İsrail basınında Türkiye’ye yönelik dikkat çekici bir analiz yayımlandı. Israel Hayom gazetesinde uluslararası siyaset ve stratejik iletişim uzmanı Shay Gal imzasıyla yayımlanan makalede, Ankara’nın bölgedeki nüfuz arayışının “İran modeline” benzediği öne sürüldü. Makalede, Türkiye’nin Akkuyu Nükleer Güç Santrali projesini hızlandırarak bağımsız uranyum zenginleştirme çalışmalarına odaklandığı ve bunun nükleer silah geliştirme yolunu açabileceği iddia edildi.
Türkiye’nin Bölgesel Hedefleri ve Nükleer Vizyonu
Shay Gal, yazısında şu ifadelere yer verdi:
“Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışından bu yana ilk kez açık şekilde bölgesel hakimiyet arayışına girdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Akkuyu projesini stratejik koz olarak kullanması, İran’ın yıllardır uyguladığı nükleer gerilim stratejisini hatırlatıyor.”
Yazıda ayrıca, Erdoğan’ın 2019’da yaptığı “İsrail nükleer silaha sahipken Türkiye’ye yasak getirilmesi kabul edilemez” açıklamasına atıf yapıldı. Gal, bu yaklaşımın Türkiye’yi uluslararası denetimden uzak bir nükleer programa yöneltebileceğini öne sürdü.
Mavi Vatan ve Askeri Modernizasyon Eleştirisi
Makalede, Türkiye’nin Mavi Vatan doktrini ve Kıbrıs’taki varlığına da dikkat çekildi. Gal, Türkiye’nin Yunanistan’a yönelik tehditlerini ve 560 km menzilli Tayfun balistik füze testlerini “bölgesel istikrar için tehdit unsuru” olarak değerlendirdi. Ayrıca, yerli savaş uçağı KAAN projesinin hızlanmasının Türkiye’yi askeri rekabette daha iddialı bir konuma taşıdığı ifade edildi.
“Türkiye, NATO Kalkanını Kullanıyor”
Yazıda, Türkiye’nin NATO üyeliğini bir “dokunulmazlık kalkanı” olarak kullandığı ve Batılı ülkelerin çelişkili politikalarının Ankara’yı cesaretlendirdiği savunuldu. Avrupa Birliği’nin Mayıs 2025’te onayladığı 150 milyar euroluk SAFE güvenlik programına da tepki gösterildi:
“AB, insan hakları ihlalleri ve Kıbrıs’taki fiili işgale rağmen Türkiye’ye destek vererek tutarsız bir tavır sergiliyor.”
İsrail’in Tutumu ve Bölgesel İşbirlikleri
Shay Gal, İsrail’in Yunanistan, Kıbrıs, Mısır ve BAE ile savunma ortaklıklarını güçlendirdiğini, Türkiye’nin F-35 programına geri dönüşüne kesinlikle karşı çıkılması gerektiğini belirtti. Makalede, Türkiye’nin Kuzey Suriye’deki askeri varlığının İsrail için yeni bir tehdit oluşturduğu vurgulandı.
Son olarak, Türkiye’nin kontrol altına alınmaması durumunda İran’dan daha büyük bir stratejik risk haline gelebileceği ileri sürüldü.
