazancın korunması ve haksız yoldan mal kazanmanın önlenmesi, hem de ekonomik imkânların mümkün olduğunca toplumun ekseriyetine dağıtılması temel ilkelerden biridir. Müslüman olsun olmasın başkalarının mallarını dinin meşru görmediği yollarla almak ve yemek haramdır. Kumar başlığı altında toplayabileceğimiz bu tarz oyunlarda ise bu temel ilkenin ihlali açıktır. Kolay yoldan para kazanma hırsına bürünülen kumarda, bireyler arasında kin ve düşmanlık oluşması da kaçınılmazdır.
Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister.
"Artık vazgeçiyor musunuz?"
Öte yandan Kur’an ve sünnette içki ve kumarın birlikte zikredilerek yasaklanmış olması, bu iki kötü alışkanlığın birbirini besleyen yönüne dikkat çekmektedir. İçki içmek ve kumar oynamak ortak mekânlarda birbirini tamamlayıcı mahiyette icra edilmektedir. İki kötü alışkanlık da fertlerin psikolojik ve fizyolojik dengelerini bozmakta, akıl ve ruh sağlıklarını tehdit etmektedir. İçki ve kumar, fertlerin olduğu kadar birlikte yaşadıkları ailelerinin, akrabalarının ve toplumun huzurunu yok etmektedir. Bunlar neticesinde ailenin temelleri sarsılmakta, masum ve günahsız yavrular anne-baba şefkatinden mahrum bırakılarak sokaklara itilmektedir. Bu durum genç nesillerin başıboş vaziyette, eğitim, sevgi ve şefkatten yoksun yetişmesine, zararlı alışkanlıkların pençesine düşmesine yol açmakta, toplumun geleceğe güvenle bakmasına mâni olmaktadır.
Maalesef, bugün, internet ortamında türlü hilelerle ve bazı sosyal medya fenomenlerinin yayınlarıyla nice insanımız kumar tuzağına çekilmektedir. Mobil cihazlar, çevrimiçi oyunlar ve e-sporlar aracılığıyla nice gencimiz sanal kumar bataklığına itilmektedir. Televizyonlarda, gazetelerde, hatta en basit internet oyunlarında dahi kumar reklamları verilerek küçücük yavrularımız bile bu kötülüğe özendirilmektedir. Hâlbuki mahremiyet sınırlarını ihlal eden, haramların yaygınlaşmasına sebep olan, dijital platformlar ve farklı ortamlarda kumar oynamayı özendiren bu reklamların engellenmesi; dinî, vicdanî ve insanî bir sorumluluktur.
İsmi ne olursa olsun, gerçek hayatta ya da dijital mecralarda oynansın, yasal olsun olmasın, kumarın her çeşidi haramdır. Zira her yasal olan, helal değildir. Dolayısıyla masa başında veya sanal ortamlarda oynanan; kazananın kaybedenlerden haksız kazanç elde ettiği oyunların tamamı kumardır, haramdır. At yarışlarında oynanan ganyan, kumardır, haramdır. Hayvanların dövüştürülmesi gibi vahşete dayanan her türlü oyun ve bu oyun üzerinden elde edilen kazanç, kumardır, haramdır. Bütün şans oyunları, yılbaşı, özel gün ve haftalar vesilesiyle çekilen piyango, kazı kazan ve şans topu gibi oyunlar kumardır, haramdır. Dijital mecralarda oynanan bütün bahis oyunları; toto, loto, iddia gibi dinen meşru olmayan oyunların hepsi kumardır, haramdır. Kumar, hem oynatan hem de oynayan için maddi ve manevi bir tükeniştir. Kişi, kumarda kazanınca başkasını, kaybedince kendini zarara uğratmaktadır. Bütün bağımlılıklarda olduğu gibi kumardan korunmanın en etkili yolu ise ona hiç başlamamak, kumar oynayan ve oynatan insanlarla bir arada olmamaktır.
Sonuç olarak kumar, fert, aile, toplum ve ekonomik alanda yıkıcı etkiler, onarılamayacak tahribatlara sebep olmaktadır. Bu yıkıcı etkilerin başında verimsiz bireyler üretmesi gelir. Bu yönüyle kumar, üretime katılmayan, işsiz güçsüz, tembel, boş vakit geçiren kişilerin toplumda çoğalmasına neden olur. Kumardan elde edilen kazanç helâl olmadığı gibi kaybedilen paranın her kuruşunda da çoluk çocuğun, fakirlerin ve toplumun hakkı vardır. Ayrıca kumar, içki, yalancılık, hırs, kin, intikam, cinayet gibi kötülükleri de beraberinde getirir. Aile hayatında düzensizliklere, anlaşmazlıklara, ihmallere sebep olur. Kumar yüzünden, dinini, namusunu, evini satan, her türlü kutsal değerini çaresizlik içinde ayaklar altına alan pek çok kişi vardır. Unutulmamalıdır ki bütün şans oyunları başlangıçta eğlenmek ve vakit geçirmek için oynanır. İnsan, kazandıkça kazanma zevki ve hırsı için oynar. Kaybettikçe yine oynar. Sonunda kumarın girdabında kayboluverir. Her şeyini kumarda kaybeden, nesi varsa satan ve kumara yatıran, bütün ömrü sefalet içinde geçen kumarbazların, başlangıçta kumara bir eğlence gözü ile baktıkları unutulmamalıdır. Kısacası kumar, hırs ve tamahın çocuğu, kötülüğün kardeşi, zarar ve ziyanın babasıdır.