İzmir’de kadına yönelik şiddetle mücadelede uygulanan “İzmir Modeli” kapsamındaki çalışmalar, Bornova Kültür ve Sanat Merkezinde düzenlenen kapsamlı bir toplantıyla değerlendirildi. Toplantıda hem mevcut durum hem de uygulamada karşılaşılan sorunlar masaya yatırıldı.
Etkinlikte, ısrarlı takip suçunun ele alınış biçimi, soruşturma süreçleri, koruyucu ve önleyici tedbirlerin nasıl daha etkin uygulanabileceği gibi kritik başlıklar detaylı biçimde anlatıldı. Katılımcılar, modelin sahadaki etkisini artırmak için kurumlar arası işbirliğinin önemine özellikle dikkat çekti.
Bu açıdan toplantı, hem mevcut verilerin hem yeni stratejilerin tartışıldığı, kentteki mücadele mekanizmasının güçlendirilmesine dair önemli bir adım niteliği taşıdı.
“MAĞDURUN HER BEYANI TİTİZLİKLE DEĞERLENDİRİLMELİ”
Toplantıda konuşan İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, kadına yönelik şiddetle mücadelenin en kritik noktasının mağdurun korunması olduğunu vurguladı.
Yeldan, bir başvurunun ilk andan itibaren eksiksiz değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, mağdur beyanı ile sağlık kuruluşlarından elde edilen bulguların birlikte ele alınmasının önemine dikkat çekti. Uygulamada bazı mağdurların korku ya da baskı nedeniyle gerçeği gizleyebildiğini söyleyen Yeldan, bu nedenle kolluk, sağlık kuruluşları ve yargı birimleri arasındaki koordinasyonun hayati olduğunu ifade etti.
Başsavcılık olarak tüm paydaşlarla birlikte hareket ettiklerini belirten Yeldan, kadınların yaşam hakkını korumak için tüm imkanların seferber edildiğini vurguladı.
208 KİŞİLİK ÖZEL TAKİP LİSTESİ OLUŞTURULDU
Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Ciddi Suçları Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen çalışmalar kapsamında, risk düzeyi yüksek vakalara yönelik 208 kişilik özel bir takip listesi oluşturulduğu aktarıldı. Bu liste, olası şiddet olaylarının önceden tespit edilmesi ve erken müdahale mekanizmalarının güçlendirilmesi amacıyla hazırlandı.
Yetkililer, bu yapının özellikle tekrarlayan vakalarda hızlı aksiyon alınmasını sağladığını belirtti. İzmir Modeli’nin temel yaklaşımının, tehdidin büyümeden kontrol altına alınması olduğu ifade edildi.
