Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Jeoloji profesörü Gökçeoğlu, olası Marmara depremine karşı uyardı

Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi

Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Candan Gökçeoğlu, olası Marmara depremi konusunda önemli uyarılarda bulundu.

Gökçeoğlu, İstanbul’un sıkça gündeme gelmesine rağmen, depremin etkilerinin bölge illerini de kapsayabileceğine dikkat çekti.

Prof. Dr. Gökçeoğlu, yaptığı açıklamada, doğal afetlerin, yanlış yapılaşma ve planlama ile mühendislik prensiplerinin ihmal edilmesi sonucunda daha büyük felaketlere dönüşebileceğini vurguladı. Özellikle depremlerin, hazırlıksız bölgelerde ve yoğun nüfuslu alanlarda meydana gelmesinin kayıp ve zararları artırdığını belirtti.

Gökçeoğlu, doğal tehlikelerin olası gelişim yerlerinin belirlenmesinin önemine de değindi. Bu bilinçle hareket edilmesinin, afet risklerinin azaltılmasına büyük katkı sağlayacağını ifade etti.

Gökçeoğlu, “Bu farkındalığa göre yapacağımız planlamalarla, seçeceğimiz yerleşimlerle, yapacağımız binalarımızla, kamu ve hizmet binalarımızla, demir yolu, kara yolu, otoyol gibi ulaştırma yapılarımızla; bunların altyapı sistemlerini, elektrik, kanalizasyon, su sistemlerini buna göre planlar, projelendirir ve yaparsak hiçbir doğal tehlike bizim için afete dönüşmez. Ufak tefek kayıplarımız olabilir ama afete dönüşmez.” dedi.

Jeoloji profesörü Gökçeoğlu, olası Marmara depremine karşı uyardı

Depremin ardından deniz altı heyelanları tsunami etkisi gösterebilir

Jeoloji uzmanı Gökçeoğlu, Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun Karlıova’dan başlayıp Saros Körfezi’ne kadar uzandığını ve bu fay zonunun birden fazla bölümden oluştuğunu vurgulamaktadır. Ayrıca, Gökçeoğlu, bu bölümlerin neredeyse tamamının son yüzyılda kırıldığını belirtmektedir.

Gökçeoğlu, kırılmayan iki segmentten birinin Marmara Denizi, diğerinin Bingöl-Erzincan arasındaki Yedisu segmenti olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:

Dolayısıyla bu ikisi üzerinde bilimsel olarak da teknik olarak da deprem beklentisi var. Depremin, Marmara Denizi’nde daha yakın zamanda olması muhtemel çünkü 1999 depreminden 3 ay sonra Düzce Depremi gerçekleşti. Oradaki segment de kırıldı. 1912’de Saros Depremi var. 1912 ile 1999 depremleri arasındaki bölge şu anda depreme hazır biçimde bekliyor. Halk arasındaki deyimle artık eli kulağında bekliyoruz. Kimilerine göre bu iki parçada kırılır 7’yi bulmaz, kimilerine göre tek parçada kırılır 7,4’e ulaşır.

 

Gökçeoğlu, Marmara Denizi’nde sismik çalışmalardan yola çıkılarak elde edilen verilerin olduğunu ancak deniz dibini karadaki kadar net göremediklerine değinerek, “Bu deprem ister 6,9 ister 7,2 olsun öyle ya da böyle İstanbul’u, Kocaeli’yi, Yalova’yı, Bursa’yı, Bandırma’yı hatta Tekirdağ’ı ciddi biçimde etkileme potansiyeline sahip. Yani Marmara Bölgesi’ne hep ‘İstanbul İstanbul’ deniyor ama o bölgenin neredeyse tamamını ciddi biçimde etkileme potansiyeline sahip.” değerlendirmesinde bulundu.

Depremi üretecek aktif fay Marmara Denizi içinde kaldığından kıyısı bulunan kentlerin etkileneceğine işaret eden Gökçeoğlu, İstanbul’a dikkati çekerken diğer şehirleri de gözden kaçırmamak gerektiğini çünkü fayın diğer illere de oldukça yakın konumda bulunduğunu söyledi.

Gökçeoğlu, Marmara Denizi’ndeki fayın kuzey bölgesinde olan ciddi boyuttaki deniz altı heyelanlarının depremin ardından tetiklenmesinin söz konusu olduğunu, bu nedenle tsunami etkisinin görülebileceğini kaydetti.

Bu kapsamda Anadolu yakasının Avrupa yakasına göre jeolojik açıdan biraz daha şanslı olduğunu belirten Gökçeoğlu, yine de yapı kalitesi, ulaşım ve altyapı ağının, yaşanması muhtemel depremdeki kayıpların boyutunu etkileyecek parametreler olduğunu anlattı.

İstanbul’daki yeni yapıların birçoğunun iyi mühendislik hizmeti aldığını ifade eden Gökçeoğlu, olası depremde İstanbul’daki köprü, tünel ve metro sistemlerinde hasar oluşmasını beklemediklerini, eski, birbirine girmiş, planlama ve mühendislik hizmeti doğru olmayan eski yapılarda ise hasarın kaçınılmaz olduğunu sözlerine ekledi.

KAYNAK:AA